Metin Feyzioğlu: Siyasal iktidar yanlısı olmayan medya, sansürün en tehlikelisi olan otosansüre zorlanmaktadır. Keyfi şekilde uygulanan internet ve sosyal medya kesintileri bu hukuksuzluğu en ileri boyuta taşımaktadır.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, yazılı olarak yaptığı açıklamada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 15 Temmuz’daki  kanlı darbe girişimi sonrası Türkiye Barolar Birliğinin demokrasinin yanında saf tuttuğunu hatırlatan Feyzioğlu, son operasyonlar için uygulanan ‘internet sansürü’ için ise hükümeti sert sözlerle eleştirilerdi.

“Darbeci suç örgütüyle mücadele etmek için ilan edilen OHAL'e dayanılarak çıkartılan KHK'lar ile tüm devlet teşkilatı, kapalı kapılar ardında yeni baştan şekillendirilmiştir” diyen Başkan Feyzioğlu “Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde yürüttüğümüz Milli Mücadelede, Türkiye Büyük Millet Meclisi en zor şartlar altında çalışıp, ortak akıl üretmeyi başardığı halde, bugün KHK'lar ile yok sayılma noktasına getirilmiştir. OHAL, darbe ile mücadele amacından saptırılarak olağan bir yönetim tarzına dönüştürülmüştür. Ülkeye fiilen kuvvetler birliği getirilmiştir. Zaten sorunlu olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı tamamen yok edilmiştir. Bu durum, yerli başkanlık sistemi olarak takdim edilen yeni düzenden neyin amaçlandığını da açıkça ortaya koymaktadır” dedi.

İDAM CEZASI TARTIŞMALARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geçtiğimiz ay Lozan anlaşmasına yönelik sözlerini hatırlatan Metin Feyzioğlu “başkanlık propagandası sürecinde Lozan Barış Antlaşması dahi tartışmaya açılmıştır. Böylelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Mücadelemiz sonucunda çizilmiş ve uluslararası antlaşmalarla tanınmış sınırları tartışılır hale getirilmiştir.  Anayasamızın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinde yer alan Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri, ısrarla yıpratılmaya ve içleri boşaltılmaya çalışılmaktadır” dedi.

İdam cezasının yeniden getirilmesinin, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden çıkarılmasıyla sonuçlanacağını belirten Feyzioğlu “Siyasi iktidar bunu bildiği halde idam cezası kampanyasını başlatmıştır ve sonuç almak kastıyla tırmandırmaktadır. Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden çıkartılması, Tanzimat'tan bugüne kadar yürüdüğümüz yolun radikal şekilde değiştirilmesi demektir. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı olmaktan çıkmamız anlamına gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çıkmamız ise, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının temel hak ve hürriyetlerinin toptan güvencesiz hale getirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkımızın elimizden alınması demektir” dedi.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HATIRLATMASI

HDP ve Cumhuriyet gazetesi operasyonlarındaki internet erişimi kesintisini de değerlendiren TBB Başkanı “Basın hürriyeti, demokratik bir toplumda hiçbir şart altında kabul edilemeyecek ölçüde kısıtlanmıştır. Siyasal iktidar yanlısı olmayan medya, sansürün en tehlikelisi olan otosansüre zorlanmaktadır. Keyfi şekilde uygulanan internet ve sosyal medya kesintileri bu hukuksuzluğu en ileri boyuta taşımaktadır. Halkın, siyasi iktidarın istemediği haberlere ulaşmaması için devlet gücü kullanılmaktadır. Devletin tüm olanakları ise siyasi propaganda için seferber edilmektedir. OHAL KHK'ları savunma hakkını ve avukatlık kurumunu doğrudan hedef almış durumdadır. Aslında gerçek hedef, vatandaşların avukatlar tarafından savunulan temel hak ve hürriyetleridir” diye konuştu.

OHAL dönemindeki soruşturma ve davalar için “adil yargılanma hakkı” hatırlatması yapan Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “Yargılama, suçlu ile suçsuzu birbirinden ayırma hedefinden saptırılmış, peşin hükümlerle kişileri etiketleme ve tasfiye aracına dönüşmüştür. Bundan en büyük zararı toplum ve masum vatandaşlarımız, en büyük faydayı ise ülkemizi yakan, yıkan, kana bulayan terör örgütleri görmektedir. Vatandaşlarımızın yargıya güveni kalmamıştır. Yargı, mülkün yani ülkenin teminatı olmaktan çıkmıştır. Kamuoyunu ilgilendiren her soruşturma ve kovuşturma, toplumun daha fazla kutuplaşmasına ve insanlarımızın birbirine düşmanlaşmasına neden olur hale gelmiştir. Yargının üzerine taraflı ve bağımlı hareket ettiği algısı yapışmıştır. Yargılamaların siyasetin yol açma aracına dönüştüğü kanısı topluma hakim olmuştur. Siyasi iktidarın müdahalesine açık olan mahkemelerce; milletvekillerine, belediye başkanlarına, yargı mensuplarına, gazetecilere, akademisyenlere ve avukatlara yönelik tutuklamalar, terör örgütlerinin zemin kazanmasına ve propaganda alanını genişletmesine neden olmaktadır.

Oysa; 79 milyon vatandaşımızı kucaklaştırmanın tek paydası adalet, geleceğe güvenle yürümenin ve çoğulcu-katılımcı demokrasinin tek yolu hukukun üstünlüğüdür. Türkiye Barolar Birliği olarak, tüm vatandaşlarımızı içine sürüklendiğimiz durumun yarattığı açık ve yakın tehlike konusunda uyarıyoruz. Cumhurbaşkanını ve siyasi iktidarı, hukukun evrenselleşmiş kurallarına uymaya ve toplumdaki gerginliği sona erdirmeye davet ediyoruz”

http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/metin-feyzioglundan-cok-sert-aciklama-1490764/