"Reddedilmek ne kadar yaptığımız işin bir gereği, zorunlu sonucu olursa olsun, bunu kabul etmek, buna alışmak, bir yaşam biçimi haline dönüştürmek kolay değildir. Ben başaramadım, hala ne kadar umursamaz görünmek istersem isteyeyim yine etkilenirim, hiç değilse "hiç birşey olmamış gibi", öyle görünmeye çalışsam da, davranamam.
Romanlarda, filmlerde daima kazanan avukatlar vardır. Oysa her kazanan avukatın karşısında bir kaybeden, her davası "kabul edilen" yanında, bir davası "reddedilen" muhakkak bulunur. Aslında ender olan kazanmaktır, çoğu zaman avukat reddedilen kişidir. Ama reddedilmenin, anlatılacak, ilgi çekici bir yanı yoktur.
...
Bu gün yine bir davam reddedildi, bu kaçıncı bilmiyorum... Yine kendimi yalnız ve güçsüz hissediyorum, ne yapmaya çalışsam, hangi işi tutsam elimde kalacak. Çok yorulduğumu bu işten bıktığımı kimbilir kaçıncı defa tekrar edeceğim
...
Ama ne yaparsam yapayım, yine de "reddedilme" gerçeğini değiştiremeyeceğimi, sarsılan kendime güven duygumu, en azından kazanılacak bir başka davaya kadar, onaramıyacağımı biliyorum.
...
Bir avukatın günlük yaşamını dolduran sayısız redlerden örnekler göstermeğe gerek yok. Gerçek olan şudur; reddedilen her isteğin, her davanın, her savunmanın arkasında bir fikir, bir insan vardır, bu avukatın kendisidir. Avukatın bütün reddedilmelere rağmen kişiliğini kendine güven duygusunu koruyabilmesi, mümkün olsa bile bir hayli zordur. zamanla katlanmasını, reddedilmek ile "birlikte yaşamayı" öğrenecektir o kadar.
Avukatlıktan başka hiçbir iş hiçbir meslek birşey isteme ve isteğinin reddedilmesi üzerine kurulu değildir. Reddedilmek avukatın yaşam biçimidir. Hemde kabaca, "açıkça" ve "yüzüne karşı"."

Av. CENGİZ İLHAN

Kaynak: https://www.facebook.com/sdenizc