Erdoğan Feyzioğlu çatışmasının içyüzü

17 Aralık ve 25 Aralık gelişmelerinin ardından başbakanın baş danışmanı Yalçın Akdoğan paralel yapının orduya kumpas kurduğunu yazdı. Başdanışmanın bu açıklamasının üzerinden bir hafta sonra Feyzioğlu ile başbakanın Dolmabahçe’deki başbakanlık konutunda görüşecekleri açıklandı.

Görüşme gerçekleşti. Görüşmeden sonra basına açıklama yapan Feyzioğlu “çok samimi ve yararlı bir görüşme oldu” açıklamasını yaptı.
 Feyzioğlu açıklamasında;  “Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda zorunlu yeniden yargılanma yolunun açılması için yasa önerilerinde bulunduğunu” söyledi.

Bu görüşmeler bir süre sonra etkisini gösterdi ve tahliyeler başladı.

Feyzioğlu’nun başbakan ile görüşmesi barocu çevrelerde ve bazı muhalefet kesimlerinde eleştirilere yol açtı. Feyzioğlu’nun, köşeye sıkışan başbakana soluk aldırdığı yazıldı, söylendi..

Danıştay’ın 146. Kuruluş yıldönümünde Erdoğan, Feyzioğlu’nu uzun konuştuğu ve protokole saygısızlık yaptığı gerekçesiyle protesto etti ve merasim yerini terk etti. Erdoğan daha sonra yaptığı açıklamada; Feyzioğlu’nun katılacağı hiçbir toplantıya katılmayacağını söyledi.

Gelinen aşamada Yargıtay Adli Yıl Açılış toplantısı için Feyzioğlu’na davetiye gönderiyor. Yargıtay başkanlığından yapılan açıklamada konuşmaların 20 dakika ile sınırlandığı belirtiliyor. Bu sınırlamaya rağmen Erdoğan toplantıya katılmayacağını açıklıyor. Şimdi konu Yargıtay Başkanlar toplantısına taşınıyor. Bir anlamda devlet krizi söz konusudur.

Erdoğan, Feyzioğlu’nun uzun konuşmasına tepkiliydi, konuşmalar sınırlandığına göre şimdi sorun nedir?

Erdoğan, Feyzioğlu’na küskün mü? Devlet geleneğinde küskünlük olur mu?

Yargıtay, Türkiye Barolar Birliği Başkanı’na gönderdiği davetiyeyi iptal eder mi?  Ederse bunun sonuçları ne olur?  Yargının üç saç ayağından birisi olan SAVUNMA, yüksek yargının düzenlediği adli yıl açılış töreninden soyutlanabilir mi?

Bütün bunlar tartışılacak konular.

Yazımızı konusuna dönersek Erdoğan Feyzioğlu çatışmasının perde arkasında neler var?


Küsmeyi ciddiye almak mümkün değil. Bu konuyu aydınlatacak sorular mevcuttur:

Ordu, orduya düzenlendiği söylenen kumpas karşısında tamamen susmuş, pasifize olmuş, yenilmiş midir?

Balyoz ve Ergenekon tahliyelerinin ardından Genel Kurmay çalışmalarının etkili olduğunu açıkladı. Genel Kurmay daha önceleri çeşitli defalar davalara kayıtsız olmadığını açıklamıştı ancak bu davalardan yargılanan komutan ve subaylar bu açıklamaları yeterli bulmamışlardı.

Tahliyeleri takip eden günlerde Feyzioğlu Başbuğ ile birlikte görüntüler vermiş, birlikte Silivri’yi ziyaret etmişlerdir.

Acaba Erdoğan, Feyzioğlu’nun bu kesimler üzerindeki etkisinden mi çekinmekte, bu kesimler gözünde Feyzioğlu’nun etkisini silmek mi istiyor?

İkinci önemli soru:

Erdoğan Feyzioğlu’nu bahane ederek yüksek yargı organlarını hedef haline getirip yıpratmak mı istiyor?

Danıştay hükümet çatışması, AKP’nin Yargıtay’ı ele geçirme girişimleri ortada..

Ankara Barosu seçimleri ile ilgili gelişmeler bir başka dikkat çekici konu.

Şurası bir gerçek; Erdoğan, muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu “genel müdür” diye küçümserken Feyzioğlu’nu son derece ciddiye alıyor.