Mine G. Kırıkkanat

Bağımsız, çağdaş, toplumcu: Avukat Hareketi

Romalı düşünür ve avukat Cicero, hukukun önemini anlatırken “Atını senatör yapan imparator” örneğini verir: Roma İmparatoru Caligula, atını çok sevmekte ve onu senatör yapmak istemektedir. 
Roma senatosu, kanlı despot Caligula’nın korkusundan, öneriyi kabul eder. Böylece tarihte ilk kez, bir at “senatör” unvanını alır. 
Cicero, verdiği bu örnekle yetkili organ tarafından usulüne uygun şekilde çıkartılan her yasanın “hukuk” olamayacağını, adalete yönelmeyen, kamusal kaygısı olmayan düzenlemelerin “hukuk” olarak kabul edilemeyeceğini, bundan iki bin yıl önce söylüyordu…
Aradan geçen zamana karşın, günümüz Türkiye’sinde yaşanan hukuksuzluklar yukardaki çarpıcı örneği anımsatıyor. Ülkemiz, ne yazık ki yüzlerce yıl önce bile kabul edilmeyen bir hukuk anlayışına hapsolmuş durumda. Hukuk, artık biçimsel olarak dahi uygulanamaz bir halde. Bu anlamda, Türkiye’nin uzunca bir süredir sanki anayasası yokmuş gibi yönetildiğini belirtmek gerekir… 
Cumhuriyet’in aydınlanmacı ve kamucu yanı, kültürü, kurumları ve kazanımları, gözlerimizin önünde, hem de hukuk araçsallaştırılarak tasfiye ediliyor. 
Yargı uzun bir süreden beri siyasetin etkisi altında ve adalet üretemiyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki, adalet üretemeyen bir hukuk düzeni ya da yargı sistemi, işlevini yitirmiş demektir. Böyle bir durum asla kabul edilemez!

***

Bizler, ortaya çıkan bu sonuçla öncelikle hukukçuların, özellikle de avukatların ve onların örgütü olan baroların mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. 
Ancak bu süreçte barolar, özellikle İstanbul Barosu, etkisiz ve yetersiz kalmıştır. Hatta İstanbul Barosu, tarihsel görevlerine ve birikimlerine aykırı bir şekilde, olup bitenlere uyumlu bir sessizlik ve tepkisizlik içindedir. 
Avukatlık mesleğinin onur ve saygınlığı yıpratılmakta, avukatlık yok sayılmaktadır. 
Oysa sorulması gerekmez mi: 
“Dikilmesi değilse eğer karşısına 
Hukuku yok edenlerin, 
Avukatı avukat yapan nedir?” 
Bizler bu soruya yanıt bulmaya çalıştık, nedenlerini araştırdık, sorunu bütün boyutlarıyla inceledik ve avukatlığın; hukukun, insanlığın birikimlerinin bu kadar kolay yok edilemeyeceğine inandık. Avukatların hak, hukuk ve adalet sevgisini, mücadele azmini, dik duruşunu göstermek için yola çıkmaya karar verdik. 
Sıradanlığa mahkûm olmak istemeyen, hukuku yok edenlerle uyumlu bir sessizliğe bürünmeyi reddeden bir grup hukukçu olarak; şikâyet etmeyelim, çözüm üretelim, elimizi taşın altına koyalım dedik.

***

İşte böyle bir ortamda, “bağımsız, çağdaş, toplumcu” bir anlayışla, avukatın kişisel ve mesleki sorunlarını ülkenin sorunlarıyla harmanlayarak mücadele edilmesi gerektiğini düşünen “Avukat Hareketi”ni başlatıyoruz. 
Bizler, tek adam yönetimine karşı kolektif düşünen, tartışarak ortaklaşa karar alan bir kadro hareketiyiz. 
Avukatlığın ve baronun geleneğine sahip çıkarak tıkanan, eskiyen, körelen bir anlayışı aşmaya çalışıyoruz. 
Köhne zihniyetli hukuk anlayışına karşı kardeşce bir dayanışma üretmek için omuz omuza, yan yana duruyoruz. 
AVUKAT HAREKETİ, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini gerçek anlamda yaşayabilmeleri, onurlu ve insanca bir yaşam sürebilmeleri için ekonomik çıkarlar karşısında kamusal yarara öncelik veren toplumcu bir harekettir. 
Hukuk ve yargıyı ele geçirilecek bir mevzi gibi gören anlayışı, tasarlanmış bu saldırıyı önleyecek tek güç, avukatlardır. İtiraz eden, çözüm üreten, mücadeleci, etkin bir İstanbul Barosu için yola çıktık. 
Gelin, avukatı hukuka, yargıya sahip çıkmaktan alıkoyan; özgürlüğünü ve bağımsızlığını elinden alan cendereden kurtulalım. Hukuku özelleştiren, avukatı işçileştiren, yargılamayı teknik bir faaliyete dönüştüren gidişe dur diyelim. 
Gelin, özlemi duyulan böyle bir ‘Baro’yu birlikte inşa edelim!*

*Avukat Hareketi’nin 27 Haziran’daki açılış toplantısındaki konuşmalardan notlar. Gereği ve yararına aklımla, gönlümle inandığım bu hareketi, ‘karınca kalemimce’ destekliyorum!

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1014073/Bagimsiz__cagdas__toplumcu__Avukat_Hareketi.html