Av. Yurdagül Gündoğan

“Kimsiniz?

Neyi temsil ediyorsunuz?

Nedir tarihsel olarak varlık nedeniniz?

Bunlar yargıçların, savcıların ve sanıkların her davanın eşiğinde kendi kendilerine sormaları gerekli sorulardır.”(Jagues Verges)

Selçuk Kozağaçlı bir yıl önce tutuklanmak üzereyken, bu soruya gayet net cevap vermişti; ” Bizler halkın avukatlarıyız. Halka borcumuz var, onu yerine getiriyoruz. “

Her biri Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi ve büyük çoğunluğu Halkın Hukuk Bürosu avukatı olan 17 avukat 12 Eylül 2017 tarihinde evleri ve ofisleri hukuka aykırı bir şekilde, baskın yapılıp aranarak göz altına alınmış, 2 ile 9 gün arasında göz altında tutulduktan sonra tutuklanmışlardır.

Tutuklu avukatlardan ikisi hariç 15 avukat hiçbir gerekçe gösterilmeden yargı alanı dışında bulunan 6 farklı ildeki cezaevlerine gönderilmiştir.

Duruşma günü,  tutukluluk kararından bir yıl sonraya verilmiştir. Bu süre içerisinde tutukluluğa yapılan itirazlar şüphelilerin yokluğunda dosya üzerinden yapılan incelemelerle, adeta otomatiğe bağlanmış bir şekilde aynı gerekçelerle reddedilmiştir.

 İddianamede, tutuklu avukatlara,  ‘’yasadışı örgüt kurma veya yönetme’’’yasadışı örgüt üyesi’’ olma suçlamaları yöneltilmiştir.

Suçlamaların dayanağını oluşturan açık ve gizli tanıklar; sanıkların avukat olarak, yasadışı bir örgüte üye olmak suçlamasıyla gözaltına alınan ve tutuklanan kişilerin avukatlıklarını yaptıkları, onları emniyette ve cezaevlerinde ziyaret edip hukuki destek sundukları, ‘’susma hakkını” kullandırdıkları gibi suçlamalarda bulunmuşlardır. Tanıkların suçlama olarak yönelttiği eylemler, aslında avukatlık mesleğinin icrasından başka bir şey değildir.

İddianame sadece savcılık makamının elde ettiği delillerden oluşturulmuştur. Savunmaya eşit koşullarda delil toplama yetkisi verilmediği gibi, savunma haklarını kullanmaları önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Sanık avukatlar yargı çevresinin dışındaki illerin hapishanelerine gönderilerek, avukatlarıyla düzenli görüşme yapmaları engellenmiştir.

 17 Avukat, bir yıl tutuklu kaldıktan sonra ancak mahkemeye çıkarılmıştır.  

Dört gün süren ilk duruşmanın sonunda,  mahkeme heyeti tutuklu avukatların tamamının tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar vermiştir. Ancak savcının itirazı ile tahliye kararının üzerinden daha 24 saat geçmeden 15 avukat  tekrar tutuklanmıştır.

Adil yargılanma hakkı, avukatların göz altına alınmaya başladığı andan itibaren duruşma gününe kadar, hatta duruşması sonrasında da düzenli ve sistemli bir şekilde ihlal edilmiştir.

Asıl heyetin bir yılda göremediği ama itiraz mahkemesinin bir gün içinde gördüğü hangi  bilgi, hangi delil avukatların  tekrar tutuklanmalarına neden olmuştur?  Zihinlerde oluşan onca soru cevapsız kaldığı sürece adil yargılanma hakkının üzerine düşen o koyu gölge asla kalkmayacaktır. Ama şundan eminiz ki; tarih bütün bu yaşananları not etmektedir. Zira ülkemizde savunma, avukatların eliyle tarih yazmaya devam edecektir.

Şüphelilerinin tamamının avukat olduğu bu davada, iktidar gücünü kullananlar topluma avukatlar üzerinden bir mesaj vermektedir.  Demek isteniyor ki; Haksızlığa uğradığınızda ya da bir  hukuksuzluğa karşı çıkarken dikkatli olun,  hatta mümkünse karşı çıkmayın.  Direnen avukatlara neler yapıldığını görün, başınıza neler gelebileceğini anlayın!

 Oysa bilinmelidir ki; Bu ülkeyi en karanlık günlerinde avukatların ışığı aydınlattı. En ümitsiz günlerde avukatlar ümit oldu. Güce teslim olmayan, baskılara rağmen direnen avukatlar olmuştur.  Çağdaş bir hukuk, adalet ve insan hakları bizim ülkemize ancak ve ancak avukatların örgütlü mücadelesi ile gelecektir. Yaşanan tüm hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, insan hakları ihlallerinin hesabını avukatlar bir gün soracaktır. Bundan kurtuluş yoktur.    

Yargıçlar ve savcılar! Jagues Verges’in sorusuna cevap sırası sizde;

Nedir tarihsel olarak varlık nedeniniz?

                                                                       Av. Yurdagül Gündoğan