Dosya kapsamına göre kararın son temyiz tarihinin 03.09.2011 olduğu, 06.09.2011 tarihli talimat yazının bu nedenle sonuca etkili olmadığı, süre geçmesine karşın kararın şikayetli avukat tarafından temyiz edildiği, yargı gideri harcandığı, bu nedenle de bile bile Şikayetçinin külfet maddi altına alındığı açıktır.
TBB DİSİPLİN KURULU KARARI
Tarih - Esas No - Karar No Konu
T. 09.04.2016
E. 2016/128
K. 2016/300
(Yas 34,134,TBB  Mes. Kur 3, 4)
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikâyetli avukat M.A.  hakkında, şikâyetçi davacı vekili sıfatıyla takip ettiği ...  Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/162 Esas sayılı doyasında verilen ve şikâyetçinin aleyhine olan kararı süresi içinde temyiz etmeyerek şikâyetçinin mağduriyetine sebep olduğu” iddiası üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; 2010 yılı Ocak ayında kendisine müracaat eden şikâyetçinin ve arkadaşlarının alacakları için icra takibi başlattığını, itiraz üzerine ...  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/162 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, davanın husumetten reddedildiğini, kısa karardan sonra müvekkillerini aradığını, 05.09.2011 günü müvekkillerinin ofise geldiğini, konuştuklarını, temyiz masrafını çok bulduklarını, bunun üzerine dilekçe ekindeki evrakı hazırladığını, temyiz için son günün 05.09.2011 olduğunu söylemesine rağmen sehven 06.09.2011 gününü yazdığını, ancak yazının altındaki isim, tarih ve imzanın kendi el yazıları ürünü olduğunu, bu şekilde dosya fotokopilerini alarak bürodan ayrıldıklarını, 06.09.2011 günü tekrar ofisine gelerek kararı temyiz etmediklerini ve bu işlemi kendisinin yapmasını istediklerini söylediklerini, kendisinin temyizin son gününün 05.09.2011 olduğunu söylediğini, ancak temyiz masrafı dışında kaybedecek bir şeyleri olmadığını, Yargıtay’daki yoğunluk nedeniyle inceleme sırasında hak düşürücü sürenin gözden kaçırtabileceğini, bu itibarla kararı temyiz edeceğini ancak çok güvenmemelerini söylediğini, buna rağmen müvekkillerinin kararı temyiz etmesini istediklerini, K.C.  ve R.S. ’in temyiz istemlerinin süre yönünden reddedildiğini, K.E. ’in davasının ise esastan bozulduğunu, bu durumdan müvekkillerini haberdar ettiğini ancak elinde yazılı belge bulunmadığını, aradan 2 sene geçtikten sonra müşteki ve arkadaşlarının ofise gelerek tüm süreci inkâr ettiklerini, evrak bazında mesleki kusuru bulunduğunu, ya tutarsa hesabı kararları temyiz etmesine karşın en azından bir dosyada başarılı olduğunu ve kararlardan birinin bozulduğunu iddia ve beyan etmiştir.
İncelenen dosya kapsamından;  ...  Barosu Yönetim Kurulu’nun 22.10.2014 tarihli, 2014/821 sayılı kararı ile şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına ilişkin karar verildiği,
Şikâyetçinin, iki arkadaşı ile birlikte toplam 800,00 TL temyiz masrafı gönderdiklerini, ancak kararın süresinde temyiz edilmediğinden temyiz talebinin reddedildiğini, aynı mahiyette olan davacı K.E. ’in davasının da, Yargıtay’ın husumetten reddedilen kararı bozduğunu, bozma sonucunda mahkemenin lehine hüküm kurduğunu, süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle zarara uğradığını belirterek karara itiraz ettiği,
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun, 10.07.2015 günlü ve 2015-744 Karar sayılı kararı ile “Savunmaya göre şikâyetçinin kararı kendisinin temyiz edeceğini söyleyerek dosyayı aldığı, kendisinden bu husus ilişkin 05.09.2011 günü alınan yazıda, temyiz süresinin son gününün 06.09.2011 olarak yazıldığı, şikâyetçinin de temyizin son günü 06.09.2011 olduğu zannı ile, diğer iki arkadaşı ile birlikte şikâyetliye 800 TL temyiz masrafı vererek, kararın temyizini talep ettikleri, şikâyetli tarafından 06.09.2011 tarihinde yapılan temyiz başvurusunun süre yönünden reddedildiği ve kararın kesinleştiği, şikâyetlinin 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 34. maddesinde belirtilen “Özen” borcuna aykırı davrandığı anlaşıldığından” itirazın kabulüne, 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 34 ve 134.maddeleri ile TBB Meslek Kurallarının 3 ve 4.maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verilmesi için dosyanın Barosuna gönderilmesine karar verildiği,
Şikâyetli avukatın şikâyetçi alacaklı vekili sıfatıyla borçlular M.D.  ve Y.E.  aleyhine ...  İcra Müdürlüğünün 2010/45 Esas sayılı dosyası ile 18.01.2010 tarihinde 4.510,00 TL’lik icra takibi başlattığı,
Borçluların itirazı üzerine 27.01.2010 tarihinde icra takibinin İİK’nın 62. maddesi gereğince durdurulmasına karar verildiği,
Şikâyetli avukatın 24.02.2010 günü ...  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/162 Esasına kayden itirazın iptali davası açtığı,
...  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 11.07.2011 gün ve 2011/767 Karar sayılı kararı ile açılan davanın davalılar yönünden husumetten reddine karar verildiği,
Gerekçeli kararın şikâyetli avukata 26.08.2011 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz süresinin son gününün 03.09.2011 olduğu,
26.08.2011 günlü ve 28037 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Adalet Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK/650)’ye gereğince 2011 yılında Adli Tatilin 20 Temmuz - 31 Ağustos tarihlerini kapsadığı, temyizin son gününün herhangi bir nedenle uzamadığı,
Şikâyetli davacı vekilince gerekçeli kararın 06.09.2011 günü temyiz edildiği, Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 2012/2203 Esas ve 2012/8596 Karar sayılı ilamıyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği,
Dosyamız içerisinde yer alan 05.09.2011 günlü ve şikâyetçi K.C.  imzalı belgede; “Avukatım M.A. ’a talimatımdır: ...  Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/162 Esas ve 2011/767 Karar sayılı kararının temyiz süresinin son gününün 06.09.2011 olduğunu öğrendik ve dosyayı sizden aldık. Kararı temyiz edip etmeme konusunda kendim karar verip gerek görürsem temyiz dilekçemi kendim vereceğim. Sizin hiçbir mesuliyetiniz kalmadığını bildiririm.” yazılı olduğu,
Baro Disiplin Kurulu’nca şikâyetli avukatın tanıkları T.T. ’in ve Avukat C.Y. ’in dinlendiği,
Baro Disiplin Kurulu tarafından oy çokluğu ile karar verildiği,
Avukat A.A. ’ın muhalefet şerhinin; “Şikâyetli Avukat tarafından, temyizin son günü olduğunu bildirdiği, şikâyetçinin temyiz etmek istemediklerine dair yazı verdiği ve tanık beyanlarına göre de temyizin son gününün imzanın atıldığı gün olduğu hakkında bilgilendirildikleri ve bunu bilmelerine rağmen bir gün sonra masrafı teslim ederek temyiz etmek istediklerini beyan etmeleri üzerine şikâyetli avukat tarafından temyiz edildiği kanaatine varıldığından çoğunluk görüşüne katılmıyorum.” şeklinde olduğu,
Şikâyetli avukat M.A. ’ın disiplin sicil özetinde, eylem tarihi olan 03.09.2011 itibariyle tekerrüre esas olmayan 3 adet kesinleşmiş kınama cezasının bulunduğu
Şikâyetli avukatın 29.01.2016 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla, Kararda yer alan muhalefet şerhinde de belirtiği üzere şikâyetçinin temyizin son gününü bildiğini, şikâyetçiyi bilgilendirdiğine ilişkin 05.09.2011 tarihli talimatın dosyamız içerisinde olduğunu belirterek itirazlarının kabulü ile mezkûr cezanın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”, 
Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”,
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”,
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.
Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında işine ve müvekkiline karşı gerekli özeni göstermediği anlaşıldığından, eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Dosya kapsamına göre kararın son temyiz tarihinin 03.09.2011 olduğu, 06.09.2011 tarihli talimat yazının bu nedenle sonuca etkili olmadığı, süre geçmesine karşın kararın şikayetli avukat tarafından temyiz edildiği, yargı gideri harcandığı, bu nedenle de bile bile Şikayetçinin külfet maddi altına alındığı açıktır.
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde ise de; Avukatlık Yasası 136/1. maddesine aykırı olarak uyarma cezası tayini yerinde görülmemiş ve aleyhe itiraz olmadığından itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli avukat M.A. ’ın itirazının reddi ile;
1-...  Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 13.11.2015 gün ve 2015/36 Esas, 2015/43 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Katılanların oybirliği ile karar verildi.

http://hukukmedeniyeti.org/haber/17990/avukatin-ya-tutarsa-diyerek-karari-temyiz-etmesi-t/