TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ TARAFINDAN DÜZENLENECEK OLAN “SİYASİ DAVALARDA AVUKATLIK” PANELİ İLE İLGİLİ ZORUNLU AÇIKLAMA

Türkiye Barolar Birliği Avukat Hakları Merkezince, 6 Mayıs 2016 tarihinde düzenlenecek olan “Siyasi Davalarda Avukatlık” adlı paneli takip eden “forum” kısmında önceden katılacağını bildiren bazı meslektaşlarımızın, diğer bazı isimleri gerekçe göstererek katılımdan vazgeçtiklerini öğrenmiş bulunuyoruz.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, gerek şahsımın gerek özellikle yönetimimiz döneminde Türkiye Barolar Birliği kurumsal yapısının; Balyoz, Ergenekon, OdaTv, Poyrazköy, Askeri Casusluk Davası gibi davalarda adil yargılanma hakkının yok sayılmasına, sahte delillere ve senaryo iddianamelere karşı en etkili mücadelelerden birini verdiği başta bu kumpasların mağdurları olmak üzere herkesçe bilinen ve dile getirilen bir gerçektir.

Bu çerçevede; yaptığımız yüzlerce toplantıyı, basın açıklamasını, gazetelere verdiğimiz onlarca ilanı, yaptığımız röportajları, televizyon programlarını, Türkiye’nin her yerinde yüzbinlerce kişiye ulaştığımız konferansları, Balyoz davasının dosyasına girmiş olan Türkiye’nin değişik üniversitelerine mensup öğretim üyelerine hazırlattığımız bilimsel raporu, Kuddusi Okkır’ın uğradığı eziyeti belgelediğimiz kitabımızı ve en önemlisi Özel Görevli Mahkemeler ile Terörle Mücadele Mahkemelerinin kaldırılmasında üstlendiğimiz öncülük görevini hatırlatmak isteriz. Böylece, bu davalar Türkiye’nin gündeminden hiçbir zaman düşürülmemiş, konuyla ilgili toplumsal farkındalık oluşturulmuş ve kamuoyu yaratılmıştır.

Bağımsız ve tarafsız olmayan Özel Görevli Mahkemelerde adaletli bir sonuca ulaşılmasının mümkün olmadığı ve söz konusu yargılamaların amacının zaten Türk Silahlı Kuvvetlerini, milli duruşlu dışişleri mensuplarını, akademisyenleri, gazetecileri, emniyet mensuplarını ve avukatları tasfiye etmek olduğu; özetle duruşmalarda yapılan savunmalarla, adil bir sonuca ulaşılamayacağı mümkün olmadığı Türkiye Barolar Birliği’nin ve barolarımızın bu çabaları sonucunda anlaşılmıştır.

Bu davalarda görev üstlenen yüzün üstünde meslektaşımızın yaptığı savunmaların ne yazık ki sonuca etkili olmadığının, mahkemelerce hiçbir şekilde dikkate dahi alınmadığının toplum tarafından yukarıda izah ettiğimiz çabalar sonucunda anlaşılmasıyla birlikte, davaların amacının adalete ulaşmak olmadığı, yapılan yargılamaların göstermelik olduğu görülmüş oldu. Kısacası, Türkiye Barolar Birliği, barolar ve davalarda görev yapan avukat meslektaşlarımız hep birlikte mücadele ettik, sonuç aldık.

Bölücü terör örgütünün işlediği suçlara ve suç olan ile olmayan ayrımı yaparak, bölücü örgütünü kamuoyunda sempatik göstermeye yönelik tavırlara karşı da kararlılıkla durduğumuz herkes tarafından bilinmektedir. 17-25 Aralık diye bilinen soruşturmalar dizisinde ise savcıların yetkilerini mülki amirlere verilen yetkilerle sınırlamayı öngören ve yargının üzerine yürütme organının denetimini getiren Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliğinin Türkiye Barolar Birliği tarafından iptal ettirildiği de ilgili herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

Şahsımın ve Türkiye Barolar Birliği’nin duruşu bu kadar açık iken, panelin tartışma kısmına katılmayacaklarını bildiren meslektaşlarımızın açıklamalarını üzüntüyle karşıladık. Amacımızın, demokratik bir tartışma zemini hazırlamak olduğu, Türkiye’nin bu zemine büyük ihtiyaç duyduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerini savunan herkes için en güvenilir tartışma zeminin ise Türkiye Barolar Birliği tarafından sağlanabileceği açıktır. Nitekim, sayın meslektaşlarımız yaptıkları açıklamada, “Bu yapılara karşı Atatürk Cumhuriyeti’ni, laik ve üniter devleti savunma noktasında, her zemin ve koşulda kararlılığımızın, düşünsel yanıt verme güç ve direncimizin tam olduğunu bildirmek isteriz” ifadesini kullanmışlardır. Kararlılıklarını, düşünsel yanıt verme güç ve dirençlerini gösterebilecekleri zemin, tıpkı açıklamalarındaki gibi kendilerine sunulduğu halde bunu reddetmelerini anlamak mümkün olmamıştır. Meslektaşlarımızın yan yana gelmek istemediklerini ifade ettikleri hukukçuların başta siyasi dava tanımına ilişkin olmak üzere görüşlerini kendi görüşleriyle karşılamaktan vazgeçmeleri ve dinleyenleri düşüncelerinden mahrum etmeleri kuşkusuz hepimiz için, ancak başta genç hukukçular için büyük bir eksiklik olacaktır.

Bu hususları kamuoyunun bilgisine sunar, kıymetli meslektaşlarımızın davetimize icabet etmelerinden ve toplantıya katkı sunmalarından büyük memnuniyet duyacağımızı bir kez daha ifade ederiz.

Saygılarımla.

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu

Türkiye Barolar Birliği Başkanı

www.adaletbiz.com

Kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.