Avrupa Baroları ve Hukuk Birlikleri Konseyi (CCBE), avukatlık mesleğine ilişkin temel ilkeleri çıkardığı tüzükte belirtmiştir. Bu ilkeler;

1-Avukatın bağımsızlığı ve müvekkilinin davasını takip etme özgürlüğü ( Bağımsızlık ilkesi): Bir avukatın, müvekkilini temsil etmesi ve danışmanlık hizmeti faaliyetlerini sürdürebilmesi için, politik açıdan, ekonomik bakımdan ve fikri anlamda özgür olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile avukat devletten ve diğer güçlü otorite kaynaklarından bağımsız olmalı ve bu bağımsızlıktan kendi iş ortaklarının uygunsuz baskısı ile ödün vermemelidir. Avukat, mahkemelerin ve üçüncü şahısların güvenini kazanmak istiyorsa, kendi müvekkilinden de bağımsız olmalıdır. Şöyle ki; müvekkilinden bağımsız olmayan bir avukat işin kalitesini garanti edemez. Avukatın bir serbest meslek kuruluşuna üye olması ve bu üyelikten güç/yetki alması onun bağımsızlığının teminatını teşkil etmekte olup barolar da avukatın bağımsızlığını sağlama konusunda önemli bir role sahip olmalıdırlar. Mesleğin kendini denetlemesi, avukatın bireysel olarak bağımsız olması için büyük önem taşımaktadır. Bilineceği gibi bağımsızlığa sahip olmayan toplumlarda avukatlar özgürce müvekkillerinin davasını takip edemez ve hatta takip ettikleri davalar için hapis cezası ile cezalandırılabilmekte ve hatta ölmektedir.

2- Avukatın müvekkilinin işini gizli tutma ve meslek sırrına saygı gösterme hak ve görevi (Gizlilik ilkesi): Bir avukatın görevinin en önemli özelliği, müvekkilin başkalarına açıklamayacağı bilgileri avukatına sunması ve avukatın da bu bilgileri – özel kişisel bilgiler ve çok değerli ticari sırlar gibi- güven mahremiyet ve güven kavramı kapsamında taşımaktır. Gizlilikten emin olunmadıkça güvenden bahsedilemez. Gizliliğe riayet sadece avukatın görevi olmayıp, müvekkilin de temel hakkıdır. “Mesleki ayrıcalık” kuralları uyarınca; avukatla müvekkili arasındaki iletişimin müvekkil aleyhine kullanılmasını yasaklamaktadır. Bazı hukuki yetki alanlarında gizlilik hakkı sadece müvekkile ait bir hak olarak görülürken, diğerlerinde “meslek sırrı” bir avukatın karşı tarafın avukatı ile yaptığı iletişimi; kendi müvekkilinden mahremiyet kapsamında, gizli tutmasını gerekli kılabilmektedir. Mesleki ayrıcalık, gizlilik/sır ve meslek sırrı kavramlarını kapsamaktadır. Avukatın müvekkile karşı bu borç ve görevi vekaletten ayrılsa da devam eder.

3- Farklı müvekkiller arasında veya avukatla müvekkil arasında çıkar çatışmalarının önlenmesi: Bir avukatın mesleğin laikiyle icra edilmesi için, çıkar çatışmalarını önlemesi gerekmektedir. Bu bağlamda, aralarında ihtilaf varsa veya ihtilaf çıkması olası ise, bir avukat aynı konuda iki ayrı müvekkile hizmet veremez. Benzer şekilde, bir avukat, önceki veya halen hizmet verdiği bir müvekkil vasıtası ile hakkında gizli bilgiler sahibi olduğu bir kişinin avukatlığını yapmaktan kaçınmalıdır. Bir avukat, kendisi ile çıkar çatışması olan bir kişinin vekaletini üstlenmemelidir. Bu çıkar çatışması avukatlık hizmetinin verildiği sırada ortaya çıkarsa, avukat vekaletten ayrılmalıdır. Bu ilke, bağımsızlık, mahremiyet ve sadakat ilkeleriyle açıkça bağlantılıdır.

4- Avukatlık mesleğinin şeref ve haysiyeti, avukatın saygınlığı ve dürüstlüğü (Sadakat ilkesi) : Bir avukata, müvekkiller, üçüncü şahıslar, mahkemeler ve devlet tarafından güven duyulabilmesi için, o avukata bu değeri hak gösterilmelidir. Bu güvenin hak edilebilmesi için; avukat, saygın bir meslek örgütüne üye olmalı, kendisini ve mesleğin saygınlığını ile toplum tarafından mesleğe duyulan güveni sarsıcı davranışlarda bulunmamalıdır. Ancak, avukatın mükemmel bir birey olması beklenememekle beraber, avukatlık mesleğini yaparken veya başka iş ilişkilerinde ve hatta özel hayatında, mesleğin onur ve şerefini zedeleyecek, yüz kızartıcı davranışlarda bulunmaması anlaşılmaktadır. Yüz kızartıcı fiiller, avukatın meslekten atılmasına kadar gidebilecek müeyyidelerle cezalandırılmasına sebep olabilir. Müvekkile sadakat: Bir avukatın fonksiyonunun temelinde müvekkile sadakat yer almaktadır. Müvekkil avukatına danışman ve vekil olarak güven duymalıdır. Bir avukatın, müvekkiline sadık olması için bağımsız, çıkar çatışmasını önleyebilir, müvekkilin sırrını saklayabilmesi gerekmektedir. Avukatlık mesleği bakımından hassasiyeti olan en önemli ihtilaflar avukatın müvekkile sadakati ilkesi ile daha kapsamlı görevlerine ilişkin ilkelerin çatışmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, bir avukat şerefsiz bir davayı savunarak mahkemeye ve yargı yönetimine karşı olan görevlerinden taviz vermeyeceği hususunu müvekkiline açıkça söylemekle yükümlü bulunmaktadır.

 5- Ücretlerle ilgili olarak müvekkile adil davranmak: Bir avukatın müvekkilinden talep edeceği ücret; açıkça beyan edilmeli, adil ve makul olmalı, hukuk ve meslek kurallarına uygun olmalıdır. Meslek kurallarına ilişkin düzenleme avukatların müvekkillerinden aşırı ücret talep etmelerinin engellenmesi için mesleki denetimin gerekliliği bu ilke ile vurgulanmaktadır.

6 – Avukatın mesleki yeterliliği: Bilindiği üzere bir avukatın yeterli ve uygun mesleki eğitimi yoksa bir müvekkili iyi temsil edemez ve etkin bir danışmanlık hizmeti veremez. Son zamanlarda hukuk fakültesinden mezun olunduktan sonraki eğitim ve öğrenim (sürekli mesleki gelişim) hukuk ve uygulama, teknolojik ve çevresel ekonomik değişiklikler nedeniyle önem kazanmış bulunmaktadır. Meslek kuralları bir avukatın uzman olmadığı konulara ilişkin dava almaması gerektiğini vurgulamaktadır.

 7 – Meslektaşlara karşı saygılı olmak: Bu ilke, avukatların müvekkilleri adına çok hassas ve basiret isteyen işler üstlenmeleri bakımından önem arz etmekte ise, saygının gerekli olduğu hususunu teyitten daha çok şey ifade etmektedir. Söz konusu ilke; bir aracı olarak avukatın rolüne vurgu yapmakta olup, onun güvenilir, doğruları söyleyen, meslek kurallarına riayet eden ve sözüne güvenilir bir kişi olduğu hususunu düzenlemektedir. Yargı ve adaletin iyi işlemesi bakımından avukatların karşılıklı olarak birbirlerine saygı göstermesi zorunlu bulunmaktadır. Aynı şekilde, avukatların birbirlerine iyi niyetle yaklaşması ve birbirlerini aldatmamaları kamu düzeni gereğidir. Meslektaşlar arasındaki karşılıklı saygı adaletin düzgün yönetimini sağlar, ihtilafların sulh yoluyla halledilmesine yardım eder ve hepsinden öte müvekkilin menfaati de korunmuş olur.

8-– Hukukun üstünlüğüne saygı ve adaletin adilane yönetimi: Bir avukatın adaletin adil yönetimine katkısı ve bu konudaki rolü yadsınamaz. Bir avukat, mahkemeye asla bilerek yanlış veya yalan beyanda bulunmamalı, mesleki faaliyetleri kapsamında üçüncü şahıslara yalan söylememelidir. Bu yasaklamalar müvekkilin güncel çıkarlarına aykırı olabilir, ancak çok hassas bir sorun olan adaletin/yargının çıkarı ile müvekkilin çıkarı konusundaki çatışmalar avukatın aldığı eğitim sayesinde çözülecektir. Bir avukat, ancak mahkemelerin ve üçüncü şahısların güvenini kazanmış ve adaletin/yargının adil bir şekilde yönetiminde kendisine aracı olarak güvenilirse, başarılı bir şekilde müvekkilini temsil edebilir.

9– Avukatlık mesleğinin kendi kendisini düzenlemesi/denetlemesi: Devletin, açık veya gizli bir şekilde avukatlık mesleğini ve avukatların faaliyetlerini denetlemesi bağımsız olmayan toplumların en belirgin özelliklerinden birisidir. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda avukatlık mesleği kendi kendini denetleyen ve devlet tarafından denetimin yapıldığı bir uygulama sergilemektedir. Pek çok örnekte devletler temel ilkelerin öneminin bilinci ile sır saklama, barolara kendi meslek kurallarını yapma yetkisi gibi hakları vermek suretiyle, yasal düzenlemelerle avukatlık mesleğini desteklemektedir. Bağımsızlığı teminat altına alınmamış avukatların mesleki ve hukuki görevlerini gerçekleştirmeleri mümkün bulunmamaktadır.

 

Kaynak Linki : http://hukukitavsiyeler.com/2015/07/avukatlik-mesleginin-temel-ilkeleri/