Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile eşi AvukatBirgül Feyzioğlu tek celsede boşandı. Çocukların velayeti iseBirgül Feyzioğlu'na verildi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun boşandığı ortaya çıktı.www.gercekgundem.com 'un edindiği bilgiye göre, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ile eşi Birgül FeyzioğluAnkara 10. Aile Mahkemesi'nde görülen davada tek celsede boşandı. Çocukların velayetinin ise Birgül Feyzioğlu'na verildiği öğrenildi.

BU RÖPORTAJLARDA EŞİNİ ANLATMIŞTI

Metin Feyzioğlu, Şubat ayında Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman'a röportaj vermiş ve eşini şöyle anlatmıştı:

Kaç yıldır evlisiniz?

-23 oldu. Eşimle avukatlık büromuz var, ortağız. Biz Birgül’le birlikte büyüdük. Ama geldiğimiz noktada, birbirimizin apayrı bireyler olduğunu da unutmadan. Oysa, çocukluklarını birlikte geçiren çiftler, birbirleri üzerinde hak iddia ederler, birbirlerini sahiplenirler. Türkiye’de evliliklerin çoğunda böyle bir sorun var. Karısının, kocasının sahibi hissediyor kendini. Bu da bireyin kişiliğini yok eden bir şey.

Bir yabancı çift, denize karşı otururken biri dalıp gitti mi? Eşi “Ne düşünüyorsun?” diye sormaz. Onun, o özel anına saygı gösterir. Ama bir Türk çifti, “Ne düşünüyorsun?”, “Kimi düşünüyorsun?”, “Kesin senin aklında biri var!” deyip, o güzel manzaradan kavgayla kalkar. Biz Birgül’le birbirimizin hayatına saygı gösteriyoruz. Ve Birgül, fazlasıyla kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan. Gurur duyuyorum karımla.

SÖZCÜ'YE DE KONUŞMUŞTU

Feyzioğlu, SÖZCÜ Gazetesi'nin evliliğine ilişkin sorularına Ocak ayında yayınlanan röportajında şu yanıtı vermişti:

Birgül Hanım’a ne zaman aşık oldunuz?
Onu ilk gördüğümde aklımdan geçen; “Ben bu kızla evlenirim” oldu.

Nerede gördünüz ilk defa?
Biz Birgül’le üniversitede, okulun ilk günü tanıştık. Ankara Hukuk 1B’sınıfındaydık ikimiz de. Şimdi ben orada ders veriyorum.

Romantik bir hikayeye benziyor… Peki öncesinde çapkın bir delikanlı mıydınız?
Hayır. Hiç çapkın biri olmadım. Nasıl olabilirdim ki zaten… Çok çekingendim. Okulun ilk üç yılında hemen hemen derste hiç konuşmadım. Hiç unutmam, sınıfın boş olduğu bir günde konuştum ilk defa. Toplasanız 10-15 kişiydik sınıfta. O gün bir konuştum, pir konuştum. Hâlâ susmadım.

Evlilik teklifini de geciktirmediniz her halde?
Ben evlenme teklif etmedim..

Birgül Hanım mı etti?
O da etmedi. Kendi kendine gelişti. Çok iyi arkadaş, yoldaş olduk. Dertleri birlikte sırtladık. O yaştaki çocukların bugün asla yaşamayacağı bir sürü zorlukla karşılaştık. Birgül’ün ailesi Bursa’daydı. Ankara’da yurtta kalıyordu. Cep telefonu yok o yıllarda. Yurdu ararsınız, ankesörlü telefon açılır. Cevap veren; “Yok” der ve meşgul olmasın diye tak kapatır. Ankesörlü telefondan konuşabilmek için randevulaşırsınız.

Eski Türk filmleri tadında sanki…
Yurdun önünde beklemesi var… Tam önünde bekleyemezsiniz, çünkü yasaktır. Azıcık kenarda beklersiniz. Orada bir ağaç vardır, o ağacın arkasında durursunuz. Hâlâ orada o ağaç. Ne anılarımız vardır o ağaçla.

Eşim benden daha iyi avukattır…”

Üniversite biter bitmez de evlendiniz öyleyse…
29 Haziran 1991’de evlendik. Ben akademisyen olunca, Birgül’e de teklif geldi. “Aynı fakültede karı-koca birlikte çalışması doğru değil. Bu bizi rakip yapabilir” diyerek o akademisyenliği seçmedi. Avukatlık yapmak istedi. Bence de doğru yaptı. Çok başarılı bir avukat oldu.