Baroların hali ülkenin hali gibi

İktidarın baroları etkisizleştirme girişimi yeni değildir. İktidarın birkaç yıldır bu konuda hazırlık yaptığı biliniyordu.
TBB’nin Afrin üzerine açıklaması sonrası uygun zaman gelmişti, Cumhurbaşkanı Erdoğan startı verdi.

Cumhurbaşkanı açıklamasında;

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) adından ‘Türk‘ ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TTB) adından ‘Türkiye‘ kelimesinin çıkarılması planının gerekçesini “Bunların Türk kavramı ve Türkiye’ye layık değiller” diye açıkladı.

Bu kuruluşun Türklük ile alakası yok, Türk kavramına layık olan bir yanı da yok. TBB’nin de Türkiye’ye layık olan hiçbir yanı yok” diyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk ve Türkiye kavramına kim layık, kim layık değil buna ben karar veririm diyor.

Cumhurbaşkanının açıklamasına göre bu kuruluşların isminden söz konusu kavramlar kaldırılacak, avukatlık ve doktorluk yapmak için TBB ve TTB üyeliği zorunlu olmayacak, isteyen istediği meslek kuruluşuna üye olabilecek.

Feyzioğlu “Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, birliğin ismindeki ‘Türk’ifadesinin çıkarılmasını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a önerenin kripto ‘FETÖ’cü ve PKK sempatizanı olduğunu söylemektedir.

Cumhurbaşkanının açıklamalarına TBB’den ve barolardan gelecek tepkiler neyi değiştirir, hükümet geri adım atar mı? Bizce atmaz.

Burada esas sorulması gereken soru avukatlar neden barolarına sahip çıkmıyor? Avukatlar oy veriyor ama baroları için kılını kıpırdatmıyor.

Bu sorunun cevabı baroları etkisizleştirme sürecinin cevabı olacaktır. İktidar baroların etkisizleştirilmesine başta avukatlar olmak üzere toplumdan ciddi bir tepkinin gelmeyeceğini bildiği için karar vermiş bulunuyor.

Barolar ve Türkiye Barolar Birliği avukatların meslek kuruluşlarıdır.  Sol söylemde meslek kuruluşları günlük politika ile uğraşmaz. Politika dar anlamda politika ve geniş anlamda politika diye ikiye ayırabiliriz. Dar anlamda politika günlük politikadır ve iktidar olmayı amaçlar. Geniş anlamda politikada anlayış ise; insan politik bir varlıktır, bütün sorunların çözümü politiktir.

Bir sendika öncelikle işçilerin ekonomik mücadelesine öncülük eder, ancak solcular sendikanın içerisinde ve yönetiminde olabilir. Kendini sol görenler sendikayı partinin peyki haline getirmeyi amaçlamaz, ama işçiler içerisinde sol propaganda yapmak, işçileri partiye yönlendirmek onların düşüncelerinin gereğidir. Sosyalistler neden sendikayı partinin peşine takmak istemezler? Çünkü sendika bir partinin emrine girerse tabanı dağılır, sendika güdükleşir.

Barolar avukatların birçok meslek sorununu gözardı etmiş, avukatların günlük meslek sıkıntılarını çözme yerine ülkeye, dış politikaya, ekonomiye yön vermeye soyunmuşlardır. Barolar gericiliğin, çağdışılığın, emperyalizmin karşısında kale olarak gösterilmiş, avukatlar buna inandırılmıştır. Oysa güçlü siyasi partiler, STK’lar olmadan baroların gericiliğin, çağdışılığın ve emperyalizm karşısında kale gibi durması mümkün değildir.

 Avukatların adliyelerde üçün sınıf yurttaş olarak görülmesi emperyalizmle savaşan(!) barolara basit işler olarak gelmiştir.

Hakim savcı otoparkı vardır, avukatın yoktur, hakim, savcı ve personelin tuvaleti vardır avukatın yoktur, avukatlar mahkeme kapılarında saatlerce duruşma beklerler. Avukatlık mesleği her geçen gün ekonomik olarak çökmektedir. Yüzü aşkın hukuk fakültesi mevcuttur, avukatlık giderek nitelik ve itibar kaybetmektedir.

Büyük baroların başına gelenler büyük bir siyasi partinin genel başkanlığına aday olur, bir diğeri popülizm ile halk arasında itibar kazanma peşinde…

Sağdan, barolar meslekle uğraşmıyor, siyaset yapıyor eleştirisi geldiği zaman, bizim kendinin sol zannedenler, ne yani memleket meseleleri ile ilgilenmeyelim mi diye cevap vermekte ve bu eleştiriyi sağcı bir eleştiri olarak damgalamaktadırlar. Oysa yukarıda açıklamaya çalıştık, sol meslek kuruluşlarını emrine almaya çalışmaz, bunu doğru bulmaz.

İktidarın yapacaklarını durdurma gücümüz yok çünkü avukatlar barolarına sahip çıkmıyor.

Ben diyorum ki biz avukatlar baroların geldiği nokta üzerine beyin fırtınası yapalım ve sonunda iktidara rağmen avukatlık örgütümüzü nasıl var edeceğimize karar verelim.

Adalet Biz, barolar üzerine beyin fırtınası toplantıları düzenlemeye karar vermiş bulunuyor. Barolar üzerine Beyin Fırtınası Toplantıları 30 avukatın katılımı ile yapılacak ve her toplantıda katılanlar değişebilecektir. İlk toplantı 02 Mart Cumartesi, saat ve yer ayrıca duyurulacak.

Av. Rahmi Ofluoğlu