TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu izlenimlerini anlatıyor.


"Uluslararası Barolar Birliği'nin yıllık toplantısı için ABD'nin başkenti Washington DC'deyim. Genel sekreterimiz Sayın Güneş Gürseler ve ekibimizle birlikte.

Yıllık toplantıya dünyanın her yerinden 6000'in üzerinde avukat geliyor. Dünyanın hemen hemen bütün barolar birliği başkanları burada. 6 gün sürecek toplantılar dizisinde 200'ün üzerinde mesleki- bilimsel panel ve konuşma olacak. Bu yıllık toplantı her yıl bir ülkede ve kıta değiştirerek yapılıyor. Dünyanın en büyük mesleki olaylarından biri olarak kabul ediliyor.

Bahsettiğim mesleki- bilimsel panellerin/ toplantıların dışında, bire bir veya gruplar halinde yüzlerce binlerce özel toplantı ve resepsiyon da yapılıyor. Asıl ilişkiler buralarda kuruluyor. Bu sene Türkiye'den katılım geçen senelere göre biraz daha yüksek. Ancak sayının mutlaka artması, özellikle genç meslektaşların katılımının arttırılması lazım. Önümüzdeki sene için bu konuda Uluslararası Barolar Birliği ile bir proje geliştirebileceğimizi düşünüyorum.

Biz de bu toplantıları vesile kılarak çok sayıda özel toplantı yapıyoruz. Toplantıların ana konusu, elbette 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında Türkiye. Anlatıyoruz, sorularını cevaplıyoruz.

Pazar günü IMF Başkanı Lagarde'ı dinleme ve kısa bir görüşme yapma imkanımız oldu.

Pazartesi günü elçiliğimizin tarihi rezidans binasında ses getiren bir resepsiyon verdik. Yer durumu sebebiyle 200 kişiyi davet etmemize rağmen, Türkiye'ye ilginin çok olması sebebiyle bu sayının üzerinde rağbet gördü. Orada da uzun uzun anlattık, konuştuk. Dedim ya, birebir ilişki.

Yine pazartesi günü Amerikan Barolar Birliği Başkanı ve heyetiyle kendi binalarında çok uzun bir görüşme yaptık. Ardından ABD Senatosu Adalet Komisyonu önceki başkanı, önceki dönem Cumhuriyetçi Senatör Jon Kyle ve ekibiyle soru cevaplı çok uzun bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdik.

Eğer Türkiye'nin hukuk sistemi güven vermezse yabancı yatırım gelmez. Yani konu sadece avukatlarla ilgili değil. Her vatandaşın refahıyla ilgili. Hane halkının gelir düzeyiyle, iş bulma ve alın terinin karşılığı bir aylığı alıp alamayacağıyla ilgili.

Dün öğlen saatlerinde ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaydık. Türkiye masasını
da içine alan Güneydoğu Avrupa İşleri Ofisi'nin başkanı Mark Libby ve ABD Adalet Bakanlığı temsilcisi, Türkiye uzmanı John Jasik ile faydalı bir toplantı gerçekleştirdik.

Öğleden sonra Alman Barolar Birliği Başkanıyla çok uzun konuşma fırsatımız oldu. Faydalı geçti. Sabah da, Clinton'ın kazanması durumunda dış politika ekibinde yüksek düzeyde bir görev alacağını tahmin ettiğim oldukça genç ama inanılmaz bilgili ve yürekten Türk dostu olan Dr. Joshua Walker'la kahvaltıda buluşup, bir beyin fırtınası yapmıştık.

Akşam ise ABD Kongre Binasında idik. Amerika'daki Türk Koalisyonu adındaki sivil toplum örgütü bizim adımıza bir resepsiyon düzenledi Kongre'de. Koalisyonun başı Lincoln McCurdy'ye, ekibine ve onunla birlikte harikalar yaratan LB Uluslararası Çözümler'in başkanı Lydia Borland'a teşekkürler.

Çok sayıda senatör ve kongre üyesinin ekip başları, yardımcıları geldi. Teknik ve önemli konuları sordular, anlattık.

Geçtiğimiz hafta ABD Kongresi'nde Türkiye'nin ağır şekilde eleştirildiği komite toplantısında etkin rol oynayan Kongre üyeleri Cumhuriyetçi Ed Royce'un ve Cumhuriyetçi Dana Rohrabacher'in ekiplerinin önemli bir üyesi olan Scot Cullinane'e bambaşka bir bakış açısını anlatmayı başardığımızı sanıyorum. Konuşmadan, anlatmadan, iletişim kurmadan uzaktan sövüp sayarak, hamasi nutuklar atarak olmuyor. Devletlerin dost ya da düşmanlarının olmadığını, sadece milli menfaatlerinin olduğunu unutmamak lazım.

Kongredeki resepsiyona katılan dış ilişkiler komisyonu üyesi ve KOBİ komisyonu başkanı Kongre Üyesi Steve Chabot ile oldukça uzun sohbet ettik. Silahlı kuvvetler komisyonu üyesi Kongre Üyesi Jeff Brabant'ın samimi olduğunu düşündüğüm sorularını cevapladık. Kongre Üyesi Frank C. Guinta'ya düşüncelerimizi anlattık.

Elçilik rezidansında verdiğimiz resepsiyonu ve gelecek toplantıları sırayla paylaşacağım.

Sağlıcakla kalın dostlar..."