Son zamanlarda en iyi hukuk fakültelerinin en parlak mezunları; onlarca avukatın çalıştığı; özelleştirmeler, enerji ve ulaşım projeleri, şirket birleşmeleri gibi dev yatırımlarda hukuki danışmanlık hizmeti veren bürolarda çalışmayı tercih ediyor. Adliyeye gidip davalara girmek yerine bu dev yatırımların sözleşmelerinin müzakerelerinde ve kağıda dökülmesinde görev alıyor.

Anıl Emre

Özellikle son yıllarda hukukun ticaretle iç içe geçmesi avukatların iş dünyasındaki rolünü ciddi anlamda değiştirdi. Türkiye'nin birçok önemli hukuk bürosunun yaptığı iş artık davalara bakmaktan çok özelleştirmelerde, büyük kredi anlaşmalarında, enerji ve ulaşım gibi alanlardaki dev projelerde ve özellikle de şirket birleşmelerinde hukuki danışmanlık hizmeti vermek, bu işlemlerin müzakerelerinde bulunmak ve sözleşmelerini hazırlamak.

SADECE HUKUK BİLMEK YETERLİ Mİ?

Yıllardır bu tarz projelerde avukatlık yapan Selin Bayar'a, avukatın rolündeki bu değişikliği soruyorum. Bu işlerde çalışan bir avukat için sadece hukuk bilmek yeterli mi? Bayar'ın yanıtı, "Avukatın önceliği kesinlikle hukuk olmalı. Ancak günümüzde müvekkiller sadece avukatlıktan fazlasını bekliyor. Müvekkilin dilinden konuşabilmeniz önemli. Müvekkilleriniz 'business kafası' ile düşünür, sizin de ticari kafa ile olaylara yaklaşabilmeniz ve müvekkilinizin ticari planını özümseyebilmeniz önemli. Aslında burada mesele kendini müvekkilin yerine koyup onların bu işlemden aslında ne istediğini anlayabilmek. Bunu anlarsanız ona göre müzakere edip istenilen sonucu alabiliyorsunuz" oluyor.

YÜZDE USULÜNDEN SAAT BAŞINA YÜZLERCE DOLARA

ŞİRKETLERİ EVLENDİRMEK

Bugün tüm dünyada hukuk alanının kaymak tabakası tabir edeceğimiz grubun çalıştığı alan şirket birleşmeleri, diğer adıyla şirket evlilikleri. Yani bir şirketin satın alınması sürecinde, alıcı şirketi veya satın alınan şirketi temsil etmek. Türkiye de istisna değil. En iyi hukuk fakültelerinden en yüksek derecelerle mezun olanlar bu alanda çalışan ofislere girebilmek için yarışıyorlar. Peki bir avukat bu projelerde tam olarak hangi işlevi görüyor? Eren Kurşun şöyle açıklıyor: "Hukukçunun temel olarak bulunduğu iki yer var. Birincisi baştan sona tüm hukuki konularda danışmanlık vermek. Pazarlıklara yani sözleşme müzakerelerine katılmak. Sözleşmeleri hazırlamak. O şirketin satın alınması için gereken ne kadar işlem varsa yapmak." Söz konusu müzakerelerin, sözleşme imzalanmadan masadan kalkılamadığı için saatlerce duraksamadan sürdüğü söylenir. Kurşun'un rekoru şaşırtacak cinsten: "36 saat süren bir toplantım olmuştu." Ufak molalar dışında 1.5 gün boyunca masadan kalkılmadan sürdürülen sözleşme müzakeresinden bahsediyoruz... Kurşun, hukukçuların şirket evliliklerindeki ikinci temel görevini ise alınacak şirketin hukuki incelemesini yapmak olarak tanımlıyor: "Şirketin o anki fotoğrafını çekip gördüğümüz noksanlıkları müvekkilimize rapor ediyoruz." Kurşun'un bahsettiği bu 'hukuki inceleme' ya da İngilizce adıyla 'due diligence', gençlerin korkulu rüyası haline gelmiş durumda. Haftalarca masanın başında oturup satın alınacak şirketin tüm kayıtlarını, yüzlerce anlaşmasını, binlerce dokümanını inceleyerek bunlarla ilgili rapor hazırlamanın 'cehennem azabı'ndan farksız olduğunu düşünen genç hukukçularla karşılaştım. Fakat gençlerin bu süreçten ciddi yarar göreceklerini anlatıyor Bayar: "Genç bir hukukçu için en güzel öğrenme yollarından biri bu. Bir şirketin içerisine girip o şirketin bütün sözleşmelerine bakmak, hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsa o alanlardaki regülasyonu öğrenmek, en büyük okuldur."

'DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN AĞIR İŞ'

Bu ofislerle ilgili kulaktan kulağa dolaşan, haftanın 7 günü sabahlara kadar çalışıldığına dair bir şehir efsanesi de var. Kurşun'a sözleşme avukatlığı yapmanın getirdiği acımasız yaşam tarzını sordum: "Evet çalışma saatlerimiz esnektir. 2 milyar dolarlık bir iş yaparken, bugün de çocuklar saat 6'da mı çıktı, 9'da mı çıktı, kimse sormuyor. Tabii ki iş insanlıktan çıktığı zaman müdahale ediyoruz ama müvekkilimiz bile bu tempolarda çalışırken bizim daha az çalışmamız söz konusu olamaz." Ağır çalışma tempolarının sadece Türkiye'de söz konusu olmadığını da ekliyor Kurşun: "Bu iş bütün dünyada farklı yapılıyor da bir tek burada ağır çalışılıyor gibi bir durum yok. Dünyanın neresinde olursa olsun her müvekkil işin mümkün olan en kısa sürede bitmesini ister. New York'taki avukat da Londra'daki avukat da herkes bu tempoda çalışıyor. Bunun başka bir formülü olsa zaten uygulardık." Kurşun, bugünkü avukatların eskisine göre daha rahat olduklarını söylüyor: "Eskiden, 10 yıl önce çok daha ağırdı koşullar. Bugün böyle bir şey yok. Sabahlamalar oluyor ama her gece sabaha kadar çalışma gibi bir durum asla söz konusu değil." Kurşun'un 'esnek' çalışma saatleri konusunda sergilediği yaklaşımı Şefika Pekin paylaşmıyor. "Gece yarılarına kadar ofise kapandığınızda yapılan işten verim almak mümkün değil. İnsanın belli bir sınırı vardır. Sabaha kadar çalışan bir insandan nasıl iyi bir iş çıkarmasını bekleyebilirsiniz ki?"

MİLYAR DOLARLIK İŞLER CEO'LARLA TOPLANTILAR

Kurşun'a bu denli ağır çalışma tempolarına rağmen neden bu ofislere binlerce özgeçmiş yağdığını sorduğumda, aldığım cevap iştah kabartacak cinsten: "Bu alandaki maddi getiriler diğer bürolara göre oldukça yüksek. Ama sadece para vermek yetmiyor, burada çalışanların hepsi egoları yüksek insanlar. Büyük firmalarda çalışınca, büyük işlerle uğraşıyorsun. Şirketlerin CEO'larıyla toplantılara giriyorsun. Milyarlarca dolarlık işlerde çalışıyorsun. Gazeteyi açıyorsun, bir önceki gün sabahlayarak emek verdiğin iş gazetede çıkmış. Bunun manevi tatmini çok farklı."

İNGİLİZCE İNGİLİZCE İNGİLİZCE

3 hukukçunun da bu alanda çalışacak gençlere en önemli tavsiyesi, hukuk bilgilerinin yanında İngilizce'lerini de geliştirmeleri. Bayar, İngilizce'nin önemini şöyle özetliyor: "İşimizin ciddi bir kısmı yabancı yatırımcılarla olduğu için İngilizce'niz iyi değilse ne derece iyi hukuk bilginiz olursa olsun sözleşme avukatlığı yapmanız mümkün değil." Kurşun da aynı fikirde: "Dokümanlarımız İngilizce, müvekkillerle İngilizce yazışmak ve konuşmak gerekiyor. Zaten olayın kendisi o kadar zor ki bir de dil kargaşası yaşamak gibi bir lüksümüz gerçekten yok."

AVUKAT SAYISI: 4245

Son yıllarda avukatlık piyasasını kökünden sallayan başka bir fenomen de yabancı hukuk büroları. Onlarca ülkede ofisleri olan, Türkiye piyasasında uzun zamandır iş yapan, son yıllarda ise yeterli ekonomik olgunluğu görerek İstanbul'da birbiri ardına ofis açmaya başlayan ağırlıklı olarak Amerikan ve İngiliz menşeli hukuk firmaları, genellikle çokuluslu şirketlere Türkiye'deki yatırımlarında hukuk hizmeti veriyor. Bayar'a göre burada gri bir alan söz konusu: "Kanuna göre bir yabancı hukuk şirketi gelip Türkiye'de Türk hukuku konusunda danışmanlık veremez, sadece söz konusu ülkenin hukukuna dair hizmetler verebilir. Dolayısıyla bir Türk hukuk bürosuyla ortaklık kurmak zorundalar." Ancak bu yalnızca bir iş ortaklığından ibaret. Diğer bir deyişle, ortaklık kurulan Türk hukuk büroları söz konusu global hukuk firmalarının bir parçası ya da İstanbul şubesi haline gelmiyor, kendi özerkliklerini koruyarak Türk hukuku konusunda hizmet veren tamamen bağımsız hukuk büroları olmaya devam ediyor, yalnızca global bir iş ağının parçası haline gelmiş oluyor.

'HIÇBIRIMIZ AMERIKALI DEĞILIZ'

TÜRKIYE'DE FAALIYET GÖSTEREN BAŞLICA YABANCI MENŞELİ HUKUK BÜROLARI VE ORTAK ÇALIŞTIKLARI TÜRK HUKUK BÜROLARI

-Clifford Chance (İNGİLTERE) - Yegin Çiftçi Avukatlık Ortaklığı

-Dentons (İNGILTERE/FRANSA/ABD/KANADA) - Balcıoğlu Selçuk Akman Keki Avukatlık Ortaklığı

-Edwards Wildman (ABD) - İşmen Günalçin Avukatlık Ortaklığı

-Gide Loyrette Nouel (FRANSA) - Özdirekcan Dündar Şenocak Avukatlık Ortaklığı

-Kinstellar (DOĞU AVRUPA) - Çetinkaya Avukatlık Ortaklığı (CCAO)

-Pinsent Masons (İNGİLTERE) - Göksu Avukatlık Bürosu

-Schoenherr (AVUSTURYA) - Türkoğlu Çelepçi Avukatlık Ortaklığı

Habertürk