Diyarbakır Barosu'nca düzenlenen 'İnsan haklarının ağır ihlalini oluşturan suçların etkili soruşturulmasında dünya deneyimleri' konulu uluslararası konferans Liluz Otel'de başladı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi, 1980 askeri darbe dönemi, sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulamaları ve son otuz yıldır yaşanan silahlı çatışmalar sırasında, insan haklarının en ağır ihlallerinin gerçekleştiğini belirtti. Binlerce insanın kısa yoldan infazlar, gözaltında zorla kaybedilme ve ağır işkence uygulamalarıyla yaşamını yitirdiğini ifade eden Elçi, Ancak bu suçların failleri tespit edilmedi, soruşturulmadı ve yargı önüne çıkarılmadı.dedi.

10 BİNİ AŞKIN FAİLİ MEÇHUL DOSYA VAR Devletin güvenlik birimlerinde, silahlı militanlarla mücadele edilirken, hukuk kuralları ve yasalara bağlı kalmanın gereksiz olduğuna dair bir görüş oluştuğunu ifade eden Elçi, Militanlara karşı olduğu gibi, onlara destek sunduğu düşünülen sivillere karşı da hukuk dışı ve kuralsız bir uygulama başlatılmıştı. Resmi rakamlara göre; otuz yıldır yaşanan savaşta 50 bine yakın insan yaşamını yitirmiş, İnsan hakları örgütlerine göre 3 bin 500,Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonu verilerine göre ise 2 bin 663 yerleşim birimi zorla boşaltılmış, üç milyona yakın kişi zorla yerinden edilme uygulamasından etkilenmiştir. Halen sadece Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığında 10 bini aşkın faili meçhul dosya bulunmakta, binlerce cinayet aydınlatılmayı beklemekte, bini aşkın kişinin halen kayıp olduğu bilinmektedir. diye konuştu.


1987 yılından 2001 yılına kadar Jandarma içindeki JİTEM yapılanmasının binlerce sivil insanı kısa yoldan infaz ettiğini belirten Elçi, şunları söyledi

Bu yoğun ve sistemli infazlara rağmen, neredeyse hiçbir devlet görevlisi soruşturulmadı ve adalet önüne çıkarılmadı. Bu dönemde adli mekanizma suçları soruşturmada hiçbir performans göstermemiş, bir başarı sergileyememiştir. Yakın zamana kadar hiçbir gelişmenin yaşanmadığı bu alanda, son yıllarda bazı soruşturmalarda kısmi bir ilerleme görülmüş, son birkaç yılda bazı davalar açılmıştır. Daha çok insan hakları ve sivil örgütlerin ve kamuoyunun baskısıyla yeterince soruşturulmadan açılan bu davaların yanı sıra, halen geride kalan binlerce soruşturma zaman aşımına uğrama ile karşı karşıyadır. Son zamanlarda Kürt sorunun çözümü ve barışın sağlanması tartışmaları çerçevesinde, geçmişle yüzleşme, ağır suçların soruşturulması ve bir hakikat komisyonunun kurulması gibi tartışmalar yapılmaktadır. Hala bu suçların kapsamlı ve etkili şekilde soruşturulmasında bir siyasi iradeden söz edilemeyeceği gibi, hakikat, adalet ve ağır suçların soruşturulamaması sorunu sadece geçmişin bir mirası değil, aynı zamanda günümüzün de bir sorunu ve gerçeğidir.