Veto etmeliydi!
* Cumhurbaşkanı’nın internet yasasını onaylamasına iki cevabım var. Salt hukukçu cevabım Cumhurbaşkanı anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası üst metinlere aykırı olduğunu düşündüğü metni bir kereden bir şey olmaz diye onaylayamaz. Kanun yürürlüğe girmeden düzeltilmesi için Meclis’e göndermeliydi.
* Yurttaş Metin olarak ise elimde bir yaptırım var, o da 29 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı ilk tur seçiminde oyumu kullanmak. Cumhurbaşkanı bu yasanın hukuka aykırılıklarının giderilmesi için elindeki yetkiyi kullanmak zorundaydı. Kullanmazsa ben de bana sistemin verdiği oy yaptırımını buna göre kullanacağım.
* Ben her şeyden önce bir avukatım. İnsanların haklarını savunuyorum. Ama Türkiye’de görevimi rahat yapamıyorum.
* Hiçbir kaydın, kasetin Meclis kürsüsü de dahil olmak üzere, hiçbir ortamda yasa dışı yöntemlerle elde edildiğini bile bile dinletilmesine ve bundan politik menfaat peşine düşülmesine razı değilim. Olmaz böyle bir şey. Ayrıca yasal dinleme de olsa bunun internetten, radyolardan, televizyonlardan yayınlanması yasal değildir.

Ayakta alkışlarım
* Yaklaşan seçimlerde kendilerine kısa vadeli güvenli limanlar yaratmak istediklerini anlıyorum. Ama elde imkan varken daha uzun vadeli düşünüp, interneti sansürlemek yerine, yasadışı veya sahte deliller ya da gizli tanıklıkla mahkumiyetleri önleyecek yasal değişiklikleri yapmalarını bekliyorum. Bunları yaparlarsa istediğiniz programda ayağa kalkıp alkışlayacağım.
* CHP Sayın Erdoğan Teziç’in bir görüşüne dayanarak HSYK yasasını Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Ben Meclis’in yeterli çoğunlukla çıkarmış olduğu bir kanunda yokluk yaptırımı kullanabileceğini sanmıyorum. Yokluk yaptırımının hem örneği yoktur, hem de şartları oluşmamıştır.
* Adliye binasının saray diye nitelenmesi yetmiyor, içine adalet koyulması lazım. Herkesin adliye binasına kendi evine gider gibi huzurlu gittiği, buradan adalet çıkar güvenini duyduğu, keyfi bir şekilde kurallarının yorumlanmadığı bir ülke istiyorum. O zaman yatırımcı da Türkiye’ye güvenerek gelecek. Merkezine insanı koymuş bir siyaset, bürokrasi ve yargının olduğu bir Türkiye istiyorum.
* Cesarete emanet edilmiş bir yapıda yargı bağımsızlığından söz edemeyiz. Yargı bağımsızlığından söz edemezsek hukuk devletinden de söz edemeyiz.

Özel yetkili mahkemeler
* Özel Yetkili Mahkemeler antidemokratik olduğu sebebiyle kaldırıldı. Ama Ergenekon, Balyoz Fenerbahçe davası,  bunların hepsi o mahkemelerden çıktı. Bunların tamamı Meclis tarafından meşruiyeti sorgulanır hale getirilmiş davalar. Sırf bu sebeple, bu davaların yeniden görülmesi zorunlu. Başka bir sebep aramaya bile gerek yok.
* Ben bunu Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la da görüştüm. İkisi de haklısın bu geçici 2. Madde olmamalıydı ve kaldırılmalı şeklinde yaklaştı. Biz de yeniden yargılama yapılmasının formüllerini ortaya koyduk. Bu hafta büyük bir kısmı Meclis’e indi ama yeniden yargılama kısmında çok somut önerdiğimiz formüller maalesef henüz inmedi. Ama kamuoyu baskısı ve muhalefet partilerinin aktif katılımıyla Genel Kurul’da ekleme yapılması belki mümkün olur.  Olmazsa da halk bunun yaptırımını siyaseten ortaya koymalıdır.

HSYK neden yanlış?
* Adalet Bakanı’nı yargıdan sorumlu bakan haline getiren baştan aşağı antidemokratik bu teklif de, bugünkü HSYK da, dünkü HSYK da, üçü de yanlış. Muhalefetin dün karşı çıktığı HSYK yapısını bugün kanının son damlasına kadar korumak yerine yeni bir yol önermesi gerek.
* Biz ‘Yargı kime bağımlı olmalıdır?’ gibi yanlış bir soruyla başlıyoruz. Bunun doğru cevabı olmaz. Doğru soru ‘Yargı nasıl bağımsız olmalıdır?’
* Biz Yargı’nın HSYK eliyle nasıl bağımsızlaştırılacağına dair anayasa değişikliği önerisini noktası virgülüne kadar ortaya koyduk. Yapmak isterlerse 1 haftalık iştir ama doğru sorudan başlamıyoruz.
* Ergenekon tutuklusu Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun başına gelen adam öldürmeye teşebbüs noktasındadır artık. Fatih Hoca mahkum değil, tutuklu. Eğer hükümlü olsaydı Cumhurbaşkanı’nın çoktan, sağlık durumu sebebiyle kendisi hakkında özel af çıkarması veya yine sağlık durumu sebebiyle infaz kanununa göre infazına ara verilmesi gerekiyor. Tutuklulukta böyle bir hükme bile ihtiyaç yok. (Hilmioğlu henüz tahliye olmamıştı)
* Bizim Hükümet’e ve sayın Cumhurbaşkanı’na sunduğumuz öneriler dizisinde gerekçesiz bir şekilde kişileri tutuklayanların, mahkum edenlerin, tahliyelerini reddedenlerin yüzünden Türkiye’nin AİHM’de veya Anayasa Mahkemesi’nde tazminata mahkum edilmesi durumunda o tazminatın kendilerinden alınması düzenlemesi var.

Hukuk devleti zor değil
* Türkiye’yi hukuk devleti yapmak sadece 6 saat sürer. Sabah resmi gazetede böyle bir kanun hükmü geçirin, bunu sayın hakimlerimiz okusunlar, öğleden sonra Türkiye insan hakları şampiyonu olur.
* Bu tahliye kararlarını inatla vermeyen, hukuka aykırı davranan hakimlere doğrudan kişisel kusurları sebebiyle tazminat davası açılması yolu bizim önerimiz çerçevesinde ama bir miktar değiştirilerek açılıyor.
* TÜBİTAK’ın sahtelik raporu Balyoz davasının en önemli delili olan 5 nolu hard diski çökertti ve Balyoz’da yeniden yargılamanın bütün şartları doğdu. Bizim teklifimiz çerçevesinde geçici 2. Madde kaldırılır, ÖGM’lerin kapısına kilit vurulur ve yargılamalar genel mahkemelerde yapılmaya başlanırsa, başlandığı gün verilecek yeniden yargılama dilekçesi ve TÜBİTAK raporu dosyanın açılmasını sağlayacaktır. Ve ilk gün tahliyelerin alınması gerekir.
Özetin özeti: Feyzioğlu’na öğrencilerin de, ekran başındakilerin de ilgisi yoğundu. Ama sokak röportajlarında, tanımayan çok daha fazlaydı. Her konuda taşın altına elini koymaya hazır izlenimi verdi...

Diyalog  |  Abbas Güçlü
Milliyet