Ankara Barosu tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Kurultayı’nın açılışında konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Toplumsal kesimler arasında köprü olma sorumluluğu, bugün, hiç olmadığı kadar hukukçuların omuzlarındadır” dedi.


13 - 16 Ocak 2016 tarihleri arasında Türkiye Barolar Birliği Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan Uluslararası Kurultay, yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda avukat ve akademisyeni bir araya getiriyor. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen kurultayda, Anayasa değişikliği, hukuk eğitimi, avukatlık meslek etiği, avukatın toplumdaki algısı gibi birçok konuda oturumlar düzenlenecek. Kurultay, 16 Ocak 2016 tarihinde Kurultay Sonuç Bildirgesi ile son bulacak. 

Kurultay açış konuşmasına Diyarbakır’da katledilen Baro Başkanı Av. Tahir Elçi’yi anarak başlayan Feyzioğlu, son dönemde yaşanan terör olaylarına da değinerek, 77 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hukukun üstünlüğü ve adalet paydasında kucaklaşması gerektiğini söyledi. 

Avukatlık mesleğinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerine de değinen Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği olarak yeni parlamentodan beklentilerini sıraladı. 
Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran da konuşmasında avukatların yargının asli ve kurucu unsuru olduğunu, hakim ve savcıların başta olmak üzere, mevcut ve önceki siyasal iktidarlar tarafından kabul edilmek istenmediğini belirterek, “Ülkede adalete güven bozulmuştur. Adaletin hızı ve niteliği düşmüştür. Ancak bu nedenle karamsarlığa kapılmayacak, vazgeçmeyecek, pes etmeyecek ve geri adım atmayacak bir meslek grubu varsa o da avukatlardır. Avukatların meslek örgütü barolardır, Barolar Birliği'dir” diye konuştu.

Yargının sorunlarını çözmek için herkese büyük görevler düştüğünü belirten Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise, “Anayasa değişiklikleri, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı gibi konuları dikkatle ele almalı, karşılıklı görüş alışverişi içerisinde bu konuları tartışarak çözmeliyiz. Bugün ayrıca ifade özgürlüğü için uygun bir ortam yaratılması da toplumun geleceği için çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun konuşmasının tam metni:

Sayın Başkan,
Değerli Meslektaşlarım,
Hanımefendiler, Beyefendiler,

Ankara Barosu’nun tüm hukuk camiasında heyecanla beklenen Uluslararası Kurultayı’nı açarken; Diyarbakır’da hain bir saldırıda katledilen Baro Başkanımız Av. Tahir Elçi’yi rahmetle anıyorum. Olayın her türlü şüphe giderilecek şekilde aydınlatılmasını ve kamuoyunun bilgilendirilmesini beklediğimizi ve takipçisi olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.

Sayın Dinleyenler,

Devlet yıkılırsa hepimiz altında kalırız diyerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bir kalkışma başlatmış olan bölücü terör örgütüne ve ülkemizi, bölgemizi ve dünyayı kana bulayan tüm terör örgütlerine karşı hiç değişmeyen sert ve kararlı tavrımızı tekrarlamak istiyorum. 

Adaletin, mülkün yani ülkenin temeli olduğu ilkesini hayata geçirmeye kendini adamış olan Türkiye Barolar Birliği adına diyorum ki; devleti, bireye hizmet amaçlı bir yapılandırmaya kavuşturmaz, çoğunlukçu değil çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla içimize sindirmez, bütün vatandaşlarımızı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla gurur ve güven duyar hale getirmez, 77 milyon insanımızın, hukukun üstünlüğü ve adalet paydasında kucaklaşmasını sağlamazsak mülk yani ülke temelsiz kalır. 

Toplumumuz, duygusal anlamda birbirinden koparılmak, etnik köken, din, mezhep, dil, cinsiyet ve siyasi ideoloji temelli ayrımcılık uçurumları oluşturulmak istenirken toplumsal kesimler arasında köprü olma sorumluluğu, bugün, hiç olmadığı kadar biz hukukçuların omuzlarındadır. Bu sebeple, her avukat, bugün dünden daha ağır bir sorumluluk altına girmiştir. Onurla taşıdığımız ve son nefesimize kadar taşımaya kararlı olduğumuz bu sorumluluk; evrenselleşmiş temel hukuk ilkelerinin ve hukukun üstünlüğünün birleştirici gücünü kullanarak aydınlık bir geleceğin inşasında yapı taşı olma görevidir. Bu önemli görev hepimize, tüm barolarımıza ve Türkiye Barolar Birliği’ne birbirimize daha sıkı kenetlenme, günlük tartışmaları uzlaştırıcı ve yapıcı yaklaşımlarla çözme, daha anlayışlı olma, varsa eski kırgınlıkları zaman aşımıyla düşürme ve temiz sayfalar açma sorumluluğunu yüklemiştir.

Yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin her kademedeki yöneticilerinin de maalesef kaybetmeye başladığımız ortak aklı oluşturmak ve millet olmamızı sağlayan bağları güçlendirme adına eleştirilerden istifade etmeye daima açık olmaları gereklidir. 

Değerli Meslektaşlarım,
Hanımefendiler, Beyefendiler,

Avukatın yargının kurucu unsuru, etkili ve bağımsız savunmanın ise hukuk devletinin temel şartlarından biri olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Ancak bu gerçeğin zorunlu kıldığı adımların hayata geçirilmesinde maalesef önemli sıkıntılar vardır. Biz, el ele vererek bu sıkıntıları aşacağımıza inanıyoruz. 
Bazı satır başlarını sıralamak gerektiği kanaatindeyim. 

Şöyle ki;

Avukatlık stajına giriş ve avukat olarak levhaya yazılma Türkiye Barolar Birliği tarafından yapılacak merkezi bir sınava tabi olmalıdır. Aksi takdirde meslekte kaliteyi sağlamak, dolayısıyla hukuk devletini tesis etmek mümkün değildir. Halen 92 bin avukat, 14 bin civarında stajyer avukat, 65 bin civarında hukuk fakültesi öğrencisi bulunmaktadır. Bu sayılar en geç beş yıl içinde avukat sayısının yüzde ellinin üzerinde artacağını ortaya koymaktadır. Hukuk fakültesi öğrencilerinin azımsanmayacak bir oranının asgari standartların altında eğitim - öğretim gördüğü saygın akademik çevrelerce ifade edilmektedir. Ekonomik büyüme ise beş yılda elbette yüzde elliye ulaşmayacaktır. Şu halde tedbir alınmadığı takdirde sonuçları yıkıcı olacak bir kalite sorunu ve ekonomik sıkıntı ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Türkiye Barolar Birliği’nin ve tüm baro başkanlarının ortak talebi olan sınavın geciktirilmesine ülkemizin tahammülü artık yoktur. Türkiye Barolar Birliği’nin staja giriş ve levhaya yazılma aşamaları için öngördüğü merkezi değerlendirme maalesef çıkarılan bir kanunla uygulanamaz hale getirilmiştir. Yeni dönemde parlamentonun bir an önce bu hususu kanunla çözmesi gereklidir. 

Sınav, elbette tek başına meslekte kalitenin arttırılması için yeterli değildir. Kalitenin artması için, sayının kontrol altına alınmasının ve ekonomik sıkıntılarının azaltılmasının yanı sıra hukuk fakültelerindeki eğitim - öğretimin kalitesinin de asgari standartlara bağlanması gereklidir. Türkiye Barolar Birliği’nin de desteğiyle YÖK tarafından hukuk fakültelerine girişte taban puan getirilmesi ve kontenjanların azaltılmaya başlanması olumludur. Taban puan uygulamasına karşı açılan ve bizim de davalı yanında müdahil olduğumuz iptal davasında Danıştay’ın ret kararı vermiş olmasını sevinçle karşıladık. Aynı şekilde 38 hukuk fakültesi ile birlikte belirlediğimiz asgari standartları oluşturmaya yönelik ölçme/değerlendirme projemizin akademik camiada olumlu karşılanması ve desteklenmesi de bizi mutlu etti. Çok yakında bu standartlara belirli bir süre içinde uyum sağlayamayanları kamuoyuna ilan edeceğimizi bildireceğiz. Asgari standartlar konusunda YÖK ile de ortak çalışma yapma isteğimizi ortaya koyduğumuzu bilmenizi istiyorum. 

Anayasa’da yapılacak bir değişiklikle yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve adil yargılanma hakkının güvencesi olarak hesap verebilirliği bir an önce sağlanmak zorundadır. Bu, biz avukatların en önemli mesleki sorunudur. Çünkü yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamadığı, keyfiliğin önlenemediği bir düzende avukatın yerini iş takipçileri alır. 

Bu noktada Yargıtay Başkanımızın şahsında, Yargıtay’a, tüm kararların internet yoluyla açılmış olması sebebiyle teşekkür ediyorum.

Hükümetin önümüzdeki döneme ilişkin eylem planında, arabuluculuğu teşvik etmek ve hatta bazı davalar için geçilmesi gereken bir zorunlu aşama haline getirmek vardır. Türkiye Barolar Birliği olarak artık hukukumuza girmiş olan ihtiyari arabuluculuğu, arabulucuların hukukçu olması zorunluluğu devam ettiği sürece tanıtmaya, daha işlevsel kılmaya bütün gücümüzle katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Arabulucuların hukukçular dışındaki kişilerden de görevlendirilmesine ise şiddetle karşıyız. Böyle bir gelişme olursa arabuluculuğun hiçbir şekilde toplumda itibar görmeyeceğini herkesin bilmesini isteriz. İhtiyari arabuluculuğun yaygınlaşmasını teminen Türkiye Barolar Birliği ve baroların çok etkili olması mümkündür. Şöyle ki; mevcut durumda arabulucu görevlendirmesini uyuşmazlığın taraflarından biri yaptığı ve bu sebeple uyuşmazlığın diğer tarafının arabulucuya güvenmekte sıkıntı çektiği ortadadır. Bizim teklifimiz, uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmek isteyen kişilerin bulundukları ilçedeki baro temsilciliğine müracaat etmelerine ve ilgili baronun listesine yazılı arabuluculardan birini bilgisayar marifetiyle atamasına yönelik düzenleme yapılmasıdır. CMK ve adli yardım avukatı atamalarında son derece etkili şekilde uyguladığımız bu sistemin, arabuluculukta da uygulanması durumunda, arabulucuya gönüllü olarak gönderilen dosya sayısının kat be kat artacağını garanti edebiliriz. Barolarımız, arabulucuların, görevlerini disiplinli ve kurallara uygun şekilde yapmalarını da kuracakları üst kurullarla denetleyecek altyapıya sahiptir. Öte yandan, iş ve tüketici hukukuna dair uyuşmazlıklar başta olmak üzere, en azından belli bazı uyuşmazlık tiplerinde arabulucuya giden tarafların avukatla temsilinin zorunlu kılınması, arabulucunun masasında bir araya gelen tarafların güven içinde el sıkışmalarını sağlayacaktır. Bu önerilerimiz yerine getirildiği takdirde, kurumun barışçıl çözüm niteliğine uygun olmadığını düşündüğümüz, Anayasa’ya uygunluğu tartışmalı olan ve mahkemelerin iş yükünün azaltılmasına da katkı vermeyeceğine inandığımız zorunlu arabuluculuğa ihtiyaç duyulmayacaktır. 
Ankara Barosu’nun Uluslararası Hukuk Kurultayı bildiğiniz üzere iki yılda bir gerçekleştirilmektedir. Bu iki yıllık dönemde Türkiye Barolar Birliği’nin avukatların sosyal güvenliklerine ilişkin tüm dünyaya örnek teşkil edecek adımlar attığını ve bunda tüm barolarımızın desteğini aldığını huzurunuzda dile getirmekten gurur duyuyorum. 

Bugün, dünyada, mensuplarının tamamının eş ve çocuklarına 1 lira prim ödemeden yatarak tedavi imkanı sunan başka hiçbir meslek örgütü yoktur. Göreve geldiğimizde sizlerin desteğiyle, sadece 24 olan ve birkaç şehirle sınırlı bulunan anlaşmalı hastane sayısını 150’lere çıkarmanın, eş ve çocuk yardımını hayata geçirmenin, öksüz ve yetim avukat çocuklarını sahiplenmenin, kıdemli meslektaşlarımıza SGK’dan aldıkları emekli maaşlarının yarısına yakın munzam emeklilik yardımı yapmaya başlamanın, daimi ve geçici iş göremezlik yardımları dahil olmak üzere sosyal yardımlarımızı beş katına yükseltmenin; barolarımız için idari ve sosyal tesis amaçlı gayrimenkul yatırımlarımızı da birkaç misline çıkarmanın haklı gururunu hep birlikte yaşayalım. Üstelik bu hizmetleri devlet bütçesinden bir kuruş almadan yaptığımızı ve avukatların kendi yarattıkları pul gelirinin her kuruşunu yine avukatlara yönelttiğimizi herkesin bilmesini istiyorum. 

Yeni dönemde parlamentoya ve hükümete teklifimiz, pul bedelinin katsayının üzerinde bir miktar daha yükseltilmesi ve elde edeceğimiz ilave gelirle, mesleğe yeni başlayan avukatlara SGK primi desteği sunmamızın sağlanmasıdır. Avukatların ödedikleri primlerin gelir vergisi matrahlarından düşürülmesi ve avukatın işiyle ilgili yaptığı harcamaların masraf olarak yazılmasına uygulamada getirilen kısıtlamaların kaldırılması da avukatların bir nebze de olsa rahatlamalarını sağlayacaktır.

Avukatlık stajına girişin sınava bağlanması ve kota uygulamasına geçilmesi durumunda staj kredisinin kendi kaynaklarımız kullanılarak bursa çevrilmesini istiyoruz. 
Bugün herhangi bir kanun değişikliğine ihtiyaç olmaksızın salt ilgili yönetmeliklerde yapılacak düzenlemelerle İŞKUR’un meslek öğrenimini ve istihdamı teşvik etme amaçlı geliştirdiği projeden avukat stajyerlerinin de yararlanması mümkün hale gelecektir. Şöyle ki; bu konuda İŞKUR ile yaptığımız görüşmelerde, stajyer avukatlara ödeme yapılmasının mümkün olduğu sonucuna varılmış, ancak Adalet Bakanlığı mevcut yönetmeliğin belirli hükümlerinin avukatlıkla bağdaşmadığı, bu sebeple projeden yararlanan stajyer avukatların stajlarının geçersiz olacağı görüşünde olmuştur. Bu görüşte dile getirilen somut engellerin İŞKUR ile yapacağımız görüşmeler sonucunda giderilmesi durumunda stajyer avukatların sorunsuz bir şekilde yararlanmaları sağlanabilecektir. 

Türkiye Barolar Birliği olarak hedefimiz, merkezi Ankara’da olan ve bölgelerde de faaliyet gösterecek şekilde yapılanan bir avukatlık akademisi kurmaktır. Böylece hem staj eğitiminin tüm Türkiye’de aynı verimlilikte yapılması sağlanacak, hem de meslek içi eğitimlerimizi ülkemizin her köşesine daha etkili ulaştırmamız mümkün hale gelecektir. 

Değerli Meslektaşlarım,
Sayın Dinleyenler,

El ele vermeli ve mesleğimiz ile ülkemiz için omuz omuza mücadele etmeliyiz. Bu, her konuda, herkesin aynı düşünmesine ve tek sesliliğe yönelik bir çağrı değil, birbirimizi daha fazla dinlemeye ve anlamaya davettir. Başta Avukatlık Kanunu’nda yapılması gereken değişiklikler olmak üzere mesleğimizi ve ülkemizi ilgilendiren her konuda Türkiye Barolar Birliği’nin ve barolarımızın bundan önce olduğu gibi bundan sonra da en yapıcı şekilde katkı sağlamaya devam edeceğini bilmenizi diliyor; Ankara Barosu’nun Sayın Başkanı Avukat Hakan Canduran’ın şahsında Hukuk Kurultayı’nın düzenlenmesinde emeği geçen tüm meslektaşlarıma, Ankara Barosu’nun ve Türkiye Barolar Birliği’nin yıllarca birlikte çalışmaktan gurur duyduğum emekçilerine, kurultaya katkı veren tüm katılımcılar ile siz sayın dinleyicilere içten teşekkürlerimi ve selamlarımı sunuyorum.