Rahmi Ofluoğlu
Feyzioğlu, adaletbiz ile röportajında şöyle diyor:

“Şu anda mevcudumuz 92 bine dayandı. Yıllık avukat artışımız yüzde 24, hukuk fakültesi öğrencisi sayısı 46 bin. Bu 46 binin yaklaşık 42 bini beş yıl içinde avukat olacak. Beş yıl içinde mevcudumuz yaklaşık yüzde 50 artacak. Bu 5 yıl içerisinde Türkiye ekonomisi ise ortalama yüzde 3’lük kalkınma hızı ile en fazla yüzde 15’lik bir büyüme gösterecek. Yüzde 15’lik ekonomik büyüme karşısında yüzde 50’lik bir avukat nüfusu artışı oluyor. Bugün ekonomik bir sıkıntı içindeyiz diyorsak haklı olarak, 5 yıl sonra bugünleri mumla ararız.

Feyzioğlu “bugünü mumla ararız” derken bizce durumu hafifletiyor. Feyzioğlu’nun çizdiği tablo günü mumla aramanın ötesinde avukatlık mesleğinin çöküşünü resmediyor. Gerçeği yadsımanın hiç kimseye bir yararı olmaz.

5 yıl sonrası bu, ya on yıl sonrası…

Yıllık olarak ekonomi %3 büyüyor, avukat sayısı %24 artıyor. Bugün zaten avukatlık kötü durumda, 5 yıl, 10 yıl sonra meslek biter.

Çözüm ne?

Türkiye Barolar Birliği mesleğin geleceğini kurtarmak adına bazı çözümler üretme gayretleri içerisinde. Bunlardan biri hukuk fakültelerine standartlar getirmek.. Barolar Birliği’nin bu konuda yasal hiçbir yetkisi yok, ancak konumunu kullanarak Hukuk Fakültelerini zorlayabilir. Feyzioğlu bu zorlamayı şöyle anlatıyor:

“Bizim yine siyasi parti siyaseti yapıyorsunuz diyenlerin asla cesaret edemeyeceği bir başka girişimimiz var. Hukuk fakültelerinin ölçme değerlendirmesine girdik. Bu girişimimiz hakkında bütün hukuk fakültelerine haber gönderdik. Dedik ki, sizin mezunlarınızın yüzde 99’u bize kaydoluyor. Bu yüzden biz sizin mezunlarınızın kaliteli olup olmadıklarını değerlendirmek zorundayız. Bizim istediğimiz standartlara ulaşmaz iseniz kamuoyuna açıklama yaparak ‘bu üniversiteler gerekli standartların altında kalmıştır’ diye duyuracağız. Bu standartları gelin birlikte belirleyelim diye çağrıda bulunduk. 37 hukuk fakültesi katıldı; 1 yıl çalıştık, standartlar çıktı ve bitirme noktasındayız. Standartları hep birlikte belirledik. Bir kürsünün asgari kaç hocası olacak, bir sınıfın azami kaç öğrencisi olacak, kütüphanesiz hukuk fakültesi açamazsınız vb. gibi…  Bu standartlara kim karşı duruyorum derse, ‘çocuğunuzu o okula göndermeyin, gençler oraya kaydolmayın’ diye duyuracağız. Hatta bu standartların altında kalan hukuk fakültelerinin mezunlarını staja kabul etmemeyi değerlendiriyoruz.

Hukuk Fakültelerine standartlar getirmek avukatlığın kalitesini arttırabilir ancak avukatların iş bulmasına bir katkıda bulunmaz.

Ekonominin büyümesini hızlandırmak ise avukatlık mesleğinin boyutlarını aşan bir konudur. Sorun avukat sayısındaki artışın ihtiyacın çok üzerinde olmasıdır.

Aynı sorun mali müşavirlik mesleğinde de vardı, mali müşavirlerin meslek kuruluşu TÜRMOB hükümetlerle işbirliği içerisinde, yasa ve yönetmelikle bu sorunu büyük ölçüde aşmış bulunuyor.  Mali müşavir olmak için ilgili fakülte veya yüksekokullardan mezun olanların mali müşavir olması uzun ve çetin bir yoldan geçiyor.

Mali müşavir adayları staja başlamak için zor bir sınava giriyor, sınavı kazananlar staja başlıyor, staj 3 yıl, staj bitiminde tekrar zor bir sınav var, bu sınavı da geçenler mali müşavir ruhsatlarını alabiliyorlar.

Hukuk fakültelerini bitirenlerin avukat olması için 1 yıllık staj yetiyor, sınav yok.

Türkiye Barolar Birliği 2014 yılında yönetmelikle sınav uygulaması getirdi. Hükümet torba yasaya bir madde ekleyerek birliğin yönetmelikle sınav düzenlemesi yapamayacağını öngördü.

Torba yasaya eklenen madde:

MADDE 94- 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 182 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "kesinleşerek" ibaresi "Resmî Gazete'de yayımlanarak" şeklinde, dördüncü cümlesinde yer alan "onaylanmış sayılarak" ibaresi "Resmî Gazete'de yayımlanarak" şeklinde değiştirilmiş; üçüncü cümlesindeki "Ancak" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Ancak, yönetmelikle veya diğer bir düzenleyici işlemle avukatlık stajına kabulde, staj döneminde ve avukatlık mesleğine kabulde sınav veya benzeri bir rejim öngörülemez."

Avukatların meslek sorunları sadece sınavla giderilecek durumda değil. Ayrıca sorun sadece Barolar Birliğinin sorunu da olmasa gerek..  Barolar sorunun yasalarla çözümü için hükümetle işbirliği yapamadı diyelim; peki, muhalefetin seçim bildirgelerinde bu sorun var mı?

Koca baroların başkanları 3 kez baro başkanı seçilmeyi başarabiliyor, ayıp olmasa 4. kez de olacaklar ama avukatlık sorunlarını siyasi partilerin gündemine taşımayı başaramıyorlar.

Diyeceksiniz ki avukatlığın ne önemi var, siyasi partiler neden avukatların sorunları ile ilgilensin.. Avukatlar yargının üç saç ayağından biri olmayı görüntüde tamamlıyor, Türkiye’de savunma var ve adil yargılanma hakkı çalışıyor..

Hani derler ya halimiz dünyanın hali gibi, avukatların hali daha da kötü.. İş başa düşüyor, avukatlar kendi geleceklerine el koymak zorundalar..