Atalay, açıklamasını şöyle sürdürdü: Resmi Gazete'de yayınlanan değişikliğe göre, 1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Adli Kolluk Yönetmeliğinin 3. maddesinin birinci fıkrasında yer alan adli kolluk sorumlusu deyimi "Mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından görevlendirilen adli kolluğun komutanını, amirini veya sorumlusunu" ifade eder şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci cümlesinde yer alan "savcıları" ibaresi de "başsavcılığı" ibaresi olarak değiştirilerek ve aynı fıkraya "En üst dereceli kolluk amiri adli olayları, suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir" ifadesi eklenmiştir. Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişiklik Anayasaya ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) Soruşturmanın gizliliği ve Bağımsızlık ilkelerine açıkça aykırıdır” diye konuştu.

Adli kolluk soruşturma görevini yürütürken amirlerine değil yalnız ve yalnız soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatları doğrultusunda hareket etmelidir. Bu durum yargı bağımsızlığının önemli bir unsurudur. Adli kolluğa soruşturma esnasında kendi birim amirlerine veya mülki amire dolaylı yoldan da olsa bilgi verme yükümlülüğünün getirilmesi YARGI’ya açık bir müdahale olup yargıyı yürütmenin emrine tahsis sonucunu doğuracaktır. Diyen Bolu Baro Başkanı Ferit Atalay, çarpıcı açıklamalarını şöyle sürdürdü: “5271 sayılı CMK nın 157 maddesinde tanımlanan soruşturmanın gizliliği ortadan kalkmakta, Yürütmenin soruşturmaya doğrudan veya dolaylı katılımın önü açılmaktadır” dedi.

Bu pratikte ne anlama gelmektedir.

Bunun anlamı şudur. Yürütme organının veya onun onaylamayacağı bir suç soruşturulamaz. 
Soruşturmada savcının hakimiyetinin sona ermesi, yani adli soruşturmaların artık yürütmenin istemine göre biçimlenmesi demektir. Bu Yürütmenin Yargılamaya en açık müdahalesi olup Kuvvetler ayrılığının, Yargı bağımsızlığının ve Hukuk Devletinin fiilen ortadan kalktığının tescilidir. Her soruşturmanın Başbakanın veya Bakanın izni ile yapılabileceği dolayısıyla Hükümet edenlerin soruşturulamayacağı , delillerin gizleneceği ve bütün hukuksuzluğun, yolsuzluğun kolayca örtülebileceği demektir. Bu değişiklik Siyasi otoritenin, bakanlarının veya bürokratlarının yaptığı hiçbir yolsuzluğun soruşturulamayacağı demektir. Bu değişiklik keyfi yönetimin tescilidir. Adamına göre soruştururum demektir. Bu değişiklik Hukuk Devletinin defterinin dürülerek yerine OTORİTER VE FAŞİZAN devlet anlayışının her şeyi ile egemen kılındığının tescilidir. Bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmak da yine Yargı’nın görevidir. Söz Yüksek Mahkemeye geldiğinde ( Danıştay’a ) Hukuk Devleti adına nasıl karar vereceğini doğrusu merak ediyorum. Devletlü ne derse haklıdır mı diyecek.. ? Göreceğiz……


Kaynak : http://www.boluolay.com