Konumuz “Balyoz Kararı”dır. Bu karara “itiraz” ediyoruz?
1-      Konumuz; Geçmişte kalmış bir mahkemenin bu gün verdiği karardır.Dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir biçimde kapatılmış ama yargılamaya devam eden bir mahkemede karar verilmiştir.
2-      Bu karar dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmemiş biçimde cezaevi kampüsü içinde faaliyet gösteren bir “mahkeme” eliyle verilmiş bir karardır.
3-      “Balyoz davasında”; Sanıklar duruşmadan uzaklaştırılmış, sanık müdafileri duruşmalardan
çıkarılmış, girebildikleri duruşmalarda savunma hakları engellenmiş, savunma çabaları ceza tehdidi altında tutulmuştur.
Sanık-Avukat mahremiyeti her aşamada çiğnenmiş, müdafi masasının üzerinde sallandırılan mikrofonlarla “telekulak” mahkeme salonuna girmiştir.
Savunmanın toplanmasını istediği lehe olan deliller toplanmamış, maddi gerçeği ortaya çıkarmak amacıyla istediği kovuşturma istemleri kabul edilmemiştir.Hiçbir hukuksal meşruiyeti olmayan, ceza usul hukukunun evrensel biçimde reddettiği “gizli tanık”, “dijital veriler” gibi bulgular hükme dayanak yapılmıştır.
Mahkeme; yöneltilen itirazları hiç dikkate almadan, kaynağının sıhhatini araştırmadan önüne gelen bir takım olgu, bulgu yada ifadelere; “ceza hukukunda her şey delildir. Takdir mahkemeye aittir. Böyle takdir ediyoruz” diyerek, “takdir hakkı” kabuğu içinde “Keyfi” davranmıştır.  
Daha önemlisi: Davada sanıkların önemli bir bölümü tutukludur. Tutukluluklarının devamına karar verilmiştir.Bu nedenle “Balyoz Kararı” , “Özgürlük” karşıtı bir karardır.
Bu karar: Anayasanın, CMK nun ve İHAS’in  “Adil yargılanma”, “Savunma hakkı” ve “Özgürlük ve Güvenlik haklarına” keyfi, açık ve ağır biçimde aykırıdır.
 
Sanıklar yüklenen fiillerin ister faili olsunlar, ister olmasınlar… Bir fiil gerçekleşmişse; ister meşru isterse kanun dışı olsun… Sanıklar hakkında ister bir gün ceza verilsin isterse bu ceza ertelensin… Yapılan haksızlıktır, hukuksuzluktur. Sanıklara “Haksız” ceza verilmiştir.
Çünkü bu karar “maddi gerçeğin yeterli araştırılmasına ” dayanmamıştır. Sanık haklarına riayet edilmemiştir.
 
Bu kararla sanıklar, çeşitli cezalara mahkum edilirken, kararın kendisi hukukun terazisinde ve tarihin vicdanında ebediyen mahkum olmuştur.
 
4-      Ahlaksız soru : Bir kısım karar propaganda odakları ve bu propagandanın  militanları “Avukatların tutumu nedeniylemi cezalar bu kadar ağır?” “Bu da tartışılmalıdır” diyorlar…
Bu ahlaksız bir sorudur.Gerçeğin rafine biçimde çarpıtılmasıdır. Savunmaya yapılan sinsi ve alçakça bir saldırıdır.
İnsanları suçlu ilan etmiş, Ceza’yı vermiş, miktarını tartışıyor… “Bu kadar ağır olmasıda avukatlar yüzünden” diyor.
Ziya paşa ne güzel demiş “Köpektir zevk alan sayyadı bi-insafa hizmetten”
 
Avukatlar gerçeğin ve hukukun hizmetindedir. Yalnız ve ancak gerçeğe biat ederiz.
Gerçeğe biat etmeyen “adalete”,  milletten itaat beklenemez. .. Böylece bilinmelidir.
Saygı ile Türk Milletinin dikkatine sunarız.
                                               Av. Mustafa İlker GÜRKAN
                                                   Muğla Baro Başkanı