Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanlığı’na seçilen Metin Feyzioğlu Radikal’e konuştu. Feyzioğlu, Türkiye’de toplumsal barışın sağlanması için KCK davalarında yaşanan tahliyelerin, Ergenekon ve Balyoz davalarında da gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Feyzioğlu, CHP Genel Başkanlığı görevine talip olup olmadığı sorusuna da “Hiçbir spekülasyona girmem. Bunlar zamanla gelişir veya gelişmez. Konumuz değildir” karşılığını verdi.

TBB, hafta sonu yaptığı 32. Genel Kurulunda yeni başkanı seçti. Üç adayın yarıştığı genel kurulda, Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu, rakiplerine fark atarak, TBB’nin yeni başkanı olmayı başardı. Feyzioğlu, Türkiye’nin gündeminde olan başta Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları ile Kürt sorununun çözümü konusunda sürdürülen barış görüşmelerine ilişkin şunları söyledi:

Eski yönetimden farkınız ne olacak?
Biz konuşmamız gerektiği yerde herkese karşı konuşuruz. Elimizi uzatmamız gereken yerde, o elimizi de uzatmayı biliriz. Fısıltıyla konuşmayız, yanlışlıkları fısıltıyla söylemeyiz. Herkesin duyacağı şekilde söyleriz. Avukat hakkı ihlallerini ön plana çıkaracağız.

Nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?
Hangi davranış tarzı toplumsal mücadeleler açısından gerekiyorsa, bize yakışan davranış tarzını benimseriz. Yoksa her seferinde pankartları alalım, meydanlara inelim demiyorum. Gerekli görülürse miting de yapılır.

KCK, Balyoz, Ergenekon davalarına özel ilgi gösterecek misiniz?
Her zaman gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Ancak bu davalarda yaşanılan hukuk ihlalleri ismini bilmediğimiz davalarda da yaşanmaktadır. Saydığımız siyasi davaların özelliği kitapta, neyin nasıl yapılması gerektiği anlatılmasına rağmen, tam aksinin uygulanmasında ısrar ediliyor olması. Yargının tarafsız ve bağımsız olmadığı ülkelerde süreci siyaset belirliyor. Bu ünlü davalarda, adil yargılanma hakkı, savunma hakkı yok sayılmaktadır. KCK davaları da dahil, bu davalarda yaşanılan hukuksuzlukları da dile getireceğiz.

Davalardaki temel sorun nedir?
Bu davaların inandırıcılığı, bu davalarda suçlunun suçsuzdan ayrılması noktasında en ufak bir güven kalmamıştır. Dolayısıyla davalardaki isnatların hükmet karşıtı olduğunu tartışmaktan ziyade, bu davaların yürüme şeklinin koskoca bir topluma karşı olduğunu anlamakta fayda var. Bu davaların yürütülüş şekliyle, koskoca bir toplum ezilmiş, susturulmuştur, yıldırılmıştır.

Barış süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de hepimiz toplumsal barış istiyoruz. Kardeş kardeşi vurmasın istiyoruz. Buna katkı ancak hukuk devleti ve demokrasiyi geliştirerek verebiliriz. Bugün çözüm süreci veya barış süreci diye konulan sürecin hiçbir yerinde demokrasi ve insan haklar yoktur. Kürt sorunu özü demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve toplumsal refahtır. Öyleyse barışın projesi, hukukun üstünlüğü, demokrasiyi gerçekleştirmekten geçmektedir. Türkiye’nin neresinde bir insan hakkı ihlali varsa kimin haksızlığa uğradığına bakmaksızın karşı bir duruş sergilemekten geçer. Toplumsal barışa katkımız bu olacaktır. Ankara’da yaşanılan bir insan hakkı ihlallerinde nasıl ayağa kalkıyorsak Şırnak’taki vatandaş için de ayağa kalkarız. Siyasi iktidardan bu konuda samimiyet bekliyoruz.

Toplumsal barış nasıl sağlanır?
Dikkat ederseniz, KCK davalarında, çözüm süreci veya barış sürecinin etkisiyle, üçerli, beşerli tahliyeler başladı. Bu tahliyelerden ancak mutluluk duyarız. Ancak toplumsal barış sağlanmak isteniyorsa sadece KCK davasındaki tahliyelerle yetinilemez. Ergenekon ve Balyoz davalarında, hukukla, adaletle, vicdanla izahı mümkün olmayan tutukluluklara da son verilmesi zorunludur. Bu davalarda süreci maalesef hukuk değil, siyaset belirlediğine göre, yine aynı siyaset toplumsal barışta samimiyse gereğini yapmalıdır.

CHP PM’den ayrılacak mısınız?
Hukuken bir zorunluluk yok. Ancak mazbatamı aldığım gün CHP PM’den ayrılacağım.

CHP Genel Başkanlığı için isminiz geçiyor, bu göreve talip misiniz?
Ben 4 yıllığına Barolar Birliği Başkanlığı için yetki aldım. Geldiğim her makamda görevimi layıkıyla yerine getirdim. TBB’ye enerjimi ve gücümü vereceğim. Hiçbir spekülasyona girmem. Bunlar zamanla gelişir veya gelişmez. Konumuz değildir... Böyle bir konu olmadığı için böyle bir cevabın da anlamı yok. Geldiğim yerlerin hakkını vermeden hiçbir yere gitmem.


Haber: MESUT HASAN BENLİ / Radikal