Bedia Barak/ İstanbul

Van’da başlayan Avukatlık mesleğine 84 yaşında olmasına karşın İstanbul’da devam eden, 5 dil bilen, Van’ın yaşayan çınarlarından Vanlı Dr. Avukat Hukuk müşaviri Azmi Soydan ile dünden bugüne yaşanmışlıklar ve Van üzerine konuştuk.

Van sevdalısı, gazetemizin gönüllüsü, İstanbul’daki söyleşilerimizde bize destek olan Vanlı iş adamı Cihan Mumcuoğlu ile birlikte evinde ziyaret ettiğimiz Avukat Azmi Soydan, Avukatın görevinin müvekkilinin dili olmak olduğunu,  adalet dağıtmak olmadığını ve Adaletin hâkimlerin verdiği karar ile belli olduğunu söyledi.

1958 yılında Van’da başladığı avukatlık görevinin yanı sıra, Van’da Baro Başkanlığı, CHP Van İl Başkanlığı gibi birçok görevi başarıyla yapan Adaletin köklü çınarı Peygamber sülalesinden geldiklerini belirten Azmi Soydan İsmet İnönü, Bülent Ecevit ile siyasi yaşamından, yargıya birçok konuda cesurca açıklamalarda bulundu.

-Kendinizden bahseder misiniz?

-1930 yılında Van’da doğdum. Çocukluğum Van’da geçti.

-Eğitim durumunuzu anlatır mısınız?

-1937 ile 1942 yılları arasında, Van ilkokulunda ilk tahsilimi yaptım. 1942 ile 1945 yılları arasında Van Ortaokulunda, orta tahsilimi yaptım. 1945 ile 1948 yılları arasında, İstanbul Kabataş erkek lisesinde liseyi okudum. 1948 ile 1952 yılları arasında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk lisansımı yaptım. 1952 ile 1955 yılları arasında, Paris Sorvon Üniversitesi Hukuk Fakültesinde, Hukuk Doktoramı yaptım.

-Paris’te eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye mi geldiniz?

-1955 yılında doktoramı tamamladıktan sonra yurda döndüm. Hukuk stajımı İstanbul Barosunda yaptım. 1957-1958 yılında askerlik görevimi yaptım. Askerliğimi Ankara Genel Kurmay Başkanlığı hukuk bürosunda yaptım.

-Van’a tekrar geri gittiniz mi?

-1958 yılından sonra yani askerlik görevimi bitirdikten sonra Van Barosunda avukatlığa başladım. Sonra uzun yıllar Van Barosu Başkanlığını yaptım. 1973 yılına kadar Van’da avukatlık yaptım. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi Van İl Başkanlığı görevini yürüttüm.

-Siyasete devam ettiniz mi?

-Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı yaptığım zaman CHP’nin 20. Kurultayının da Başkanlığını yaptım. 1976 yılında İstanbul’a geldim. Aynı yıl Ray Sigortanın hukuk müşavirliğini yapmaya başladım. 1978 yılında Türkiye İş Bankası İstanbul Bölge Hukuk Müşavirliğini yapmaya başladım. Ray Sigortaya da devam ettim. 1978 ile 1996 yılları arasında İş Bankası görevimi sürdürdüm. 1976 yılında başladığım Ray Sigortanın halen hukuk müşavirliğini yapmaya devam ediyorum. Daima serbest avukat olarak çalıştım. Sözleşmeli olarak devam ediyorum.

-İstanbul’a geldikten sonra Baro Başkanlığını bıraktınız mı?

-1976 ile 1980 yılları arasında Türkiye Barolar Birliği yönetim Kurulu üyeliğini yaptım. Halen hukuk müşavirliğine devam ediyorum.

-İsmet İnönü ile fotoğraflarınızı görüyorum siyasi döneminizde mi çekildi bu fotoğraflar?

-Evet, 1964 yılında İsmet Paşa ile fotoğraflarımız var koluma girmiş. CHP Van İl Başkanlığını yaptığım dönemlerdeydi. Aynı zamanda Genel Başkanımız Bülent Ecevit ile fotoğraflarımız. Yine Üçümüzün bir arada olduğu fotoğraflarımız var.

-Van’dan bahseder misiniz?

-Güzel kızım Van’da çocukluğumuz sokaklarda geçti. Şimdiki gibi parklar falan yoktu. Bir gölümüz vardı biz o göle girerdik. İlkokulumuza yakındı. O tarihte ki şartlara göre Van öyleydi. Eğlenecek farklılık yaratacak bir ortamımız yoktu. Ben Ortaokula giderken sadece Halk evi vardı. Orda 60 takım kayak vardı. Spor öğretmenimiz olan Ferhunde Hanım. Ölmüş ise eğer Allah Rahmet eylesin. O bizi Toprak Kale’ye kaymaya götürürdü. Onun sayesinde bizler kayak kaymayı da öğrendik.

-Eşinizle nasıl tanıştınız?

Eşimin babası Van’da Tekel Başmüdürüydü. Annemler tanıyordu ama biz birbirimizi tanımıyorduk. Görücü usulü ile 1959 yılında evlendik. Necla Hanımla 55 yıllık evliyiz ve çok mutluyuz.

-Kaç çocuğunuz var

-3 tane çocuğumuz var. Büyük kızımız İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde Doç Dr Aynur Soydan Erdemir. 11 yaşında 1 çocuğu var. Ortanca oğlum Egemen Soydan İşletme Fakültesi mezunu. Yüksek lisans yaptı. Borsa’da çalışıyor.1 kızı var.  Küçük kızım Boğaziçi Üniversitesi mezunu tercüman. Uzun yıllar Japonca rehberliği yaptı. Şimdi ilkokul seviyesinde ki çocuklara oyunla İngilizce öğretmek üzere dershane açtı. 1 çocuğu var. 3 çocuğum 3 torunum var.

-Van’a gidip geliyor musunuz?

-Van’a kızım en son kardeşimin vefatında gittim. 5 damardan Bay-pas ameliyatı oldum. Sağlık açısından ve yüksek rakım nedeniyle maalesef gidemiyorum.

-Emekli olmayı düşünmüyor musunuz?

-Ben çalışmadan duramıyorum. Bana göre çalışmak amaçtır. Yaşamak için bir araç değildir. İnsanlar çalışmak için yaratılır. Kuran’da bir ayet var. “Ben insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım.” İnsanların amacı dinimize göre Allah’a ibadet etmektir. Dünya işlerinde ise amacın çalışmak olduğuna inanıyorum. Çalışmaktan da memnunum. Yorulmuyorum. Ölene kadar çalışmaya devam edeceğim.

-Hukukçu gözüyle Van hakkında ne söylemek istersiniz?

-Van’ın sosyal durumu çok değişti. Van’ın insanları eskiden çok daha saygılı, birbirini seven ve medeni, zarif insanlardı. Yaşanan plansız göçler Van’ın sosyal dengesini, kültürel yapısını olumsuz etkiledi.  Eskiden herkes birbirini tanırdı. Şimdi kimse kimseyi tanımıyor. Kozmopolit bir şehir haline gelmiş.

-Van’da halen eviniz ya da arsanız var mı?

-Bizim evimizin yerini iş hanı yaptırmıştık. Şimdi orada bir iş hanımız var. Japon pasajı olarak bilinir. Başka hiçbir şeyimiz kalmadı.

-Akrabalarınız var mı?

-Evet akrabalarımız var. Bizim ailemiz çok geniştir. Siirt’te ve Van’da çok akrabamız var. Siirt’te Seyit ailesindeniz. Yani Peygamber sülalesinden/soyundan gelmeyiz. Bu nedenle de “Soydan” soyadını almışız.

-İstanbul’da hiç yabancılık çektiniz mi?

-Hayır. Ben liseyi ve üniversiteyi İstanbul’da okuduğum için hiç yabancılık çekmedim.

-Vanlı hemşerilerinizle görüşüyor musunuz?

-Çok fazla Vanlı hemşerilerimiz var İstanbul’da ama görüşmeye vakit yok. Ben hayatım boyunca hep çalıştım. Halen sabah 6 da çıkıyorum evden ve çalışıyorum.  Ayrıca İstanbul’da kimse kimseyle görüşemez. Burada zaman yok. Herkes çalışmak zorunda. Zamanla yarışılır. Haftanın 4 günü emekli oluyorum ama yürüyemiyorum. Boş zamanımda bende sürekli kitap okuyorum. Balkonumu bahçe gibi yaptım orada zaman geçiriyorum. Kuşum var onunla ilgileniyorum. 2000 yılında eşimle birlikte hac görevimizi de yaptık.

-Yabancı dil biliyor musunuz?

-3 yıl Paris’te kaldım doktoramı orada yaptım. Fransızca, İngilizce, Arapça, Kürtçe ve Türkçe biliyorum.

-Hangi ülkeleri gördünüz?

-İngiltere, Fransa’nın bütün şehirlerini, Macaristan, Viyana, Avusturya, Prag, Polonya, Amerika. 1971 yılında Amerikan hükümetinin davetlisi olarak aile planlaması araştırması yapmak için 4 kişi gittik. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr.Türe Tunçbay, Adana Baş Savcısı Ahmet Cevat Ercan, Milliyet’te gazetecilik yapan, TSYD başkanlarından, spor yazarı Esat Yılmaer’in babası Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürü rahmetli Hasan Yılmaer ve ben 1 ay Amerika’da gezdik.

-Ünlülerden kimlerin avukatlığını yaptınız?

-Nurettin Çarmıklı’nın Anayasa mahkemesinde avukatlığını yaptım. O zamanın Bakanı Selahattin Kılıç’ın davasında ben Yüce divanda yargılanırken, Çarmıklı’ların avukatıydım ve müvekkilimi beraat ettirdim.

-Avukatlık döneminde unutamadığınız bir anınız var mı?

-Çok anı var tabi. Van’da bir dava geldi bana davalının adı Abduleyif Halef’di. Birini öldürmüş olmaktan yargılanıyordu. Tutukluydu. Davası Diyarbakır’da başlamış, Bitlis’e gelmiş, Bitlis’ten Siirt’te gelmiş, Siirt’ten ise Van’a gelmişti. Bütün illerde hakimlerden ret almış ve Van’a getirmişler. Bana geldiler avukatı olur musun diye baktım suçu sabit avukatlık yapılacak durumu yok. Ağır ceza reisi bu dosya için talimat vermiş kaleme bu dosyayı hemen çıkaralım başımıza bela olmasın. Dosyasında rüşvet iddiaları da bulunmakta. Vekili oldum. Mahkemeyi uçakla Diyarbakır’a oradan arabayla Mardin’e oradan yine arabayla Rizok Köyü’ne keşfe götürdüm. Keşifte enteresandır, şahitler geldiler dediler ki; “Efendim biz gördük, bu Abduleyif Halef mavzerle adamı öldürdü” Bende şahitlerden birine yemin ettirdim. Şahit Hac’a da gittiğini söyledi. Dedim ki; “Bak eğer yalan söylersen Hac falan kalmaz, günaha girersin. Eşinle münasebetin bile meşru olmaktan çıkar. Gel doğruyu söyle” Ama dedi doğruyu söylersem bana bir şey yapmayacağınıza söz vereceksiniz dedi. Savcı diğer tarafın adamıydı, söz vermedi. Diğer savcı biz söz veriyoruz anlat dedi. Adam anlattı; “Gittiğim Hac hakkı için ne ben buradaydım, ne de ben olayı gördüm. Bize böyle de dediler öyle dedik” Adam beraat etti.

-Davalarda vicdanen rahat oluyor musunuz?

-Avukat vicdanen rahatsız olmaz kızım. Avukatın görevi müvekkilinin dili olmaktır. Görevi adalet dağıtmak değildir. Haklıyı haksızı ayırt etmek değildir. Avukat, Müvekkilinin eğer söyleyecek sözünü, anlatmak istediğini, savunmasını yapıyorsa görevini tamamlamış demektir. Adaleti sağlamak Hâkime düşer. Fakat bu güne kadar bir tek tanık hariç hiçbir sanık suçunu bize itiraf etmedi.

-Türkçe bilmeyenlere yönelik yasa değişti. O dönem haksızlık yaşandı mı?

-Yok kızım hiçbir zaman haksızlık yaşanmadı hepsinde tercüman vardı. Biz davalarımızı tercüman ile görüyorduk.

-Son olarak Van’a mesajınız var mı?

-Van’da yaşayanlara bütün hemşerilerime gönülden iyi, sağlıklı günler ve huzur diliyorum. Size de bahtınızın açık olmasını diliyorum. Vansesi Gazetesine’de teşekkürlerimi iletiyorum.

http://vansesigazetesi.com/haber-16805-adaletin_koklu_cinari_avukat_azmi_soydan.html