Pekala kimdir Av. Kazım KOLCUOĞLU? KOLCUOĞLU bir 68’lidir. 68’li yıllarda ortaya çıkan tüm gençlik eylemlerinde KOLCUOĞLU vardır. 1965 yılından bu yana CHP  Gençlik Kollarında ve  yerel parti örgütlerinin ilçe başkanlıkları dahil her kademesinde KOLCUOĞLU  vardır.

Halen, 40 yılı aşkın bir süredir bir CHP örgüt emekçisi olarak KOLCOĞLU vardır. Daha çiçeği burnunda bir Üniv. Öğrencisiyken TÜRK DEVRİM OCAKLARI yöneticisi olarak KOLCUOĞLU vardır. DÜNYA GENÇLİK TEŞKİLATI ve AVRUPA KONSEYİ  Merkezi’ne üye Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı(TMGT-Bilenler bilir biz ona TIMGIT derdik.)Genel Başkanı olarak  KOLCOĞLU vardır.

Samsun’dan  başlayıp Ankara’da sonlanan-rahmetli Denizlerin de içinde olduğu- BAĞIMSIZLIK YÜRÜYÜŞÜNDE KOLCUOĞLU vardır.1978-1983 döneminde ünlü hukukçumuz, efsanevi baro başkanımız O.APAYDIN’nın yönetiminde İst. Barosu YK üyesi olarak KOLCUOĞLU vardır. 1998-2001 döneminde TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ(TBB)Y.K. üyesi olarak KOLCUOĞLU vardır.2002-2008 döneminde 6 yıllık süreyle İst. Barosu Başkanı olarak KOLCUOĞLU  vardır. Son olarak. Sabih KANADOĞLU üstadımızın başkanlığını yaptığı TÜRK HUKUK KURUMU Y.K.  üyesi olarak KOLCUOĞLU vardır.

FEYZİOĞLU İLE YOL AYRIMI MI?


Başından beri birlikte hareket eden İstanbul ve Ankara Barosu TBB seçim sürecinde yol ayrımına girmek üzeredir. İşte bu süreci ve gelişmeleri   tüm ülke barolarımızın  ve delegasyonlarının  doğru bir biçimde bilmesinde  yarar vardır. Biz öteden beri İstanbul Barosu mensupları olarak Başkentimizin  barosunu  çok önemser ve çok ciddiye alırız. Bu sebeple sevgili başkan METİN hocaya karşı oldukça  net /açık bir sempatimiz vardır. Kendisinin hem bir meslektaşımız ve hem de baro başkanımız olması dışında CHP parti meclisinde siyasal görev almasını bir partili olarak ayrıca sevinçle karşıladım. Kendisinin Ankara Baro seçimlerinde ve sevgili ÜMİT hocamızın da İst. Barosu seçimlerinde önemli başarılara imza atmış olmalarından çok mutlu ve umutlu oldum. Uzunca bir süredir 12 Eylül depreminin gerçekleştirdiği TUSUNAMİ ortamında uygulanan depolitizasyon POGRAMININ ülkemiz siyasetini nasıl kısırlaştırdığının üzüntüsünü yaşadığımız şu günlerde bu iki değerli akademisyen meslektaşımızın biz 68’lilere yeniden bir umut ışığı yaktığını görüp sevinmişizdir. Tek isteğimiz bu sevincimizin devam etmesidir. Sevincimizin engellenirse biz 68 liler ÖFKELENİRİZ. Bu konuda herkesten  duyarlı olmasını beklemeyi kendime hak görürüm.
          Gerçekten de İst. barosu olarak Anıt Kabir ziyareti için Ankara ya gittiğimizde sevgili baro başkanımız METİN  hoca bizi son derece mutlu eden bir ev sahipliği  göstermiş, konuk etmiş, yakından tanışıp görüşmemizde bizlere çok değerli katkılarda bulunmuştur. Bu ortamda gelecek TBB seçimlerini de ele alıp konuşma imkanı bulmuş ve bu görüşmelerin sonucunda net olan şu mutabakata varmıştık:

TBB konusu dahil önemli konularda İstanbul ve Ankara bir araya bir araya gelip  ortaklaşa bir karar ve görüş oluşturmadan hiç bir baro tek başına bir görüş, karar ve eylem   oluşturmayacaktır. Ne yapılacaksa bu iki baro birlikte hareket edecektir. Mümkünse  aynı görüşteki diğer baroları da  bu orta tavır eylemlere çekerek yanına alacak ve en geniş katımla bu konulara yaklaşılacaktır.
         Ancak TBB seçimlerine daha aylar var iken  sevgili başkanı Metin Hocamızın bu anlaşmaya hiç bir neden ve gerekçe göstermeden  uymadığını görmek bizi elbette üzmüştür. Neydi bu acelecilik ve neydi bu telaş halen anlayabilmiş değilim. Önce Ankara delegasyonu yaptığı bir toplantıyla –Uygulamada delegasyon kendi kendine toplanmaz. Genelde başkanın isteği ve çağrısı ile toplanır- Kendisine başkan adaylığı önerilmiştir. Bir süre sonra da kendisi bir basın toplantısıyla  -delegasyonunun aldığı karar gereğince -TBB başkanlığına aday olduğunu açıklamıştır. Pekala bu durumun  gerek mesleki kurallar  ve gerekse de siyasal etik açısından ŞIK olduğunu söyleyebilmek olası mıdır?

Yanıt ortada olsa gerektir.ŞIK olmamıştır. Burada  sevgili başkan Metin hocamızın bir acelecilik/acemilik  içine düştüğünü üzülerek söylemeliyim. Ayrıca diğer bir konuda burada önem kazanmaktadır. Başkan METİN hoca gibi İst. Barosu Başkanımız ÜMİT HOCA’nın da doğal olarak ilk bakışta başkan adayı olması hakkıdır. Nitekim gerek İst. delegasyonundan  ve gerekse diğer barolardan  kendisine başkan adayı olması için  önemli sayıda önerinin geldiğinin bilmekteyiz.

 

Ancak sevgili başkan ÜMİT hocamız bu önerileri  doğrusunu yaparak  yönetim ve delegasyonun gündemine getirmiş bizimle paylaşmış ve tartışmamızı sağlamıştır. Kaldı ki kendisinin hiçbir şekilde başkanlığı aday olduğu yolunda bir açıklaması da olmamıştır. Sadece kendisine başkanlık önerilerinin olduğunu bizimle paylaşmıştır. Çok uzun süren tartışmalar sonucunda yönetim ve delegasyon; İst. Barosu başkanlığının hukukun üstünlüğü, hukuk devletinin yaşama geçirilmesi ve genelde demokrasi mücadelesi bakımından şu aşamada terk edilmesinin doğru ve geçerli olmadığını, Ankara Barosu bakımından da   aynı nedenlerin  geçerli olduğunu, her iki baro başkanının kazanılmış bu iki önemli kaleyi seçildikleri makamlarında kalarak  korumalarını, bu durumun ülkemizde hak ve özgürlükler için verilecek DEMOKRASİ mücadelemize daha etkili katkılar sunacağı düşünülüp bu yolda delegasyon/yönetimce oy birliğiyle karar alınmıştır.
      
Gelinen bu noktada; eğer Ankara barosu ve sevgili başkan METİN hocayla daha önce doğru olarak kararlaştırıldığı gibi iki baro olarak bir araya gelebilseydik; en azında  68'lilere mensup kıdemli ve deneyimli meslektaşlar olarak biz başkan ÜMİT Hoca’nın hangi nedenlerle Baro başkanlığında kalmasının doğru ve geçerli olduğu konusunda ortak görüş oluşturabilmişsek, umuyor ve inanıyorum ki  başkan METİN hocayla da ortak bir görüş oluşturabilirdik. Halen de bu yol kapalı değildir. İstanbul ve Ankara Baro yöneticileri, delegasyonu bir araya gelip bu sorunu konup çözebilmesi her zaman mümkündür.


İLK SÖZÜM; Henüz  gelmedik   YOL AYRIMINA!

İnanıyor ve umut ediyorum ki SON SÖZÜ  söylemek zorunda kalmayız. Yazının başlığında GELDİK Mİ? YOL AYRIMINA! demiştim. 

Asla bu noktaya gelmek istemediğimizin bilinmesini  isterim. Yapılması gereken iş yanlışları aşarak, bireysel hırslarımızı aklımızın üstünden altına veya yanı başımıza çekebilir ve ülkemizin özverili, erdemli, onurlu  yurtsever  avukatları  olarak ortak akılda birleşebilirsek TBB başkanı adaylığını teke indirip ortak ve tek bir adayda birleşmek  kaçınılmaz bir görevimiz olmalıdır.

Tüm bu görüş ve önerilerimize karşın birileri biz 68 lileri ÜZER ve de eğer GELİRSEK YOL AYRIMINA gerçekten de o zaman biz 68 liler çok KIZAR ve ÖFKELENİRİZ. Bu durumda biz de birilerini OLDUKÇA çok ÜZERİZ.

İşte o zaman tarih TEKERRÜR etmek zorunda kalırsa  kaybeden bu kez hep biz 68 liler değil, başkaları da   ve  doğal olarak  ÜLKEMİZ olur.


AV. Mustafa KÖKÇELİ
TBB İstanbul  DELEGESİ.