SDÜ’de Lütfi Çakmakçı konferans salonunda 2013 yılında Türkiye nerede, neyere gidiyoruz, nereden geldik konulu bir konferans veren Ümit Kocasakal lütfen benim söylediklerime de şüpheyle yaklaşın cümleleriyle konukları şaşırttı. Salonda bulunan konuklara tavsiye niteliğinde söylediği ilk sözlerinde olayları ve konuları okumadan araştırmadan sorgulamadan mantık akıl ve vicdan süzgecinden geçirmeden değerlendirmeyiniz şeklinde ricada bulundu. KOCASAKAL sözlerine çarpıcı cümlelerle şöyle etti. “Tarihin öyle dönemleri vardır ki işte böyle dönemlerde yargılanmak bir onurdur. Hakkım da üç soruşturma var. Böyle bir dönem de yargılanmak benim için onurdur hatta madalyonumdur. Türkiye’de yargı bağımsızlığı anayasa demokrasi insan hakları konularında suikast girişimleri dahil şüphesiz başıma birçok iş gelmiştir. Ama Onursuzca susmaktansa onurluca başıma ne gelecekse gelsin.

Türkiye Cumhuriyeti bir mermi dahi atılmadan toplum mühendisliğiyle gen etiyle genleriyle oynanarak işgal edilmiştir.

Türkiye’de karşı devrim süreci 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanıyla başlamıştır. Türkiye’de üç büyük kırılma vardır. Birincisi Atanın ölümü, ikincisi Türkiye’nin NATO’ya girmesi, üçüncüsü 12 Eylül 1980 darbesidir. Böylelikle Türkiye tam bağımsızlığını yitirmiş emperyalizmin de kucağına oturtulmuştur.
Biz milletimizin toplumun dinimizin değerlerini iyi biliriz. Ancak bunlardan farkımız şu biz bu değerleri siyasete ve ticarete alet etmeyiz.” Şeklinde yorum yapan Kocasakal “elindeki, oltadaki balık Türkiye” adlı kitabı göstererek kitabin içeriğindeki ilginç bir yorumu şöyle aktardı. “Bakınız arkadaşlar bu kitabı herkesin okumasını istiyorum. Bu kitapta öyle bir yorum var ki özellikle şuraya dikkatinizi çekerim. Amerika’lı ünlü iş adamı Rockel Feller o dönemdeki devlet adamı Aizen Hover gönderdiği mektupta Türkiye ile ilgili ilginç bir yorum yapıyor. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Marshal yardımlarını da kastederek tepki gösteren Kocasakal Türkiye’deki üçüncü kırılma noktasının 12 Eylül 80 darbesi olduğunu da kastederek sözlerine şöyle devam etti. “Dikkat edin 24 Ocak kararları yayınlanıyor 24 Ocak kararlarının kahramanı Özal 12 Eylül darbesinden 9 ay sonra Türkiye’nin Başbakanı seçiliyor. Ama Eğemenlik kayıtsız şartsız TBMM’nin değil Milletindir. Ama şimdi bunlarda bir laf çıkardı Milli İrade diye inanmayan ve güvenmeyin. Türkiye’nin en büyük yalanı Milli İrade yalanıdır. İşte 2014 ‘lere kadar geldiğimiz nokta.

4-010.jpg