1. Müdafiden Yararlanma Hakkı ve Avukatlık Mesleğinin İcrasına Yönelik Düzenlemeler

a.) Müdafisiz Duruşmaya Devam Edilebilmesi 676 sayılı KHK’nın 5. maddesinin Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) yaptığı

eklemeyle, kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde, “müdafiin mazeretsiz olarak duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya devam edilebileceği” düzenlendi.

Bu durumda hâkim müdafiin yokluğunda celseye devam edebilecektir. İlgili hükme eklenen bu cümle, özellikle sanık avukatlarının mahkeme heyetini protesto ederek

duruşmayı terk etmesini engellemeyi amaçlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu,alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından, soruşturma

ve kovuşturmanın her aşamasında bir avukatın şüpheli veya sanığa hukuki yardımda bulunması zorunluluğu getirmiştir. Bu suçların konu olduğu yargılamalarda, mü-

dafiin yokluğunda duruşmaya devam edilememesi sanığın hakları ve menfaatleri için çok önemli bir güvence oluşturur.

696 sayılı KHK ise, kanun hükmünde yer alan “mazeretsiz olarak” ifadesinden sonra, “duruşmaya gelmemesi veya” ifadesini ekledi. Böylece sadece müdafiin

mazeretsiz olarak duruşmayı terk etmesi halinde değil, duruşmaya gelmemesi durumunda da duruşmaya devam edilebilecek.

b.) Duruşmada Avukatla Temsile Kısıtlama 676 sayılı KHK ile CMK’da, ceza yargılamasında sanığın adil yargılanma ve etkili

savunma hakkını etkileyen bir dizi değişiklik yapıldı. İlk olarak, adı geçen KHK’nın 1. maddesiyle Kanun’un 149. maddesine yapılan eklemeyle, “örgüt faaliyeti çerçevesinde

işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabileceği” hükme bağlandı. Böylece, maddenin eklemeden

önceki halinde sadece soruşturma evresinde, şüphelinin ifadesi alınırken geçerli olan üç avukat sınırlaması, kovuşturma aşamasını da kapsayacak şekilde genişletildi.

Bu durumda, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar nedeniyle yargılanan sanık duruşmada sadece üç avukatla temsil edilebilecektir. Böylece özellikle siyasi

davalarda çok sayıda avukatın duruşmada hazır bulunarak savunma yapmasının önü kapatıldı.

c.) Müdafilik Görevinden Yasaklama 676 sayılı KHK ikinci olarak CMK’da düzenlenen müdafilik görevinden yasaklamanın

sınırlarını alabildiğine genişletti.16 Kanunun önceki halinde, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, silahlı örgüt kurma ve yönetme ile terör suçlarından tutuklu

veya hükümlü olanların müdafiliğini üstlenen avukatların, kendileri hakkında da aynı suçlardan kovuşturma bulunması, yani dava açılmış olması halinde, bir

yıl süre ile müdafilikten yasaklanabileceği ve bu sürenin, iki kez, en fazla altı ay süreyle uzatılabileceği düzenlenmişti. 676 sayılı KHK’nın 2. maddesi, avukatın

müdafilikten yasaklanabilmesi için, hakkında ilgili suçlardan bir ceza soruşturması açılmış olmasını yeterli kıldı. Üstelik bu yasaklama için, müdafiye isnat edilen suç

ile şüpheli/sanığa isnat edilen suç arasında organik bir bağ da aranmayacaktır. Kanunun önceki halinde, avukatı müdafilikten yasaklanabilecek olan kişiler “tutuklu

ve hükümlüler” iken, 676 sayılı KHK, “tutuklu veya hükümlü” ifadesini “şüpheli, sanık veya hükümlü” şeklinde değiştirerek, avukatın sadece kovuşturma aşamasında

değil; müvekkili hakkındaki ceza soruşturması sürerken de müdafilikten yasaklanabileceğini düzenledi. Düzenleme, müdafi hakkında, yukarıda sayılan suçlardan

birisinden sadece soruşturma başlatılmış olsa bile yasaklama yoluna gidilebileceğini düzenleyerek, masumiyet karinesini hiçe saymaktadır. Bu hükmün yaygın ve

ölçüsüz biçimde uygulanması sonucunda çok sayıda avukat müdafilikten yasaklandı ve siyasi davalarda şüpheli ve sanıklar kendilerini savunacak avukat bulmakta

güçlük çekmeye başladılar. d.) Soruşturma Safhasında Müdafiyle Görüşme Hakkına Sınırlama 676 sayılı KHK, şüphelinin avukatıyla görüşebilme hakkını da yeniden düzenledi.

Daha önce 668 sayılı KHK, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenen belirli suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamına giren suçlar ve örgüt kapsamında

işlenen uyuşturucu imal ve ticareti suçları bakımından, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, gözaltına alınan kişinin avukatı ile görüşme hakkının hâkim kararıyla

5 güne kadar kısıtlanabileceğini düzenlemişti. 676 sayılı KHK’nın 3. maddesi ise, bu sürenin yirmi dört saat süreyle kısıtlanabileceğini ve bu sürede şüphelinin ifadesinin

alınamayacağını hükme bağladı. Bu değişiklikle, avukatla görüşme hakkına yönelik sınırlama daraltılmış olsa da, kısıtlamanın yarattığı tehlike devam etmektedir

zira şüphelinin derhal avukatıyla görüşebilme hakkı, şüpheliden zor kullanılarak kayıt dışı ve hukuka aykırı beyan elde edilmesine karşı çok önemli bir güvencedir.

e.) Cezaevinde Avukatla Görüşme Hakkına Sınırlama 676 sayılı KHK, cezaevinde avukatla görüşme hakkına da ciddi sınırlamalar getirdi.

KHK’nın 6. maddesinin, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a yaptığı eklemeyle, TCK’da düzenlenen belirli suçlar ve TMK kapsamına giren suç-

lardan mahkûm olanların avukatları ile görüşmelerinin Cumhuriyet savcısının talebi ve infaz hâkiminin kararıyla üç ay süreyle teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak

kaydedilebileceği; hükümlü ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla bir görevlinin görüşmede hazır bulundurulabileceği; hükümlünün avukatına veya

avukatın hükümlüye verdiği belge veya belge örneklerine, dosyalarına ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabileceği veya görüşmelerin

gün ve saatlerinin sınırlandırılabileceği hüküm altına alındı. Bu süre, üç aydan fazla olmamak şartıyla birden fazla kez uzatılabilecektir. Kanuna yapılan ek düzenleme,

sürenin uzatılması yetkisine bir sınır getirmedi. Hükümlünün, terör örgütü veya diğer suç örgütlerini yönlendirildiğine, bu örgütlere emir ve talimat verdiğine veya

yorumları ile gizli, açık ya da şifreli mesajlar ilettiğine dair bilgi, belge, bulgu elde edilmesi halinde görüşme sona erdirilerek, hükümlünün avukatıyla görüşmesi infaz

hâkimince altı ay süreyle yasaklanabilecektir. KHK ile, tüm bu tedbirlere aynı şekilde tutuklular hakkında da hükmedilebileceği düzenlendi. 667 sayılı OHAL KHK’sı

benzer kısıtlamaları tutuklular bakımından zaten getirmişti. Bu düzenleme, tutuklunun avukatıyla görüşmesinin gizliliğini güvence altına alan CMK madde 154’e

aykırıdır. 676 sayılı KHK ise benzer sınırlamaları, hükümlüler bakımından Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklemiş oldu.

667 sayılı KHK’nın 6. maddesi ve 676 sayılı KHK’nın Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a yaptığı eklemeyle, tutuklu ve hükümlülerin

avukatlarıyla görüşme haklarını, görüşmenin gizliliğini ve zamanını sınırlama hususunda çok geniş bir takdir yetkisi getirildi. Oysa tutuklu ve hükümlülerin cezaevinde

hukuki yardım alma haklarını kullanabilmelerinin ön koşulu, kendi seçikleri bir avukatla görüşebilmektir. Savunma hakkının özünün korunabilmesi için

avukat-müvekkil görüşmesinin dokunulmaz ve gizli olması esastır. 676 sayılı KHK ise bu gizliliği ortadan kaldıran, sınırları belirsiz ve keyfi bir müdahale alanı açtı.

http://www.adaletbiz.com/guncel/ohal-surecinde-cikarilan-tum-khkler-mercek-altina-alindi-khk-lerin-ohalin-ilan-edilis-nedenleriyle-iliskisi-yok-h192073.html