Yetimoğlu’na TBB seçim süreci hakkındaki değerlendirmelerini sorduk. Yetimoğlu;

 “Türkiye Barolar Birliğinin Genel Kurul Öncesi seçim süreci iyi gitmedi. Süreçte hep adayların isimleri, konuşuldu. Seçim sürecinde geçen kavramlar bile bir meslek örgütüne yakışacak kavramlar değil. Seçim sürecindeki kavramlara baktığımızda, AKP’li barolar, Kürt Barolar, Parti Meclisi Üyesi gibi süreçte kullanılan argümanlar ve kavramlar bunlar oldu. Bunun yanında İstanbul Barosu ile ilgili spekülasyonlar da oldu. 

Aday’ın biri İstanbul barosundan 30 oy-40 oy aldığını söylerken  diğer bir şey de bizim buradaki İstanbul Barosu’nun aday belirleme sürecinde aday olup da kazanamayınca gidip başka bir listede yer alma çabaları... Gerçekten bu mesleğin ağırlığına yakışmayacak bir seçim süreci yaşadık.

Bu süreçte avukat mesleği konuşulmalıydı, mesleğin sorunları konuşulmalıydı. Türkiye her zaman önemli günler yaşıyor ancak şuan yeni bir anayasa gündemi yaşanıyor, "barış sürecinden" geçiliyor, avukatlık kanunu değişecek, avukatlık mesleği kan ağlıyor, avukatın iş alanı daraltılmış, avukatın mesleki güveni kalmamış bunlar ve bunlar gibi birçok sorundan söz edilmedi.

Bu süreçte İstanbul Barosu, TBB delegasyonun kendi iç dinamizmi gereği önce başkan adayı çıkarma kararı aldı sonra mevcut adaylar arasında bir meslek büyüğümüzü başkan olarak önerdik ve Kazım Kolcuoğlu İstanbul Barosu’ndan TBB seçimleri için başkan adayımız oldu. Ve bir ön seçim yapıldı arkadaşlar teveccüh gösterdiler ve bizim de yönetim kurulunda görev almamızı öngördüler. Tabi bu görevleri üstlenince seçim sürecine daha aktif bir şekilde katıldık. Hakikaten adayların bu süreçteki politika yapış biçimleri meslek etiği açısında gerçekten rahatsız edici oldu.

Ben daha önce Kazım Kolcuoğlu ile Baro Yönetiminde görev almamıştım. Bu süreçte ben şunu gördüm ki, Kazım Kolcuoğlu gerçekten bir avukat ağırlığını taşıyabilen, yıllardan beri damıtılarak gelmiş olan mesleki deneyiminde kendisinin bir üstat ve bilge tavrı var. Bu tavrının ve politika yapış biçiminin Anadolu’da ciddi bir karşılığı olduğunu gördük.

Bu söylediğim süreçteki tüm olumsuzlar bütün meslektaşlarımızı rahatsız etmiş olacak ki, şuanda İzmir Barosu İstanbul Barosu ile birlikte hareket etme kararı aldı, listelerimizi birlikte oluşturmaya çalışıyoruz. Başkancı anlayıştan vazgeçmek lazım. Katılımcı ve demokratik bir anlayış şart. Bunun için en uygun aday modelinin Kazım Kolcuoğlu olabileceğini gördüm.

Başkancı anlayışın sonucu ortadadır. Ahsen Coşar siyaseten kendisi gibi düşünmeyen 10 tane Yönetim Kurulu arkadaşlarımızla TBB’yi yönetti ama o yönetici arkadaşlar kendi renklerini asla veremediler. Sayın Ahsen Coşar kendi kişisel anlayışı bir Barolar Birliği ortaya koydu. Ahsen Coşar’ın şahsında kurulan bu yönetim anlayışına da biz şiddetle karşıyız. Çünkü bu süreçte Türkiye Barolar Birliği “ricacı baro” oldu, adalet bakanlığının bir şubesi gibi çalıştı, meslek sorunlarına karşı direnge bir tavır konulmadı, aktif olunmadı, siyasi iktidarın hukuki alandaki hukuka aykırı düzenlemelerinde yanında duruldu.

Avukatlık sosyal bir meslektir, politikaya yakın bir meslektir. Her avukatın siyasi bir görüşü, inançları vardır ama bir meslek örgütünde bu siyasi inançlar  insanların kişisel inançlarıdır. Meslek sorunlarımızın çözülmesi için yapılması gereken şey siyasi düşüncesi ne olursa olsun, hiçbir meslektaşı ötekileştirmeden, ayrıştırmadan birlikte meslek sorunları etrafında birleşmeyi sağlamaktır. İstanbul Barosunun son yapılan olağanüstü genel kurulu buna örnektir. Genel kurula Ümit Kocasakal gibi düşünmeyen birçok barodan destek gelmiştir, savunma mesleğinin arkasında olmuşlardır.  İstanbul Barosu genel kurulunda gösterilen bu anlayışın Türkiye Barolar Birliği’nin de de gösterilmesi gerekir.

Dünden başlayan bir şekilde, TBB delegeleri aynı birleşme sürecini Kazım Kolcuoğlu’nun başkanlığında yapmaya başlamıştır. İzmir Barosu ile birlikte hareket ederek, diğer baroları ötekileştirmeden, Orta Anadolu Baroları ile  Doğu ve Güneydoğu Anadolu barolarındaki meslektaşlarımızla da temasımız var onlarda bizimle aynı düşüncedeler.  Siyasetleri kendilerine ait bir özellik ama meslek sorunları etrafında hiçbir siyasi fark gözetmeden herkesi bir arada tutup ortak bir kaygı, ve değerler etrafında birleşmek.

Bizim ortak değerlerimiz belli, hukukun evrensel değerleri, mesleğimizin ilkeleri, yargı bağımsızlığı, hak arama özgürlüğü, hukukun üstünlüğü bunlar bizim ortak değerlerimizdir. Bir de ortak kaygımız var siyasal iktidarın yargı üzerinde kurduğu baskı ve yargıyı kendine bağımlı hale getirme arayışıdır.

Türkiye’nin herhangi bir yerindeki bir avukat yargı bağımsızlığına yönelik baskıları, savunma hakkına yönelik baskıları görüyor ve bundan endişe ediyorsa; o meslektaşımız hangi yöreden olursa olsun, hangi siyasi görüşten olursa olsun bizim müttefikimizdir. Baştan beri bu anlayışı arkadaşlarımıza anlatmaya çalıştık. İzmir Barosu’ndaki arkadaşlarımız duyarlılık gösterdiler. Hiçbir hesap içerisinde olmadan, a listesi b listesi olmadan bunun da ancak Kazım Kolcuoğlu gibi birleştirici, bütünleyici ve birlikte çalışmaya anlayışına yatkın onun bilge kişiliği etrafında örgütlenip TBB seçimin bu şekilde sonuçlanmasını öngörüyoruz. Bundan önceki süreçte spekülatif şeyler konuşulduğu için biz o sürece dahil olmadık” dedi.

Adaletbiz/Yeşim Turan