Mesele Esir Düşmekte Değil, 

Teslim Olmamakta Bütün Mesele

31 Mayıs 2013gecesinin ardından, Türkiye milyonlarca insanın sokağa çıktığı bir direnişle tanıştı. Ağaçların gövdeleri söz oldu, yıllardır baskılanan ve siyasetten dışlanan halka. Mevcut iktidar partisi dışında her partiden insan, partili olmayanlar, yıllarca sınavdan sınava koşturulan ve “bunlar hep apolitik” dediğimiz gençler, sanatçılar, her gün öldürülen kadınlar, işçiler, atanamayan öğretmenler, sosyalistler, yani mevcut iktidarın ve süregelen iktidarların yaşamlarını, sözlerini hiçleştirmiş, yok saymış insanlar“buradayız” dediler.

 

Bir direniş geldi geçti ve biz o günlere tanıklık ettik, yaşadık, bizzat direnişin kendisi olduk. Yüzlerce avukat, cüppelerimizle yürüdük kol kola istiklal caddesinde. Mahkeme salonlarında boğazımızda düğümlenen hak ve adalet sözcükleri slogan olup yükseldi taksim meydanından tüm memlekete.

 

Büyük bir direnişin, başkaldırının yaşandığı o günlerde yurttaşlara yönelik polis ve sivil faşistlerin saldırıları da bütün hızıyla devam ediyordu. Gencecik insanlarımızı yitirdik bu saldırılarda. Polis saldırıları sonucu kör oldu onlarca yurttaş, kimisi ateşe atıldı günlerce yoğun bakımda kaldı.

 

İşte tam da o günlerde birçok avukat direniş alanlarından karakollara, karakollardan hastanelere, hastanelerden adliyelere koşturuyor, gözaltına alınan yurttaşların müdafiliğini gönüllü olarak üstleniyordu. Polisin müvekkillerine yönelik işkencesini görüyor, savcı ve yargıçlarla görüşmeye çalışıyor, yasa dışı uygulamalara son verilmesi için can havliyle gece gündüz demeden çalışıyordu. Ancak, adaletin tesis edildiği iddia edilen adliyelerde yargının iki ayağı, avukatların tüm çabalamalarına rağmen yurttaşların haklarına karşı kulaklarını tıkamışlardı. Hatta bir kısım yargı mensubu, adeta iktidarın neferi halinde, hak hukuk tanımaz kararlarla tarihin kara listesine adını yazdırıyordu.

 

Gezi parkının insandan arındırılması için başlatılan son polis operasyonunun yapıldığı 11 Haziran gününün sabahı, seslerini duyurmak için İstanbul Adliyesi’nde buluşan avukatlardan ikisi polis tarafından yaka paça gözaltına alınmıştı. Bu olayın üzerine meslektaşlarına sahip çıkan vegünlerdir yaşanan polis şiddetine karşı yan yana gelen yüzlerce avukata,tarihin kara listesine adını altın harflerle kazıtan, bu dönemin firarisi, o dönemin gözde başsavcı vekilinin talimatıyla polis saldırısı gerçekleştirilmiş ve 42 avukat dövülerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmıştı.

 

Aradan geçen iki yılın sonunda42 avukata 2911 sayılı Kanuna muhalefetten dava açıldı. İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk duruşması 15 Aralık Salı günü, saat 10.25’te yapılacak. 11 Haziran 2013 tarihinden bir gün sonra, İstanbul Adliyesi’nde 5000 avukatın 42 avukatı sahiplenerek dayanışmayı büyüttüğü günün özlemiyle bu davaya, meslektaşlarına sahip çıkmaya davet ediyoruz.

                                                                                             

            Sanık Avukatlardan Fatma ELVEREN