Ortaçağ Kanonik Hukuk anlayışı terk edilmeli

Şablonla adil karar verilemez

Ağır Ceza Mahkemelerinin çoğu, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla iki  eski hakim hakkında verdiği 2015/3 Esas, 2017/3 kararının sadece bir cümlesini alıp 200 sayfalık kararın geri kalanını gözardı ederek bylocktan cezaya hükmetmektedirler.

Bir başka deyişle söz konusu mahkemeler 16. Ceza Dairesinin anılan kararından bir şablon oluşturarak istisnasız bylock olan bütün dosyalarda bu şablona göre karar oluşturmaktadırlar.

Cezaların kişiselliği, maddi gerçek, nedensellik aranmadığı gibi kast ve kusur da tartışılmamaktadır.

Oysa Ceza Hukukumuz “kusursuz suç ve ceza olmaz” ilkesini benimsemektedir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi yukarıda anılan kararında bu hukuk anlayışını “Ortaçağ kanonik hukuk kalıntısı” olarak nitelemektedir.

16 Ceza Dairesi 2015/3 Esas, 2017/3, 24.04.2017 tarihli kararında şöyle demektedir:

"...Ortaçağ kanonik hukukun kalıntısı olan, hukuka aykırı durumda olan bunun bütün neticelerine katlanır, anlayışı çağdaş ceza hukukunda çoktan terk edilmiştir. Objektif sorumluluk kusursuz ceza olmaz ilkesiyle de açıkça çelişmektedir. Bu nedenle objektif sorumluluğa yeni ceza hukukumuzda yer verilmemiştir" şeklinde açıkça vurgulanmıştır. Kusurluluk ilkesine ceza kanununda yer verilmesinin sonucu olarak da genel hükümlerde hata(m.30) düzenlemesi yapılmıştır….”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin Yargıtay  16. Ceza Dairesince bozulan kararı

 İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 27.07.2017 tarih 2017/2 Esas ve 2017/36

kararında müvekkil sanığın, istikrarlı bir şekilde Bylock kullandığı gerekçesi ile 10 yıl 6 ay cezaya hükmetmiş,  TCK 61/1 ile belirlenmiş kriterlere de uymamıştı.

Basın bu kararı bylocktan rekor ceza başlığı verdi, TV’ler alt yazı ile haber duyurdu.

İstikrarlı kullanma bu mu?

BTK tarafından mahkemeye gönderilen 09/06/2017 tarihli, tespit türü HIS (CGNAT) sorgusu olan raporla müvekkilin 31/08/2014 tarih, 21:05:28 saatinde ByLock serverına ait olduğu iddia edilen 46.166.160.137 numaralı IP ile ilk kez iletişim kurduğu, son olarak 28/09/2014 tarih, 18:29:12 saatinde son kez bağlantıya geçtiği tespit edilmiştir.

09/06/2017 tarihli rapor incelendiğinde, yukarıda da belirtildiği üzere 31/08/2014 tarihi ile son bağlantı tarihi olan 28/09/2014 tarihi arasında 10 ayrı gün içerisinde toplamda 29 kez bağlantı gerçekleştirildiğinin tespit edildiği,

31.08.2014 tarihinde 3 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı,

08.09.2014 tarihinde aynı saniye içerisinde 3 ayrı bağlantı,

09.09.2014 tarihinde 2 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı,

10.09.2014 tarihinde 2 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı,

12.09.2014 tarihinde aynı saniye içerisinde 3 ayrı bağlantı,

17.09.2014 tarihinde 1 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı,

19.09.2014 tarihinde 1 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı,

21.09.2014 tarihinde 3 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı,

27.09.2014 tarihinde 1 saniye aralığında 2 ayrı bağlantı,

28.09.2014 tarihinde 2 saniye aralığında 3 ayrı bağlantı kurulduğunun tespit edildiği görülmektedir.

Bu mudur hiçbir şüpheye yer bırakmayan kesin tespit?

İstinaf ve temyiz başvurularımızda biz

“Müvekkil Bylock’u cihazına indirmişse dahi, programa kayıt olmamış ve kullanmamıştır. Yukarıda değindiğimiz üzere mahkemece teknik bilgi gerektirdiği tartışmasız olan bu konuda bilirkişi talebimiz reddedilmiştir.”demiştik.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi kararın bylock şablonuna uyduğu gerekçesi ile istinaf talebimizi ret etmişti!

Sonunda adalet Yargıtay’da tecelli etti.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 29.12.2017 tarihli tebliğnamesinde “…sanığın bylock kullanıcısı olup olmadığının her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı teknik verilerle kesin olarak tespiti yapılmadan ve silahlı terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin başkaca deliller toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, ve sanık müdafiinin bilirkişi incelemesi talebinin reddedilmesigerekçeleriyle sanık hakkındaki hükmün BOZULMASINI ve sanığın TAHLİYESİNİ …..”

Yargıtay kararı bozdu ve sanık tahliye oldu.

Yargıtay’ın şimdiye kadar bizim ulaşabildiğimiz ve yayınladığımız 11 FETÖ kararı bulunmaktadır. Yargıtay 16. Ceza Dairesi hiçbir kararında sırf bylock deliline dayalı olarak oluşturulan hükmü oyalamamıştır. Dairenin onadığı bütün kararlarda kusur ve kast mutlaka gözetilmiş ve ayrıca bylocktan başka delil mevcuttur.

Ortaçağ kalıntısı kanonik hukuk anlayışı ile şablonlara dayalı olarak verilen kararlar adil olamaz.

Av. Rahmi Ofluoğlu