Suriye savaşının ardından 3 milyona yakın mülteciye 6 milyar dolar harcayan Türkiye'nin insanlık mücadelesine bir grup avukat canla başla destek veriyor. Milyarlarca dolarlık devasa insan kaçakçılığı ekonomisine adeta meydan okuyorlar. Kurdukları, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nde sığınmacılara, normal koşullarda on binlerce liraya mal olan hukuki yardımı gönüllü sunuyorlar. Derneğin, adeta 24 saat çalışan gönüllü avukatları sayesinde, şimdiye kadar onlarca sığınmacı ülkelerindeki ölüm veya işkence tehlikesinden kurtularak daha güvenli bir hayata adım attı.


AVUKAT TELEFONU TUVALETLERDE YAZILI

Sosyal ve fiziki şartlarıyla eleştirilen ‘Yabancılar Şubesi Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ne gelen göçmenlerin birçoğu pasaportlarını yakıp ülkelerine dönmemek için her yolu deniyor. Bu nedenle, Kumkapı çevresindeki birçok yerde avukat ilanlarını; hatta tuvaletlere yazılı telefon numaralarını görebilirsiniz. Burada bir gün dahi kalmak istemeyen insanlar, fiyatı 10 bin dolardan başlayan bu ücreti ödemeye razı oluyorlar. Uluslararası Mülteci Hakları Derneği ise; maddi durumu yetersiz sığınmacılara hukuki destek veriyor. İnsan ticareti içinde avukatların insan yaşamına yaptıkları katkının parasal karşılığı yok. 'İyi' bir haber sizi bekliyor.

GÖNÜLLÜ KATILIMI VE DESTEK ÖNEMLİ

Derneğin Genel Sekreteri Avukat Aybüke Ekici amaçlarını şöyle anlatıyor: “Bürokrasiye takılı kalan ve maddi imkânı olmayan sığınmacılar hukuki yardım alamıyor. Dini, ırkı, etnik kökeni, nedeniyle yerinden edilmiş kişilerin hukuki ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için kurulduk.” Ekici, şu anda 26 ilde birer avukatla İstanbul’da ise 15 avukatla faaliyetlerini sürdürdüklerini anlatırken gönüllü ihtiyacına değiniyor.

GERİ DÖNERLERSE SONU ÖLÜM

Türkiye’de mülteci hakları konusunda ciddi girişimler yapıldığını belirten Ekici, “Mevzuattaki iyileşmenin uygulamaya aktarılması en önemli sorunumuz” diyor ve ekliyor: “Elimizden gelenin fazlasını yapmalı, yeri geldiğinde bürokrasi ile kavga etmek zorundayız. Çünkü biliyoruz ki o insanı kurtaramazsak, ülkesinde hapse girecek, işkence görecek, hatta öldürülecek. Sorumluluğumuz çok fazla.”

BİZİMKİ BAŞKA TÜRLÜ BİR MÜCADELE

Aybüke Ekici, konuşmaya başladığımız andan itibaren önemli bir davadaki gelişmeleri de takip ediyor. “Sırada beklerken yaşanan bir haksızlığa bile dayanamam” diyen Ekici, bu mücadelenin başka türlü bir ruh gerektirdiğini söylüyor. Karşılaştığı manzaralardan sonra nasıl güç bulduğunu soruyoruz: “Az önce Kumkapı’daydım, bir Çeçen anne ve hasta olan iki aylık bebeğinin hastanede tedavi altına alınabilmesi için uğraş verdik. Orada kalamazlardı. Bunları gördükten sonra inanın, güçlü olmak ya da olmamayı düşünmüyorsunuz.”

Onun kadar özgür

“Sürgün, bir insan ile doğup büyüdüğü yuvası arasında zorla açılmış gediktir" sözleriyle sonu Edward Said yazsın, iki dakika hüzünlenelim diyoruz ama ne mümkün. Güzel haberi alıyoruz, bizim Çeçen bebek, özgürlüğüne kavuşmuş. Adını bilmiyoruz ama önemli değil, siz 'orhanorhun' bile diyebilirsiniz. Biliyoruz ki, 'Mülteci mi Göçmen mi' diyerek ismine bile karar verememiş bugüne inat, yarın adıyla seslenecekler ona. Güven bana okuyucu. Hem ben sana iyi bir haber vereceğim demedim mi?

2 yılda 50 milyon insan göç etti

2012’den bugüne dünyada 50 milyondan fazla insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bu, 2. Dünya Savaşı'ndan günümüze görülen en yüksek sayı. Türkiye ise, coğrafi konumu nedeniyle önemli bir güzergah durumunda. Suriye savaşının ardından 1,8 milyon insan ile dünyada en fazla mülteci barındıran ülkemizde yaşayan toplam mülteci sayısı 3 milyona ulaştı. Alınan dış yardım ise sadece 300 milyon dolar.

Avrupa için kahvelerde 20 bin Euroya pazarlık

Mersin ve Muğla limanlarının çevresindeki kahvehanelerde kaçak göç pazarlığı yapılıyor. Afganistan’dan Mersin’e gelmenin bedeli 20 bin euro iken, buradan Yunan adalarına ulaşabilmek 3 bin euro Büyük hayallerle çıkılan yolculuk ya batan bir teknede ölümle ya da bir mülteci kampında bitebiliyor. Ümitlerin kırılma noktası ise Kumkapı Emniyet Misafirhanesi olabiliyor.

Müslüman coğrafyasında yaşananlar acı verici

Derneğin Yayın Kurulu Başkanı Avukat Muaz Yanılmaz, kendi avukatlık bürosu olmasına rağmen, mülteci ve sığınmacılar için kendi deyimiyle 24 saat yardım edebilmek adına tetikte bekliyor. Günde kaç saatini göçmenlere harcadığını bilmeyen Yanılmaz, yaşadığı süreci şöyle anlatıyor: “Sabaha karşı 5’te telefon gelir gidersiniz, bir insana yardım edebilmek için havalimanında saatlerce beklersiniz.” 1994’ten bu yana STK’larda faaliyet gösteren Yanılmaz, son yıllarda, Suriye başta olmak üzere Afgan, Çeçen, Mısırlı, Doğu Türkistan’dan aşırı bir insan göçü yaşandığını anlatıyor. “Bir avuç insana yardım etsek ne mutlu” diyen Yanılmaz, devam ediyor: “Mülteci dramının özellikle Müslüman coğrafyasında yaşanması daha da acı verici.”

Göç politikamız olmalı

Muaz Yanılmaz, Türkiye’de bulunan Suriyelilerin büyük birçoğunun ülkelerine geri dönmeme ihtimaline dikkat çekerek, uzun vadeli bir strateji ve kapsamlı bir göçmen politikamız olması gerektiğini söylüyor. Yanılmaz, “Normalde, avukat vekaletsiz görüşme yapamıyor, ancak mültecilerin çoğunun kimliği ya da pasaportu yok, haliyle bürokratik engellerle karşılaşıyoruz” diyor. Yanılmaz, nasıl büyük bir maceranın içinde olduklarını şöyle anlatıyor: Sadece yarım saatlik silahlı bir çatışmanın maliyeti, 100 bin dolar. Gerisini siz düşünün.” Muaz Yanılmaz, kendi işinden ve buradan kazanabileceği paradan ve sevdiklerine ayıracağı zamandan feragat ederek mülteciler için sarf ettiği emeğin nedenini şöyle açıklıyor: “Bu benim dışımda gelişen bir zorunluluk. Sebebini anlatamam. Yaşadıklarımızın ve elde ettiğimiz sonucun ilahi bir nedeni var. Bana düşen bir görev var.”


 YENİ ŞAFAK