Stajyer avukat, staj süresinin iki hafta uzamasına neden olan 'mülakat' sınavlarına itiraz etti. İlk derece mahkeme reddetti. Üst mahkemede davayı kazandı

HİKMET ÇİÇEK

Ankara Barosu’na kayıtlı stajyer avukat Mehmet Tekin, staj sonunda “mülakat” adı altında sınav yapılmasına itiraz etti. Mülakatın, staj süresinin iki hafta daha uzatılması anlamına geldiğini ve bunun da hukuka aykırı olduğunu iddia etti. Ankara Barosu Başkanlığına karşı dava açtı. İlk derece mahkeme davayı reddetti. Haklılığına inanan Mehmet Tekin davasını üst mahkemeye taşıdı. Dava üç yıl sürdü. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak, stajyer avukatı haklı, Baro’nun uygulamasını hukuka aykırı buldu.

İlk davasını Baro’ya karşı açan ve kazanan Tekin şunları söyledi:

“Ben bu dava ile Ankara Barosu’nun ve Türkiye Barolar Birliği’nin müstakbel avukatlar açısından hoş olmayan tutumuna karşı çıkmayı amaçladım. Aslında iki haftalık staj uzatmanın pek bir önemi yok. Esas olan baro yöneticilerinin avukat adaylarına yaklaşımlarıdır. Aşağıda yazdıklarımı Baro yetkililerin de bildiğini biliyorum. Bir yıl süren staj süresince yaşadıklarım ve değerlendirmelerim şöyle:

a) Staj için başvuru belgelerini hazırlarken, bazı yazılar için içeriğinin çok az olması nedeniyle, A5 dosya kağıdı kullanmıştım. Belgeleri teslim ederken staj sekreterliğinde çalışan, “A4 dosya kağıdının dışındaki yazıları almıyoruz” diyerek, sunduğum belgeleri kabul etmedi. Bütün A5 sayfaları değiştirmemi istedi. Fakat hekimin hazırladığı sağlık raporu da A5 sayfasına yazılmıştı. Ama ona ses çıkarmadı. Bu tavır ile okuldan yeni mezun olmuş bir avukat adayına “ayağını denk al” mesajı veriliyordu.

b) Staj için başvuru şartlarından biri staj kaydiyesi adı altında 680 TL’nin Baro hesabına yatırılması idi. Bu şartın gerekçesini öğrenemedim. Parasal sıkıntı içinde yüzen yeni mezun öğrencilerden bu paranın alınmasının haksız ve insafsız olduğunu düşündüm. Bu şart avukatlara, “bu meslekte çalışmak istiyorsan hesap etmediğin bazı giderleri göz önüne almalısın” mesajı veriyordu. Parayı bulamadığı için staja başlayamayan mezun öğrenciler tanıyorum. Nitekim bu kaydiye parası bir ara kaldırıldı, sonra tekrar geri getirmişler.

c) Staj için başvuran avukat adayları gruplara ayrıldı. Her gruba bir danışman atanması gerekiyordu. İçinde bulunduğum 26. Grup, beş danışman gördü. Bu durum grup içerisinde eleştiri ile karşılandı. Staj kurulunun staj faaliyetlerine gösterdiği özenin derecesi olarak değerlendirildi.

ç) Staj sırasında ziyaret edilecek yerler olarak cezaevi, anayasa mahkemesi, vd. olarak dört yer belirlendi. Ziyarete katılmak isteyenlerin listeleri yapıldı. Fakat sadece cezaevi ziyareti yapıldı. Diğer ziyaret edilecek yerler sesiz sedasız iptal edildi.

d) ABEM çalışmaları planlanandan 4 hafta önce bitirildi. Biz stajyerler bu karardan çok mutlu olduk. Fakat planlananlar bitmemişti. Demek ki staj kurulu “bu kadarı yeter” demişti.

e) Staj çalışmaları kapsamında Bireysel Çalışma Raporu (BÇR) hazırladım, zamanında teslim ettim. Çalışmam sırasında BÇR Yazım Yönergesi’nde mevcut tüm talimatları dikkate aldım. Buna rağmen baroda alışılmış BÇR’lere şeklen benzemediği (ciltlenmediği, plastik föy dosyası kullanıldığı, spiralli olduğu) için iki kere reddedildi. Hazırladığımın BÇR’nin okunduğu ve hakkıyla değerlendirildiği konusunda bir kanaat, bende oluşmadı.

Staj kurulunda bulunan bazı kişiler, yönetmelikte mevcut araçları stajyere baskı aracı olarak kullandıklarını gördüm. Neyi amaçladığını anlayamadığım bu kişiler, yaptıklarının hukuka uygun olup olmadığı endişesini de taşımıyorlar. Kanaatimce onlar, ülkemizde kamu gücünü kullanan pek çok şahsiyete öykünüp, ülkemizdeki hak aramanın zorluğuna da güvenerek, kendi egolarını tatmin etmek peşindeler. Aksi halde birileri iki haftalık uzatmanın ne işe yarayacağını açıklamak zorundadır. Onlar “kimse iki haftanın peşine düşmez” diye düşünmüş olmalılar. Fakat Baro’nun itibarının, yetkili merciler önünde zedelenmesi riskini göze aldılar.

Türkiye Barolar Birliği, asli görevini yapmadı. İtirazıma karşı üç maymunu oynadı. Oysa başvurum, ifade ettiğim sıkıntıların ele alınması, masaya yatırılması için bir fırsat olarak değerlendirilebilirdi. İdare mahkemesine gittiğimde kırılan kolun yen içinde kalmayacağını bilmeliydiler.

Hukuka uymak konusunda herkesten daha dikkatli olması gereken bir kurumun (Ankara Barosu), yetkisiz işlem, gerekçesiz karar, kişinin bilgi edinme hakkını ihlal vb. uygulamaları ve nihayetinde davaya konu kararı beni ziyadesi ile üzmüştür. Umarım bu dava ilgililerin, varlık sebebi olan (müstakbel) üyelerine karşı tavırlarını değerlendirmeye ve olumlu katkıya neden olur.

https://www.aydinlik.com.tr/stajyer-avukat-ilk-davasini-baro-ya-karsi-kazandi-turkiye-ocak-2018