Tek başına milleti temsil ettiği için, tek başına her şeyi yapma kudret ve yetisine sahip olan zatı şahaneleri, göklerden gelen bir kararla, “Ey TBB ve TTB… Sizler Türk adını taşımaya layık değilsiniz. Bakanlar Kurulu kararıyla behemehal adınızdaki Türk kelimesini sileceğiz. Sizin gibi gayri milli oluşumlara izin vermeyeceğiz.” diye buyurdu.

Ardından gelişen süreçte son emir şöyle;

Bundan böyle avukatlar Barolara, hekimler Tabip Odalarına kayıt yaptırmadan da mesleklerini yapabilirler.

“Türklükle bu durumun ne ilgisi var.” diye münafıklık yapmaya kalkışmayın. Yerli ve milli irade böyle tecelli ettiğine göre, biz kullara iman etmek ve gereğini ifa etmek düşer.

Çok şükür beklendiği gibi dişe dokunur bir muhalefet tecessüm eylemedi. Hasılı, milli ve yerli asayiş berkemal.

Bazı kendini bilmezler, en kalbi duygularını açık ederek “Hamasetse, biz kralını yaparız.” türünden açıklamalarla, kendilerinin de milli iradenin bir parçası olduğunu anlatmaya kalkıştı. Sinek vızıltısı bile olamadılar doğal olarak.

Kimileri fırsattan istifade, aidattan, meslek ilkelerinden, disiplin yönetmeliklerinden ve hatta Hipokrat yemini gibi gavur icadı işlerden kurtulacağız diye reise sonsuz teşekkürlerini sundular.

***

Meselenin avukatlar cenahından haberler şöyle;

Bazı barolarda “Olmaz böyle şey, yapamazsınız bunu.” diye açıklamalar yapılarak, birkaç avukat bir arada olmanın anısına selfiler çektirdi.

Birkaç (İyimser bir yaklaşımla birçok da diyebiliriz) avukat sosyal medyadan meydan okudu:       “Yap da görelim.”

Elbette kararın ana muhataplarından TBB de boş durmadı. 24 Şubat 2018 günü Ankara’da baroları, delegeleri ve avukatları toplanmaya çağırdı.

İşte zurnanın zırt dediği yer tam da burası. Anlı şanlı Türkiye Barolar Birliği, yani Türkiye’deki tüm baroları temsil eden bu kurum, toplanma yerini daha sonra katılımcı sayısını tahmin edebilecek verilere ulaşıldığı zaman belirleyeceğini not olarak ekliyor çağrısına.

Türkiye’yi temsil ettiğini iddia eden bir kurumun böylesine yaşamsal bir konu için bile kaç üyesini toplayabileceğine dair bir fikri yok. O halde, bu konuyu ilk olarak baroların ve TBB’nin ele alması ve çözmesi gerekmez mi?

Bugün itibariyle Türkiye’de 100 bini aşkın avukat, 100’ü aşkın avukat yetiştiren fakülte, 100’e yakın Baro var. (Rakamları kolaylık olsun diye yuvarladım. Çok da anlamlı değil zaten bu sayılar.)

Bu toplamdan kaç kişilik bir kalabalık arzı endam eyler acaba toplantıya? Yarısı mı, dörtte biri mi, onda biri mi yoksa yüzde biri mi?  Böyle bir bahis hesabı açarak bu kısmı burada kapatıyorum.

***

Diğer konu baro ve avukat ilişkisi… İlişki karşılıklı olursa anlamlı ve derinlikli olur. Yani barolar avukatlarla ne kadar ilgiliyse, avukatlar da baroyla o kadar ilgilidir. Başka türlüsü avukatların çok kullandığı bir tabirle, hayatın olağan akışına aykırı...

Çok fazla tarihe gömülmeden bu ilişkinin yakın geçmişine yalnızca bazı başlıklarla bir göz atalım. Hatta biz sadece anımsatalım, herkes kendince anlamlandırsın.

Marka patent vekilliği,

Adliyelerde dövülen avukatlar,

Uzlaştırmacılık,

Bankalarca itibar edilmeyen yasal kimlik,

Arabuluculuk,

Adliye otoparkları,

Bilirkişilik,

Adliyelere girişler,

Mahkeme kalemleri ve icra dairelerindeki muameleler,

CMK görevlendirmeleri,

Silahların eşitliği ilkesi,

Haciz sırasında dövülen hatta öldürülen avukatlar,

Şirketlerin avukat bulundurma zorunluluğu,

Yabancı avukatlık şirketleri,

vs. vs...

Uzat uzatabildiğin kadar.

Bunlar avukatların ve avukatlığın yaşadığı ve yaşamakta olduğu sorunlardan bazıları. Barolar bu sorunların neresindeler, bunlara dair çözümleri veya çözüm talepleri var mı? Hatta baroların gündemlerinde oldu mu bunlar?

Baroların hanları, hamamları, otelleri, katları, makam araçları, bol sıfırlı hesapları, disiplin kurulları, yönetim kurulları, delegeleri, anlı şanlı başkanları ve çok önemli siyasi hesapları var da bir tek avukatları eksik…

Eh o kadar hata kadı kızında da olur elbet.

Hoş şimdi baroların tekeli kalkınca avukatlar kıymete binecektir. Öyle ya, rekabetçi serbest piyasaya meta olacak avukatlar. Zorunlu üye olmaktan çıkıp, değerli müşteriye dönüşecekler.

***

Baro avukatsız yaşayamazdı. Baroları yönetenler bunu anlamak istemediler.

Barosuz avukatlık da yaşayamaz. Bunu da kudretliler anlamaz. Göklerden gelen son karar böyle.

Sonuç;

Kurtuluş yok tek başına.

Anca beraber kanca beraber…

14.02.2018