16. Ceza Dairesi kararı ve bylock

16. Ceza Dairesinin medya tarafından bylock kararı olarak kamuoyuna sunulan kararında bylock delillerinin hukuki delil olduğu, bylock’un FETÖ örgütüne özgü bir iletişim programı olduğu tespitlerinden sonra İzzet Özgenç’in Suç Örgütleri kitabına atıf yaparak vardığı sonuç;

Bylock ağına kasten (bilerek) dahil olan kişiler FETÖ silahlı örgütü üyesidir.

İzzet Özgenç anılan kitabında ismen bylocktan söz etmemekte, suç örgütlerinin iletişim programlarını kullanmalarını incelemektedir ve şöyle demektedir:

“Kişinin, suç işlemek amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bir suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ bu özelliğini bilerek (kasten) dahil olması ve hatta bu ağı iletişim için kullanılması, iletişim içerikleri tespit edilmese bile, hakkında en azından bir suç örgütünün üye olmaktan dolayı mahkumiyet hükmü kurulması için yeterli kabul edilmelidir...” (İzzet Özgenç, Suç Örgüleri, 8.Bası, AGE-s. 88, 89) “

Görüldüğü gibi Özgenç silahlı terör örgütü suçunun oluşması için kişinin bilerek (kasten)   suç örgütünün iletişim ağına dahil olmasını öngörmektedir.

Bylock yargılamalarında önemli sorun bilerek(kasten) FETÖ silahlı terör örgütü üyesi olmanın somut delillerle ispatlanmasıdır.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi Özgenç kitabından bylocku incelememektedir, herhangi bir suç örgütü ve suç örgütünün kendine has iletişim ağı olması durumunu tartışmaktadır.

Ayrıca 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas, 2017/3 kararında sanıkların silahlı terör örgütü üyesi oldukları kanaatine bylock incelemesinden önce başka delillere dayanarak ulaşmaktadır. Kısaca söz konusu davada dosyadan bylock delili çıkarılsa bile sanıklar yine suçu işlemiş olacaklardır.

Daire sanıkların silahlı terör örgütü üyesi olduğunu şöyle tespit etmektedir:

 “……..benzer diğer davalarda olduğu gibi muhakeme hukukunun tanıdığı tüm hakları istismar ederek uzatmaya ve tıkamaya matuf örgütsel tavır sergileyen, örgüt piramidi içindeki konumları itibariyle "mahrem alan" kapsamında yer almaları ve meslekleri gözetildiğinde, örgütün nihai amacını, silahlı kuvvetlerdeki yapılanmasını ve burada devletin her türden silahını elinde bulunduran örgüt mensuplarının gerektiğinde bu gücü örgütün amacı doğrultusunda kullanacaklarını bilmeleri beklenen sanıkların, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduklarında şüphe bulunmadığından, inkara dayanan savunmalara itibar edilmemiştir.

Sanıkların eğitim düzeyi, yaptıkları görev nedeniyle edindikleri bilgi, tecrübe ve örgütteki konumları itibariyle bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda oldukları, terör örgütünde silah unsur ise de unsur yanılgısında söz konusu olmadığı anlaşılmakla, sanıkların sübut bulan mesnet suçtan mahkumiyetlerine karar verilmiştir”

Bu özel iletişim ağını sadece belirli kişilerin kullanabilmesi ve bu ağa girebilmesi için, ağı kullanan bir veya birçok kişinin referansına gerek bulunması, başlı başına suç oluşturmaz. Ancak, bu iletişim ağının suç işlemek amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bir suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ olduğunu somut delillere dayanması halinde, bu ağ dahil olunan kişiye “şüpheli” sıfatını izafe edilmesinde herhangi bir sorun yoktur. Bunun için ağa dahil olan kişinin, ağ içinde başka bir kişi ile görüşme yapmış olması da gerekmez... “

Devam edecek

Av. Rahmi Ofluoğlu

Biz Hukuk