Çağlayan adliyesi önünde polisin tutumunu protesto amacıyla "oturma eylemi" yapan avukatlar, polis tarafından yaka-paça, yerlerde sürüklenerek götürüldü. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu bu olayla ilgili önce SÖZCÜ'ye açıklamalar yaptı sonra da İstanbul'a gitti.

Avukatların adliye önündeki oturma eyleminin barışçıl bir eylem olduğunu belirten Feyzioğlu şöyle konuştu: "İnsan haklarına aykırı her davranış avukatları ilgilendirir. İnsan haklarına aykırılıkları toplumun gündemine barışçıl olarak taşımak da yine avukatların görevleri arasındadır. Arkadaşlarımızın götürülmesi talimatını verenlere, onlara sert muamelede bulunanlara şu soruyu soruyorum: Avukatları gözaltına alarak ne elde ettiniz?

BAŞBAKAN, JARGONUNU DEĞİŞTİRMELİ

Cumhurbaşkanı'na verdiğimiz raporda da polisin orantısız güç kullanmasından değil, yaygın güç kullanmasından şikayetçi olduk. 'Bizim çocuklar gazı biraz fazla kaçırmışlar' şeklinde yarı şaka 'münferit olaylan genelleştirmeyin' diye. Bunları yapanlara dokunulmazlık sağlanması, toplumda tepkiye neden oluyor. Gaz bombalarını insanları hedef alarak sıktılar. Yıllarca belki tüketilemeyecek gaz stokları tüketilecek noktaya geldi. Bunun hafife alınacak tarafı yok. Ortamın gerginliğini düşürmek, tansiyonu indirmek gerekirken, 70 civarında avukatın cübbelerini parçalayarak gözaltına almanın neye kime hizmet ettiğini düşünmeleri gerekir. Son 12 günde polisten öldürülesiye dayak yiyenler barolara sığındı. Başbakanın şu jargonu değiştirmesi lazım. 'Benim polisim' değil devletin polisi, 'benim belediye başkanım' değil, şehrin belediye başkanı, 'benim valim' değil devletin valisi, 'benim gençliğim' değil, sadece gençlik denilmeli. Ama nasıl gençlik: Atatürk'ün dediği gibi fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençlik."