Avukatın vekillik görevi azilnamenin dosyasına veya kendisine tebliği ile sona erer ve azledilen avukat müvekkili leh ve aleyhine hiçbir işlem yapamaz.    
Av.Yas. 34, 134  TBB Mes. Kur 3, 4


T. 13.06.2015
E. 2015/232
K. 2015/466

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

 Şikâyetli avukat hakkında “Davalı vekili sıfatıyla takip ettiği müşteki F. tarafından müvekkili S. aleyhine ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/1613 Esasına kayden açılan kira bedelinin tespiti davasında, davanın takip edilmemesine ve tarafların karşılıklı olarak vekâlet ücreti alacağı taleplerinin bulunmayacağına dair şikâyetçi ile davalı asil arasında yapılan sözlü anlaşmadan haberdar olmasına rağmen, müvekkilinin bilgisi olmadan 04.06.2009 tarihli duruşmaya katılıp, davacı vekilinin hazır olmadığı duruşmayı davalı vekili olarak kendisinin takip edeceğini belirterek Mahkemece 2009/759 sayı ile davanın reddine dair karar verilmesini sağladıktan sonra Mahkemece hükmedilen … Türk lirası vekâlet ücretine istinaden davalı asilin haberi olmadan alacaklı vekili sıfatıyla, 11.09.2009 tarihinde şikâyetçi hakkında ... İcra Müdürlüğünün 2009/19081 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, olayları öğrenen müvekkili tarafından ... Noterliğince düzenlenen 29.09.2009 tarihli azilnamesi ile azledilmesine rağmen, bahse konu icra takibine devam edip, alacağın tahsiline dair 17.03.2011, 28.04.2011 ve 10.04.2011 tarihlerinde işlemler yaptığı” iddiası üzerine …Barosu Yönetim Kurulu’nun 13.02.2014 günlü ve 2014/395 sayılı kararı ile başlatılan kovuşturmada, eylem sabit görülmediğinden disiplin cezası tayin edilmemiştir.

Şikâyetli avukat 26.07.2012 ve 24.04.2014 kayıt tarihli savunma dilekçelerinde özetle, şikâyet eden tarafın kendi müvekkili olmadığını, karşı taraf (borçlu) olduğunu, yani aleyhine verilen karar ile haksızlığı kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olan kişi olduğunu, sırf yasal sorumluluğundan kurtulabilmek için kendisini haksız yere şikâyet ettiğini, iddia edildiği gibi müvekkilinin yazılı veya sözlü olarak duruşmaya girmemesi konusunda talimatı veya bilgilendirmesinin söz konusu olmadığını, böyle bir yazılı belge olmadan duruşmaya girmemesi durumundan görevini ihmal etmesinin söz konusu olacağını ve bu halde müvekkiline karşı sorumluluğunun doğacağını, ayrıca avukatlık ücretlerinin müvekkili ve şikâyetçi tarafından halen dahi ödenmediğini, kesinlikle suç işleme kastının olmadığını, kaldı ki şikâyetçinin kendisini şikâyete hakkı ve yetkisinin olmadığını, ceza usul hükümlerine göre şikâyet konu olayın hukuki bir sorun olduğunu, şikâyetçinin olaydan suçtan zarar gören ya da mağdur olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, takip borçlusunun takip alacaklısının vekiliyle olan içi ilişkisi sebebiyle borcunu ödememesinin de söz konusu olamayacağını, BK’da ve İİK’da borcu sona erdiren sebeplerin belli olduğunu, şikâyetçi borçlunun borcunu ödemediğini, ödediğine dair bir belge de sunamadığını, açıklanan sebeplerle şikâyetin reddini talep etmiştir. 

İncelenen dosya kapsamında, şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.08.2012 tarihli “Olur”u ile “Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde ‘Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti avukata aittir.’ şeklinde düzenlemenin bulunduğu, adı geçen avukatın yasal hakkını kullanarak icra takibi başlattığı, bu sebeple, iddianın kısmen doğrulanmadığı, kısmen de eylem muahezeyi gerektirmediği” kovuşturma yapılmasının gerekli olmadığının düşünüldüğü,

… Barosu Yönetim Kurulu’nun 31.01.2013 günlü ve 2013/163Karar sayılı kararı ile şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği,

Şikâyetçinin itirazı üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 09.09.2013 günlü ve 2013/523 Esas, 2013/800 Karar sayılı kararıyla İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun kararının kaldırılmasına oy çokluğu ile karar verildiği,

Şikâyetçi F. vekili Avukat S. tarafından S. aleyhine … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1613 Esas sayılı dosyası ile kira parasının tespiti davası açıldığı, davada Serpil Sökmen’in vekillik görevini şikâyetli Avukat C.’nun üstlendiği, Mahkemece 04.06.2009 günlü ve 2009/759 Karar sayılı ilam ile davanın husumet yönünden reddine, davalı lehine ...-TL vekâlet ücretine hükmedildiği,

Şikâyetli avukat tarafından, S. vekili sıfatıyla ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1613 Esas, 2009/759 Karar sayılı 04.06.2009 günlü kararına istinaden dava karşı yan vekâlet ücreti alacağının tahsili için ... İcra Müdürlüğü’nün 2009/19081 Esas sayılı dosyası ile 11.09.2009 tarihinde şikayetçi aleyhine ilamlı icra takibi başlattığı,

... Noterliğinin 29.09.2009 günlü ve 10245 yevmiye numaralı azilnamesi ile S.’in Şikâyetli Avukat C.’nu azlettiği, aynı zamanda 27.06.2012 havale tarihli dilekçe ile bilgisi ve talimatı olmadan kendi adına alacaklı olarak açılan ... İcra Müdürlüğünün 2009/19081 Esas sayılı icra dosyasından feragat ettiği,

Şikâyetli vekili Avukat S. tarafından ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/550 Esasına kayden S. aleyhine açılan şikâyet davasında Mahkeme tarafından 12.07.2012 günlü ve 2012/845 Karar sayılı ilam ile “Dosya içerisinde bulunan azilname örneğinden davalı alacaklının şikâyete konu takipte görev yapan vekilini 29.09.209 tarihinde azlettiği, azilnamenin davalı vekiline 09.10.2009 tarihinde tebliğ edildiği bellidir. Azilname tarihi dikkate alınarak davalı vekilinin davacı hakkında takip yapmasında ve vekil sıfatı ile görev ifa etmesinde yasal bir engel bulunmasa da azledildiğini bilen davalı vekilinin bu tarihten sonra 17.03.2011 – 28.04.2011 – 29.12.2011 – 10.04.2012 tarihlerinde değişik haciz taleplerinde bulunması ve icra müdürlüğünce istemlerin kabul edilerek haciz işlemleri yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Takibe konu alacağın vekâlet ücreti olması ve alacağın mahkemece tarifeye göre hükmedilen vekâlet ücreti niteliğinde bulunması bu gerçeği değiştirmez. Çünkü vekâlet ücreti vekil adına değil davalı adına hükmedilmiştir. Vekilin hükmedilen vekâlet ücretini iç ilişki içinde ancak müvekkilinden talep etmesi mümkündür. Bu nedenle icra müdürlüğünün kararı usul ve yasaya aykırı olmakla kararın iptaline ve azilnamenin tebliğ tarihinden sonraki tüm haciz işlemlerinin ve takip işlemlerinin iptaline, davalı vekilinim müdahil olma talebinin reddine” karar verildiği,

Dosya içerisinde, ... İcra Müdürlüğünün 2009/19081 Esas sayılı takip dosyasının fotokopisinin, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 12.07.2012 günlü ve 2012/550 Esas, 2012/845 Karar sayılı ilamının örneğinin, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1613 Esas, 2009/759 Karar sayılı 04.06.2009 günlü kararı örneğinin, azilname ve vekâletname örneklerinin yer aldığı,

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde, hakkında verilmiş herhangi bir disiplin cezasının olmadığı görülmüştür.

Şikâyetçi vekili Avukat S. 30.01.2015 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; şikâyetli avukatın ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1613 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin kiracısı S.in vekili iken, tarafların avukatların duruşmaya girmemeleri suretiyle anlaşarak birbirlerinden masraf ve ücreti vekâlet istemeksizin davaya sonlandırmaya karar verdiklerini, ancak kendisi, duruşmaya, girmezken şikâyetli avukatın duruşmaya girerek kendi lehine ücreti vekâlet takdir ettirerek davayı bitirdiğini, dava karşı yan vekâlet ücretine ilişkin müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, şikâyetli avukatın azledilmesine rağmen söz konusu icra dosyasında işlem yapmaya devam ettiğini, … Barosu Disiplin Kurulu tarafından her cümlesi yanlış ve yetki aşımı ile karar verildiğini, azledilmiş bir avukatın haciz işlemlerinin muhatabı olan müvekkilinin haksız ve hukuksuz işlemlere karşı şikâyet hakkının bulunduğunu, kararda vekâlet ücretini bertaraf etmek için azilname düzenlediğine ilişkin ibarelerin yer almasının yetki aşımı olduğunu, bu hususta karar verme yetkisini mahkemelerde olduğunu, otuz beş yıllık mensubu bulunduğu İstanbul Barosu’nun, haksızlığı ve hukuksuzluğu mahkeme kararı ile sabit bir avukatını koruma adına, bu haksız ve hukuksuzluktan zarar görmüş bir vatandaşın hakkını aramasına direnmesini içine sindiremediğini, açıklanan nedenlerle Disiplin Kurulu’nun haksız, hukuksuz ve anlamsız kararının itirazen kaldırılmasını talep etmiştir.

Avukatlık Yasasının 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”                   

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

Şikâyetli avukatın ... Noterliğinin 29.09.2009 günlü ve 10245 yevmiye numaralı azilnamesi ile S. tarafından azledilmesine ve bu azilnamenin kendisine 09.10.2009 tarihinde tebliğ edilmesine karşın takip dosyasında ... İcra Müdürlüğünün 2009/19081 Esas sayılı takip dosyasında 17.03.2011 – 28.04.2011 – 29.12.2011 – 10.04.2012 tarihlerinde değişik haciz taleplerinde bulunduğu dosya kapsamı ile tartışmasızdı

Avukatın vekillik görevi azilnamenin dosyasına veya kendisine tebliği ile sona erer ve azledilen avukat müvekkili leh ve aleyhine hiçbir işlem yapamaz.

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

Bu nedenlerle eylem Avukatlık Yasası 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. Maddelere aykırı olduğundan Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli olmamakla Şikâyetçi F. vekili avukat S.’nin itirazının kabulü ile disiplin cezası tayini gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetçi F. vekili avukat S.’nin itirazının kabulü ile;

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 13.10.2014 günlü ve 2014/D.183 Esas, 2014/826 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat M.’nun “Kınama Cezası İle Cezalandırılmasına”,

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,