Genel Kurula destek sadece İstanbul Barosu avukatlarından değildi. İstanbul Barosu'na Tüm Türkiye Baro'larından, Baro Başkan'larından ve Avukatlarından destek geldi. Bu da yetmedi İstabul Barosu'na dünyadan destek geldi. İstanbul Barosu, Dünya'nın desteğini aldı. Kongre salonu doldu, taştı...

Genel Kurula destek vermek için, Avrupa Barolar Konseyi 3. Başkan Yardımcısı Michelle Benicu, Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı ve Eski Paris Baro Başkanı JEAN-MARIE BURGUBURU ve Alman Barolar Birliği Başkan Yardımcısı da Olağanüstü Kongreye katıldı. 

Yabancı kuruluşların İstanbul Barosu'na  ve Türk avukatlarına yapılan bu saldırılar karşısında, öfekelendiklerini ve sonuna kadar desteklerini esirgemeyeceklerini söylediler.

İşte İstanbul Barosu'na Dünya'dan destek mesajları ;

Öncelikle Avrupa Barolar Konseyi 3. Başkan Yardımcısı Michelle Benicu'nun konuşmasını sizlerle paylaşıyoruz;


Avrupa Barolar Konseyi 3. Başkan Yardımcısı Michelle Benicu, destek konuşmasında şunları söyledi;

Sayın Baro Başkanı, değerli meslektaşlarım İstanbul Barosunun bu direniş hareketi ile bir araya gelmiş olan bu olağan üstü genel kurula Barolar ve Hukuk Birlikleri konseyinin selamlarını ve desteğini getirdim. Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi 31 üye ülkenin ve 11 ortak ve gözlemci ülkenin barolarını ve hukuk birliklerini ve bunların aracılığı ile bir milyonu aşkın Avrupalı avukatı temsil etmektedir. Burada bulunma amacım Türk otoritelerinin İstanbul barosuna Türk avukatlarına ve avukatlarına yönelik tutumunun kabul edilemez olduğunu kararlılıkla dile getirmektir.

Avukatlar, Türk avukatları giderek daha fazla tutuklanmakta, aşılanmakta, tehdit edilmekte, itham edilmekte ve hapse atılmaktadır. Avukatların çoğu müvekkillerinin suç ortağı gibi muamele görmektedir. Avukatlar özgürlükleri olmaksızın görevlerini yerine getiremezler. Baroların bağımsız olmadığı bir yerde adaletin var olması mümkün değildir. Avukat ile müvekkili arasındaki ve avukat ile baro arasındaki ilişki korunmalıdır.





Bir ülkenin iç politikasına karışmak tabiki bana düşmez ancak eski bir başkan yardımcısı olarak, dünyanın bir avukatı olarak, tüm avukatlar gibi, sizler gibi savunmanı savunucusu olarak özgürlük ve savuma haklarından başka herhangi bir sınır tanımadığımı ve herhangi bir avukata karşı hükümetin yapacağı aşırılıklarına karşı durmayı görev bildiğimi bildirmek isterim.  

Savunmaya yönelik saldırıları artık tolere etmeyeceğiz. Ülkenizdeki mevcut durumla ilgili olarak aslıda Fransız şair Victor Hugo’nun o dönemin Fransız hükümeti ile ilgili bir şiirinden alıntı yapabilirim. Kendisi şöyle demiştir; “Her yerde polis var ama hiçbir yerde adalet yok” .



Burada İstanbul’dayken, bunun yerine burada doğmuş olan ve babası otoritelerce zulme maruz bırakılmış ve yıllarca sürgün edilmiş olan şair Tevfik Fikret’ten alıntı yapmayı tercih ederim. Fransız şairlerine aşina olan şair şöyle demişti;

“ Zulmü topu var, tüfeği var, kalesi varsa;

 Hakkında bükülmez kolu dönmez yüzü vardır.

 Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa;

 Her gecenin bir gündüzü vardır.

Bende tüm İstanbul Barosuna ve Türk avukatlarına gecenin son bularak parlak bir sabaha uyanmalarını diliyorum. Kazanmalısınız, kazanacaksınız…. “

Michelle Benicu  bu destek konuşması ile kongre salonunu alkışa boğdu.

 

Aynı şekilde, aynı coşku ile ikinci konuşmacı olarak Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı JEAN-MARIE BURGUBURU kürsüye davet edildi.

 Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı JEAN-MARIE BURGUBURU destek konuşmasında ise,

“ Bu olağanüstü genel kurulu, İstanbul Barosu Sayın Başkanı, Baronun önceki başkanları ve katılımcı baroların başkanları saygıdeğer davetliler, baylar ve bayanlar, değerli meslektaşlarım ve değerli arkadaşlarım hepinizi selamlıyorum. Sizlerle bugün burada olmak benim için büyük bir onur ve jesttir. Bu genel kurul adaletin tam merkezi çekirdeğidir.


İngilizce konuşacağım fakat Fransızca konuşsaydım kalbimdekileri ve hissettiklerimi daha iyi anlatabilirdim. Kurulunuzun önünde İstanbul Baro Başkanı Sayın Kocasakal’ın daveti ile Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı olarak katılsam da kendimin de Paris Barosunun eski başkanlarından olduğumu belirtmeden geçmek istemem.  Barolarımızın arasında, gerçekten baroları birbirine bağlayan uzun bir geçmiş bulunmakta. Bu geçmişe baktığımızda ise 20 yıl kadar önce baronuzun siyasi merkezlerince neden olduğu ciddi zorluklarla karşılaştığı önemli bir dönem bulunmakta. O dönemde baronu başkanı Sayın Apaydın’dı. Kendisi polis ve silahlı kuvvetler tarafından tutuklanırken şöyle haykırmıştı; “Benim özgürlüğümü ve Türk avukatlarının özgürlüğünü ihlal ediyorsunuz. Paris Barosunun başkanını arayın”. Bende Baroya ve Baro başkanına yapılan saldırıya son verilmesine yardımcı olabilmek için duruma müdahale etmiştim.  Bende şuan sizlerle burada Paris Barosunun eski başkanlarından biri ve Uluslararası Avukatlar Birliği şimdiki Başkanı olarak bulunuyorum.




Milyonlarca avukatla birlikte buraya sizlere hem kendi desteğimi hem de 24.000 Parisli avukatın desteğini sunmak üzere geldim.  UIA’nın çağdaş Türkiye’nin kuruluş yılından 4 yıl sonra 1927 de Fransız avukatlar tarafından kurulduğunu biliyor muydunuz? UIA 2010 yılında 3 yıl önce kongresini İstanbul’da gerçekleşti. 2010 yılıydı çok iyi biliyorum çünkü Türkiye baroları için çok kötü bir yıldı. Bu vesile ile dünyada ki tüm avukatlar ise İstanbul’daki meslektaşları ve 2010 mevzuatı ve bu mevzuatın sonuçlarından dolayı mesleklerini yapmaları engellenen Türk meslektaşlarım tarafından dayanışmayı bir kez daha teyit etmek istiyorum.

POLİS, AVUKATLARIN OFİSLERİNİ BASIYORSA DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ.

AVUKATLARIN OFİSLERİ SİSTEMATİK OLARAK ARANIYORSA
BURADA HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN BAHSEDİLEMEZ.

Avukatlar yalnızca savunmada avukat olarak işlerini yaptıkları için tutuklanıyorsa burada temel özgürlükler ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Ve hiçbir hükümet bu tutumları herhangi bir nedenle gerekçelendiremez. Nerdeyse 1 yıl önce Nisan 2012 ‘de İstanbul Baro Başkanı ve Kurul Üyeleri aleyhine bir ceza davasının açılmış olduğunu büyük bir şaşkınlık ve öfke ile öğrendim. Bu Balyoz davası olarak bilinen dava karşısında UIA 21. Haziran 2012’de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na bir yazı göndererek bu durumu protesto etmiştir.

UIA aynı zamanda 16-17-18 Temmuz 2012’ de gerçekleştirilen duruşmalara gözlemci olarak katılmıştır ve bildiğiniz gibi bu duruşmalarda 46 avukat mahkemeye çıkarılmış 36’sı KCK Kürdistan Topluluklar Birliği davası kapsamında tutuklanmıştı. Bu avukatların 27 si hala tutuklu ve 28 Martta gerçekleştirilecek olan bir sonraki duruşmaya kadar 500 günlerini tutuklu olarak geçirmiş olacaklar.

Bu çerçevede İktidar Partisinden gelen açıklamada Baro Başkanının yetkilerinin hükümsüz kaldığı beyanlarıyla bu duruma verdiği desteğe rağmen Baronun davasından vazgeçmeyeceğinden eminim.

Adaletsiz bir yargılamanın gayrimeşru ile birleşen siyasi baskısı, kurulu oyların %60 ile seçilen baroyu vazgeçiremeyecektir. Baronun %60 bir oyla seçilmesi böyle bir vazgeçişe izin vermeyecektir. Ben de bu yüzden buradayım. Benim burada bulunma sebebim Baro Başkanı Sayın Kocasakal’ın ve Baro Kurulunu aldığı cesur tutuma yönelik olarak hem kendi desteğimi hem de UIA’nın desteğini size göstermektir.

CEZA AVUKATI SUÇLU DEĞİLDİR.

Avukatın karşısındaki bir siyasi müdafi her zaman bir siyasi bir karşıt görüş değildir.  Bir teröristi savunan avukatın kendisi terörist değildir.

UIA sizin ailenizdir. Çünkü baktığınız zaman İstanbul Barosu UIA’nın 1998’den beri üyesidir. Aynı zamanda, Ankara, Antalya, Diyarbakır ve Adana Baroları da UIA’nın üyesidir.

Bundan sonraki duruşmalarda özellikle avukatları ilgilendiren duruşmalarda izleyici ve gözlemcinin bulunmasını sağlayacağım ve mümkün olduğu durumda buraya tekrar gelerek sizlerle beraber olmaya çalışacağım.

UIA İstanbul avukatlarının, Baro kurulunun ve baro başkanının haklarının iade edilmediği sürece ve dünyanın en büyük ve cesur barolarından biri olan İstanbul Barosunun bağımsızlığı yeniden sağlanana kadar protestosuna ve eylemlerine mümkün olduğunca devam edecektir.

YAŞASIN BAROLARIN BAĞIMSIZLIĞI, YAŞASIN AVUKATLARIN BAĞIMSIZLIĞI, YAŞASIN İSTANBUL BAROSU….

TEŞEKKÜR EDERİM…

 

JEAN-MARIE BURGUBURU bu destek konuşması ile kongre salonunu alkışa boğdu.



ADALETBİZ/Yeşim TURAN