Sayın Abdullah GÜL
Cumhurbaşkanı,

Sayın Cumhurbaşkanım;

İstanbul Taksim'de barışçıl bir protesto eylemine emniyet güçlerinin şiddet uygulamasıyla başlayan ve yurdun pek çok şehrine yayılan gösteriler kontrolden çıkmış durumdadır.

Öncelikle şahsi gözlemlerime ve meslektaşlarımızdan gelen bilgilere dayanan tesbitlerimizi, Zât-ı âlilerinizle paylaşmayı görev biliyorum.

Emniyet güçleri, yalnızca havaya doğru kullanılması zorunlu olan gaz bombalarını, sokakta gördükleri herkese hatta kapalı mekanlara sığınanlara, hedef gözeterek atmakta; aralarına aldıkları insanları acımasızca dövmekte, halka düşman muamelesi yapmaktadır.

Pek çok yerde çevik kuvvet polisleri, daha sonra teşhis edilmemek için üniformalarındaki sicilleri gizlemek ve rütbelerini sökmek suretiyle yaşlı, genç, çocuk, kadın hiçbir ayrım gözetmeksizin, önlerine gelene gaz bombası atmakta, coplamaktadır.

Sokaktaki manzara, emniyet güçlerinin adeta halka savaş açtığı görüntüsünü vermektedir.

Emniyet güçlerince hukukun askıya alınması, başka hukuksuzluklara davetiye çıkarmaktadır. Polisin sıkı şartlara bağlı zor kullanma yetkisini peşin cezalandırmaya dönüştürmesi, bireylerin yaşam hakkını tehdit etmektedir.

Polislerin boşalttığı bazı alanlarda, bu durumu fırsat bilen provokatörler, kamu mallarını yakıp yıkmakta; bu suretle masum gösterileri amacından uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bu kişilerin yaptıkları şiddet eylemleri, demokratik gösteri hakkını kullananlara mal edilerek, kitlesel gözaltılar yapılmaktadır.

Bir yandan emniyet güçleri diğer yandan provokatörler tarafından halkın can ve mal güvenliği ihlal edilmektedir. Halk, hem provokatörlerden hem de polisten maalesef aynı şekilde korkmaktadır.

Bu durumun gözlendiği yerlerde hukuk devleti ve tüm temel insan hakları fiilen askıya alınmış durumdadır.

Devletin polisi ile halk karşı karşıya getirilmiştir.

Siyasi iktidarın, masum ve son derece demokratik gösterileri küçümseyen ve aşağılayan sözleri, kitleleri tahrik etmekte ve olayların kontrolden çıkmasına sebep olmaktadır.

Şiddet şiddeti doğurmakta, nefret nefreti körüklemektedir.

Sayın Cumhurbaşkanım;

Acilen hukukun etkin ve egemen kılınması, demokratik ortamın tesisi, bireylerin can ve mal güvenliğinin sağlanması adına;

Polis şiddetinden sorumlu olanların bir an önce tesbit edilerek cezalandırılmaları için halka güvence verilmesi,
Hukuk dışı uygulamaların derhal sonlandırılması ve halkı tahrik edici açıklamalardan kaçınılması yönünde yetkililere gerekli uyarıların yapılması,
hususlarını, Avukatlık Kanunu'nun 110. maddesinin Türkiye Barolar Birliği'ne yüklediği "hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak ve kollamak" görevi gereğince, emir ve takdirlerinize arz ederim.

Av. Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU
Türkiye Barolar Birliği Başkanı