Maoist Komünist Partisi üyeliği iddiasıyla verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasının onanmasına tepki veren Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe AYM'ye gidiyor.

Maoist Komünist Partisi (MKP) üyeliği iddiasıyla kendisine verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasının onanmasına tepki gösteren Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe, ” Başsavcılığın evrensel hukuk değerleriyle bağdaşmayan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, savunma hakkını mahkum eden bu kararın kaldırılması ve infazın durdurulması talebiyle Yargıtay 9′uncu Ceza Dairesi’ne itiraz edeceğini umuyoruz. Savunma hakkını savunmak için Anayasa Mahkemesi dahil, tüm yasal yollara başvuracağım” dedi.
Türkiye Barlar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise yaptığı yazılı açıklamada, “Hukuk güvenliğinin kalmadığı bir ortamda, bir baro başkanının mesleki faaliyetleri sebebiyle mahkum edilmiş olması ve temyiz inceleme süreci kaygılarımızı artırmaktadır. bu durumu kabul etmiyor ve hukuksuzluğun giderilmesini talep ediyoruz” dedi.

Son 1 yıldır Tunceli Baro Başkanı olan, daha önceki 2 yıl ise aynı baronun üyeliğini yapan Avukat Uğur Yeşiltepe DHA’ya yaptığı açıklamada, “Adalet, hak ve özgürlüklerden arınmış, evrensel değerlere yabancılaşmış bir hukuk düzeninin ortaya çıkacağı, sonuçların güvenilir ve anlaşılabilir olması imkansızdır. Geride bıraktığımız yıllarda demokratik hukuk devleti iddiasının, hak ve özgürlükler alanındaki yaklaşımı toplum nazarında hukuka güveni son derece azalmıştır. Mesleki faaliyetlerimi ifa ederken demokratik haklarını kullandığı için kolluğun Özel Yetkili Savcılık mahkemelerinin kadrine uğramış, yurttaşların avukatlığını üstlendiğim davalar sonucunda ayın sonuçla ben de karşı karşıya kalmış bulunuyorum. Vekaletsiz iş yapmanın, meslektaşlarla görüşmenin, taziyeye gitmenin, gazeteci dostum İsmail Saymaz ile görüşmenin örgüt üyeliğine delil kabul edilip, Malatya Özel Yetkili Mahkemesi’nce mahkumiyete dönüştüğü ve bu kararın da tartışmaların odağındaki Yargıtay 9′uncu Ceza Dairesi’nce onandığı bir durumla karşı karşıyayım. İktidarın güvenmediği ve belli bir cemaatin kontrolünde olduğu için, değiştirmek için canla başla çalıştığı bir dairenin vermiş olduğu bu alel acele kararın başkaca bir çok kararın adalet duygusuyla yakından uzaktan ilgisi olmayacağı açıktır. Hak ve özgürlükler açısından sonuçlar doğuran ve tartışmaların odağında olan bir dairenin kararlarının yeniden yargılanma konusu yapılması adalet, hak ve özgürlükler açısından zorunludur. Bu taleple Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde karara itiraz etmiş bulunmaktayım. Başsavcılığın evrensel hukuk değerleriyle bağdaşmayan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, savunma hakkımı mahkum eden bu kararın kaldırılması ve infazın durdurulması talebiyle Yargıtay 9′uncu Ceza Dairesi’ne itiraz edeceğini umuyoruz. Savunma hakkını savunmak için Anayasa Mahkemesi dahil, tüm yasal yollara başvuracağım” dedi.

METİN FEYZİOĞLU: HUKUKSUZLUĞUN GİDERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ

Demokrasinin temelinin hukuk devleti ve hukuk güvenliği olduğunu belirten Metin Feyzioğlu, açıklamasının devamında, “Avukat, yurttaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasının, hak ihlallerinin giderilmesinin güvencesidir. Bu anlamda avukatın kendisi hukuk güvenliği içinde olmadığı takdirde, hiçbir yurttaşın hukuk güvenliğinden söz edilemez. Bir avukatın mesleki faaliyetleri sebebiyle, soyut ve varsayıma dayalı olarak suçlanıp mahkûm edilmesi, savunmaya yönelik bir gözdağı ve baskı oluşturmaktadır.

Bu çerçevede Tunceli Barosu Başkanı Av. Uğur Yeşiltepe’nin mesleki faaliyetleri sebebiyle, soyut ve varsayıma dayalı gerekçelerle 6 yıl 3 ay gibi ağır bir biçimde cezalandırılmış olması savunma hakkı adına bizleri büyük bir endişeye sevk etmiştir. Bu durum kabul edilemez. Bunun yanı sıra temyiz incelemesinde de, zaten yapısı ve kararları tartışmalı olan Yargıtay 9.Ceza Dairesi’nin, tam da HSYK’nın yaptığı yeni atamalar öncesinde, diğer birçok dosya gibi, alelacele bu kararı da onamış olması, kuşku ve endişelerimizi artırmaktadır. Oysa yargı hiçbir gücün veya yapının elinde olamaz ve hâkimler belirli bir mensubiyet saikiyle hareket edemezler. Böyle bir durumda hiç kimsenin hukuk güvenliğinden söz edilemez. Bu nedenlerle, bu hukuksuzluğun giderileceğine olan inancımızla birlikte, meslektaşımız olan baro başkanımızın yanında yer aldığımızı ve sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna sunarız” dedi. (DHA)