İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Düştü mü, Düşmedi mi?

1136 sayılı avukatlık kanunun 58 ve 59. Maddeleri avukatlar hakkında soruşturma açılması ve avukatın yargılanmasının usul ve yöntemlerini anlatmaktadır.

58. maddenin başlığı Soruşturmaya Yetkili Cumhuriyet Savcısı’dır. Maddeye göre avukat hakkında soruşturma açılabilmesi için Adalet Bakanlığının izni gerekmektedir.

59. madde Kovuşturma İzni, Son Soruşturmanın Açılması Kararı Ve Duruşmanın Yapılacağı Mahkeme başlığını taşımaktadır.

Maddeye göre “58. Maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur.”  Bakanlık kovuşturmayı uygun görürse dosya ilgili savcılığa gönderilir. Savcılık 5 gün içerisinde hazırlayacağı iddianameyi  ilgili ağır ceza mahkemesine gönderir..

Bütün bu prosedürden sonra ağır ceza mahkemesi  “son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir.”    Bunun üzerine ağır ceza mahkemesi son soruşturmanın açılmasına veya açılmamasına karar verir..

İşte avukatlık kanunundaki son soruşturma budur.. Şimdi sizin hukuk anlayışınız ortaçağlarda kalmışsa, modern hukuk prensiplerini içselleştirmemişseniz, hele hele niyet başka ise buradaki son soruşturma ifadesini CMK’daki mahkemenin iddianameyi kabul etmesi ile karıştırırsınız, buradan işinize gelen sonucu çıkarırsınız..

Seçilme Yeterliği, Engelleri Ve Seçimin Şekli başlığını taşıyan 90. Maddenin 2. Fıkrası  59. Maddedeki son soruşturmaya atıf yapmaktadır. Fıkra şöyle:

Haklarında avukatlığa engel bir suçtan dolayı son soruşturma açılmasına karar verilmiş veya geçmiş beş yıl içinde disiplin kurulunca verilerek kesinleşmiş bir kararla kınama, para veya işten çıkarılma cezalariyle tecziye edilmiş olanlar Yönetim Kurulu Üyesi seçilemezler.

Durum bu kadar açık..  Görüldüğü gibi 4 madde, 58, 59, 90 ve 92. Maddeler birbirine sıkı sıkıya bağlı ve  CMK’’ya hiçbir atıf yok..

Sorun zihniyet sorunudur, çağ dışılıktır ve niyet başkadır. Ne diyor büyük ozan VEYSEL usta:

Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başka olmasa

FIRSATÇILIK

Av. Rıza Saka “Fırsatçılık yapmıyoruz, yönetim istifa etsin ve seçime gidilsin..” diyor..

Fırsatçılıktan önce hukuka saygılı ve adil olmamız gerekmez mi? KOCASAKAL’a ve onun görüşlerine karşı olabilirsiniz, bu saygı ile karşılanır..

Gerçek hukukçu haksızlık kime yapılırsa yapılsın karşı çıkanlardır, karşı görüşten olanların özgürlüğünü kendi özgürlüğü gibi savunanlardır…

Önce adam olacağız, sonra hukukçu..

MASUMİYET KARİNESİ

İstanbul Barosu Başkanlığı Av. Riza Saka’ya verdiği cevapta şöyle diyor:

“Aksi halde, iddia edildiği gibi kasıtlı bir suç sebebiyle iki yıldan fazla hapis cezası öngören bir suçtan, üstelik de olayımızda olduğu gibi görev kapsamında görülmeyerek, son soruşturma kararı olmaksızın genel bir mahkemede (olaydaki gibi Asliye Ceza) bir dava açılması ile hükmün uygulanacağını kabul etmek kanunun amaç ve mantığına uygun olmayacağı gibi, masumiyet karinesinin de tamamen ihlalini, baro organlarında görev yapan yöneticilerin görevlerinin sona ermesini tamamen bir savcının takdir ve inisiyatifine bırakmak olur ki bu düşünülemez.”

Masumiyet karinesi kişilerin suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masum olmalarını ifade eder.  Avukatlık Kanununun 90/2. Maddesi esasında masumiyet karinesine aykırıdır. Kişileri yargı kararı ile suçluluğu ispatlanmadan medeni haklardan yoksun bırakmak masumiyet ilkesi ile bağdaşmaz. Bu nedenle İstanbul Barosu’nun masumiyet karinesi konusundaki görüşlerine katılamıyoruz.

Avukatlık Kanunu modern hukuk mevzuatına göre yeniden düzenlenmelidir.

Sonuç olarak 1136 sayılı avukatlık kanunun 58, 59, 90 ve 92. Maddeleri uyarınca İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun düşmediği gün gibi açık, seçiktir.. Bunu anlamak için akademisyen olmak gerekmez.  Maddeler çok açıktır.

Rahmi Ofluoğlu

Gelen ihtarname için tıklayınız.

Gelen ihtarnameye cevap için tıklayınız.