BİREYSEL BAŞVURU

AYM-AİHM

Bireysel başvuru; temel hak ve özgürlükleri kamu gücü tarafından ihlal edilen bireylerin başvurdukları olağanüstü bir kanun yoludur.

Bireysel başvuru kurumu, Federal Almanya, Avusturya, İspanya, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovak Cumhuriyeti, İsviçre, Belçika, Meksika, Brezilya, Arjantin,  Latin Amerika ülkelerinde, Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunda ve Güney Kore’de mevcuttur. Ülkelerin uygulamaları yer yer birbirinden farklıdır.

Ülkemizde bireysel başvuru hakkı, Anayasa’nın 148/3. maddesinde “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı tanım, 6216 sayılı yasanın 45. maddesinde de yer almaktadır.

Bireysel Başvuru Ve Temyiz

Temyiz olağan bir kanun yolu, bireysel başvuru ise olağanüstü bir kanun yoludur. Bireysel başvuru ile olağan kanun yolları ile giderilemeyen hak ihlallerinin giderilmesi sağlanır.

Yargıtay kararları, her zaman kesin değildir.

Temyiz yolunda verilen kararlar kesin değildir. Örneğin bir ceza mahkemesi kararının temyizi halinde Yargıtay ilgili dairenin vereceği bozma kararına karşı esas mahkemesi direnebileceği gibi ilgili dairenin onayından geçerek kesinleşen bir karara, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu nezdinde itiraz edebilir.

Anayasa Mahkemesi kararları kesindir.

Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru üzerine vereceği kararlar kesin olup mahkemelerin AYM kararına karşı direnmesi söz konusu olamaz.

BİREYSEL BAŞVURU SÜREÇLERİ

Kabul Edilebilirlik Veya Kabul Edilmezlik Kararı

Taraf Ehliyeti                                                               

Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesine göre “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

Buradaki herkes sözcüğünden temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen gerçek ve tüzel kişiler kast edilmektedir. Kamu tüzel kişilerinin taraf ehliyetleri yoktur.

6216 sayılı kanunun 46. maddesine göre taraf ehliyeti:

“(1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.

(2) Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.

(3) Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz.”

Dava Ehliyeti

Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine sahiptir.

Bireysel Başvuru Konusu Olabilecek İşlemler

Kamu gücü tarafından gerçekleştirilen işlem ve eylemler bireysel başvurunun konusunu oluşturabilir. Kamu gücü yasama, yürütme ve yargı organlarıdır.

Yasama işlemleri ve düzenleyici idari işlemler doğrudan bireysel başvuru konusu olamazlar. Anayasa Mahkemesi kararları ve anayasanın yargı denetimi dışında tuttuğu konularda bireysel başvuru yapılamaz.

Bireysel Başvuru Konusu Olabilecek Temel Hak Ve Özgürlükler

Anayasa, AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu protokoller tarafından güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin kamu gücü tarafından ihlali halinde bireysel başvuru yapılabilir.

İhlal Edilen Hak Güncel Ve Kişisel Olmalıdır

Kişi kamu gücünün işlem ve eyleminden doğrudan etkilenmeli ve ihlal güncel olmalıdır. Yani, hak ihlaline neden olan işlem, eylem veya kararın başvuru anında mevcut olması gerekir.

Kanun Yollarının Tüketilmiş Olması

Bireysel başvurunun yapılabilmesi için kanun yoluna gidilmiş olması ve bütün olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Kişi kendi hatası ile kanun yollarına başvurmamış ise bireysel başvuru yapamaz.

Ancak başvurulabilecek etkili bir kanun yolu yoksa kanun yolları tükenmiş addedilir.

Önemli Durumlar

Başvuru konusu normun, esaslı Anayasal sorunlar ile ilgili olması ve mahkemenin kararının benzer birçok konuyu aydınlatacak olması halinde kanun yollarının tüketilmesi koşulu aranmaz.

Ağır Ve Başka Yollarla Giderilemeyecek Zarar

Başvuru konusu işlemin derhal uygulanması nedeniyle ağır ve başka yollardan giderilemeyecek bir zarar söz konusu ise ve mahkemenin kararı ile bu zarar önlenecek ise kanun yollarının tüketilmesi beklenmez.

Hukuki Yarar Şartı

Bireysel başvuruda bulunanın dava hakkının olması yeterli değildir. Başvurucunun ayrıca dava açmakta da hukuki yararının olması gerekir. Bu kural, usul hukukunun genel ilkelerindendir.

Başvurunun Gerekçeli Ve Yazılı Olarak Yapılması

Başvuru yazılı ve gerekçeli olmalı ve davanın ispatına yarayacak delillerin dilekçeye eklenmesi gerekir.

6216 sayılı kanunun 47/3. maddesine göre : “Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır”

47/1. maddesine göre başvurular doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi’ne yapılabileceği gibi mahkemeler ve yurt dışı temsilcilikleri aracılığı ile de yapılabilir.

Başvuru Harcı

6216 sayılı kanunun 47/2. Maddesinde, bireysel başvuruların harca tabi olduğu belirtilmiş ve harç miktarı aynı Kanun’un 75. maddesi ile 150 TL olarak belirlenmiştir. 

BİREYSEL BAŞVURULARIN İNCELENMESİ

Bireysel başvurular sırasıyla, öninceleme, kabul edilebilirlik incelemesi ve esas incelemeden geçtikten sonra karar ile sonlanır. Verilen karar kesindir.

Başvuru Ve Ön İnceleme

6216 sayılı kanunun 47. Maddesine göre verilen bireysel başvuru dilekçeleri, ilk olarak ön incelemeye tabi tutulur.

Ön inceleme, başvuru evraklarının incelenmesi ve eksikliklerin giderilmesi açısından önemli bir işleve sahiptir. Başvuru evraklarında eksiklik bulunması halinde mahkeme başvurucuya 15 günü geçmemek üzere bir süre vererek eksikliklerin giderilmesini ister. Verilen süre içerisinde geçerli bir mazeret olmaksızın eksikliklerin giderilmemesi halinde başvuruyu reddeder.

 

Kabul Edilebilirlik Aşaması

Kabul edilebilirlik koşulları, 6216 sayılı kanunun 48. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre:

Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için başvurunun 45 ila 47. maddelerde öngörülen şartları taşıması gerekir (m. 48/1).

Mahkeme, Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir (m. 48/2).

Kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığına oy birliği ile karar verilen başvurular hakkında, kabul edilemezlik kararı verilir. Oy birliği sağlanamayan dosyalar bölümlere havale edilir(m. 48/3).

Kabul edilemezlik kararları kesindir ve ilgililere tebliğ edilir (48/4).

Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir (m. 48/5).

 Esas Hakkındaki İnceleme

Esas hakkındaki incelemede, temel hak ve özgürlüklerin kamu gücü tarafından ihlal edilip edilmediği, bir müdahale söz konusu ise bunun Anayasal sınırlar içerisinde meşru olup olmadığı incelenir. Bu incelemede, bireyin temel hakkının korunması ile ilgili denetim yapılmasından başka davanın önemine bakılır.

Sonuçta bireysel başvurunun yerinde olup olmamasına göre başvurunun kabulüne ya da reddine karar verilir. 

Esas hakkındaki inceleme, 6216 sayılı kanunun 49. Maddesinde düzenlenmiştir.

Maddeye göre: Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesi bölümler tarafından yapılır (m. 49/1).

Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığı’na gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli gördüğü hâllerde görüşünü yazılı olarak Mahkemeye bildirir (m. 49/2).

Komisyonlar ve bölümler bireysel başvuruları incelerken, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir. Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden istenir (m. 49/3).

Mahkeme, incelemesini dosya üzerinden yapmakla birlikte, gerekli görürse duruşma yapılmasına da karar verebilir (m. 49/4).

Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar verilmesi hâlinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkar (m. 49/5).

Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz (m. 49/6).

Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır (m. 49/7).

Karar

Anayasa Mahkemesinin esas inceleme sonucunda vereceği karar, 6216 sayılı kanunun 50. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir”

50. maddede Anayasa Mahkemesi’nin sadece ihlali tespitle yetinmeyeceği, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere ve tazminata hükmedebileceği belirtilerek bireysel başvurunun gerçek bir koruma sağlaması amaçlanmıştır.

Yeniden Yargılama

 50/2. madde gereğince, verdiği kararla ihlale yol açan mahkeme, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama yapacak ve mümkünse dosya üzerinden karar verecektir. Bu durumda, mahkemenin yapacağı yargılamanın çerçevesi, tespit edilen ihlalin niteliğine göre değişecektir. Örneğin; usul hükümlerine riayet edilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi durumunda, ihlalin ortadan kaldırılması için gerekli usul işlemleri yapılacak, bu kapsamda, duruma göre daha önce değerlendirilip tartışılmayan deliller değerlendirilecek, bu bağlamda mahkemenin önceki kararından farklı bir karar vermesi söz konusu olabilecektir.

Bu konuda çok farklı durumların ortaya çıkabileceği, bunların da uygulamada verilecek kararlar ile şekilleneceği anlaşılmaktadır.

Tedbir

Bireysel başvuru, olağanüstü bir kanun yolu olması nedeniyle kamu gücü işleminin uygulanmasını durdurmaz. Ancak bireysel başvuruda bulunmayı anlamsız kılacak bir zararın doğması söz konusu ise ya da kamu yararı bakımından başka bir haklı neden varsa Anayasa Mahkemesi işlemin uygulanmasını (tedbiren) durdurabilir.

6216 sayılı kanunun 49/5 maddesinde “Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar verilmesi hâlinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkar” denilerek, Mahkemenin ihlale yol açan kamu gücü işleminin uygulanmasının durdurulması dâhil, temel hakların korunması için zorunlu gördüğü her türlü tedbiri alabileceği belirtilmiştir.

Kötüye Kullanmaya Ceza

Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere, disiplin para cezasına hükmedilebilir.

Burada ana hatları ile incelediğimiz bireysel başvuru kurumunun temel amacı, temel hak ve özgürlükleri korumaktır.  Kurumun amacı kamuyu korumak değil, tam aksine kamu gücünün işlem, eylem veya ihmali ile hak ihlaline yol açmasını denetlemek, böyle bir durumda ihlalin kaldırılması için gerekeni yapmaktır.

Kamucu, Devletçi Yaklaşım

Bireysel başvuruya devletçi, kamucu yaklaşımlar kurumu yadsımakla eş anlamlıdır. Bireysel başvuru kurumunda birey ve bireyin hakları ön plandadır.

Uygulamaya Yönelik Şüpheler

Ülkemizde Anayasa Mahkemesi, şimdiye kadarki uygulamaları ile devletçi bir yaklaşım sergilemiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bilinen mevcut zihniyeti ile kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasında etkin bir rol oynayacağı konusunda ciddi şüpheler vardır.

AİHM’sine Gidecek Davaların Önünü Kesmek, Süreci Uzatmak

6216 sayılı yasa, AB mevzuatına uygun ileri bir düzenlemedir. Ancak düzenlemenin yapılma nedeninin, AİHM’sine gidecek davaların önüne kesmek ve süreci uzatmak olduğuna dair şüpheler mevcuttur. Burada bir de Anayasa Mahkemesi’nin şimdiye kadarki devletçi, kamucu yaklaşımı düşünülürse, ülkemizde bireysel başvuru kurumunun yerleşmesinin bir hayli zaman alacağını kestirmenin hiç de zor olmayacağı açıktır.