Şikâyetli Avukatın …ve özellikle İcra İflas Yasası 40. maddesi hükmü karşında Yargıtay bozmasından sonra dosyada işlem yapmaması gerekir. Çünkü Avukat, Avukatlık Yasası’nın 2. maddesi hükmü gereği, hukuk kurallarını doğru olarak uygulamak ve yasaya etkinlik kazandırmak zorundadır.
TBB DİSİPLİN KURULU KARARI
Tarih - Esas No - Karar No Konu
T. 26.03.2016
E. 2016/68
K. 2016/248
(Yas 2, 34,134,TBB  Mes. Kur 3, 4)
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikâyetli avukat A.Ç.  hakkında; “Şikâyetçinin taraf olduğu ...  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/262 Esas sayılı dosyasında görülen davada şikâyetli avukatın karşı taraf A.A. ’in vekili olduğu, mahkemece yapılan yargılama soncunda açmış olduğu davanın reddine ve karşı taraf lehine 750,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiği, bunun üzerine mahkemenin verdiği ilam nedeniyle şikâyetli avukat tarafından şikâyetçiye karşı 23.07.2012 tarihinde ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4827 Esas sayılı dosyası ile takip açıldığı, şikâyetçinin Sulh Hukuk Mahkemesindeki ilk avukatının Avukat N.S.  olduğunu, sağlık sorunları sebebiyle şikâyetçinin avukatını değiştirmek zorunda kaldığı, ancak icra takip işleminin işlerini artık takip etmeyen Avukat N.S. ’a tebliğ edildiği, bu sebeple bu takipten haberdar olmadığı, takibe dayanak kararın şikâyetçi tarafından 08.06.2012 tarihinde temyiz edildiği, kararın Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 13.12.2012 tarihli sayılı kararı ile şikâyetçi lehine bozulduğu, şikâyetli avukata kararın 04.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve şikâyetli avukat tarafından 18.02.2013 tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği, 25.04.2013 tarihinde de karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği, şikâyetli avukatın 01.05.2013 tarihinde kararın bozulmuş olduğunu bildiği halde ...  2. İcra Müdürlüğü’ne talepte bulunarak taşınır ve taşınmazları ile banka hesaplarına haciz konmasını talep ettiği, takibe dayanak ilamın temyiz ve tashihi karar aşamalarından geçerek bozulmuş olduğunu bildiği halde haciz işlemi yaptığı” iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle, Şikâyetçinin sırf kişilik haklarına zarar vermek kastıyla ve kötü niyetli davrandığına dair iddialarının yersiz olduğunu, yapmış olduğu araştırmada müvekkili A.A.  ile karşı tarafı şikâyetçinin olduğu 20 dava ve icra dosyasında 2002 yılından buyana görev yaptığını tespit ettiğini, bu nedenle iddialarının tam tersine şikâyetçinin kendisine haksız olarak ön yargılı görüşleri haiz olduğunu, sonradan haricen öğrendiği kadarıyla şikâyetçi ile müvekkili A.A. tarafından yapılan bazı dosyalardaki taleplerin de tarafından yapıldığı düşüncesiyle şahsına karşı ön yargısının oluşuğunu, ofisinde kendisinin dışında en az 2 veya 3 avukat meslektaşının çalışmakta olduğunu, ayrıca 3 veya 4 sekreter ve iş takipçisinin çalışmakta olduğunu, hiçbir tebligatın şahsına yapılmadığını, bu nedenle her duruşma ve karardan veya icra takibinden bire bir haberdar olmasının mümkün olmadığını, şikâyete konu dosyanın 11 duruşmasının sadece ikisine kendisinin katıldığını, katıldığı iki duruşmada da davacı vekili olarak Avukat N.S. ’ın katıldığını, 11.04.2012 tarihli karar duruşmasına da ofisinde birlikte çalıştığı Avukat N.M. ’nun katıldığını, kararın 18.07.2012 tarihinde ofisine tebliğ edildiğini, ihtiyati haciz kararı alma hakkı varken 23.07.2012 tarihinde ...  2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4827 Esas sayılı icra takibi açıldığını ve anılan kararda vekil olarak yazılı ve halen herhangi bir azilname ve istifa olmayan Avukat N.S. ’a icra emrinin 25.07.2012 tarihinde tebliğ olunduğunu, buna göre tebliğ tarihinden 7 gün geçtikten sonra haciz talep etme imkânlarının bulunmasına rağmen tam 9 ay boyunca haciz talebinde bulunulmadığını, Yargıtay tashihi karar talebinin reddine ilişkin kararın da taraflarına tebliğ edilmediğini, bozmadan sonra dava dosyasında bozmaya uymaya karar verilmesin akabinde icra dosyasındaki hacizlerin kaldırıldığını, şikâyetçinin bir zararının oluştuğu yolundaki söylemlerini kabul etmediğini beyanla dilekçesinde bildirdiği tanıklarının dinlenmesini talep etmiştir.
İncelenen dosya kapsamında;  ...  Barosu Yönetim Kurulu’nun 11.04.2014 tarih ve 2013/121 Esas, 2014/37 Karar sayılı kararı ile; “Şikâyete konu icra takibinin 23.07.2012 tarihinde yapıldığı, takibe dayanak kararın 13.12.2012 tarihinde Yargıtay’ca bozulduğu, şikâyet edilen avukat tarafından 18.02.2013 tarihinde karar düzeltme yoluna gidildiği, 25.04.2013 tarihinde de karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği ve 06.05.2013 tarihinde icra dosyasında haciz talep edildiği tespit edilmiştir.” gerekçesiyle şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,
Şikâyetçinin davacı şikâyetli avukatın da davalı A.A.   vekili olduğu ...  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/262 Esasına kayden açılan alacak davasında, Mahkemenin 11.04.2012 tarihli ve 2012/532 Karar sayılı kararı ile davanın reddine, davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesap ve takdir edilen 750,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği,
Şikâyetli avukatın karşı yan vekâlet ücretinin tahsili için ...  2. İcra Müdürlüğünün 2012/4827 Esasına kayden şikâyetçi aleyhine 23.07.2012 tarihinde icra takibi başlattığı,
Takibe dayanak kararın şikâyetçi tarafından 08.06.2012 tarihinde temyiz edildiği, kararın Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 13.12.2012 tarihli sayılı kararı ile şikâyetçi lehine bozulduğu,
Şikâyetli avukata bozma ilamının 04.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve şikâyetli avukat tarafından 18.02.2013 tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği, 25.04.2013 tarihinde de karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği,
Dosyamız içerisinde yer alan ...  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/262 Esas sayılı dosya fotokopisine göre karar düzeltme talebinin reddine ilişkin Yargıtay kararının 16.05.2013 tarihinde Mahkeme Yazı İşleri Müdürünce dosyasına havale edildiği, kararın taraflara tebliğe çıkmadığı,
Bozma sonrası dosyanın 2013/595 Esasına kaydedilerek 21.05.2013 günü tensip tutanağının düzenlendiği, tensip zaptının taraflara tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçalarının dosyamız içerisinde yer almadığı,
Şikâyetçi vekili Avukat N.S. ’ın 19.09.2013 tarihli dilekçe ile ...  Sulh Hukuk Mahkemesinin mezkûr dosyasından sağlık sorunları nedeniyle istifa ettiği, istifa dilekçesinin şikâyetçiye aynı gün Mahkeme kaleminde bizzat tebliğ edildiği,
Şikâyetli avukatın 01.07.2015 tarihli dilekçesi ile bildirmiş olduğu tanıklarından A.E., N.M. , M.S., S.P. ve S.G.’in naip üye tarafından ve N.E.’in … Barosu Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından usulüne uygun olarak dinlenip alınan benzer içerikli beyanlarında; Şikâyetli avukatın ofisinde sigortalı avukat, sekreter, takip elamanı, ofis idaresi ile ilgilen kişilerden oluşan 5-6 kişilik bir çalışanın bulunduğu, şikâyetli avukatın işlerinin yoğun olduğu, iş yoğunluğu ve dışarıdaki işler nedeni ile şikâyetli avukatın uzun süre ofise gelemediğinin de olduğu, tebligatların şikâyetli avukat tarafından değil, sekreter N.E. ya da ofis idaresinden sorumlu M.S. tarafından teslim alındığı, ofiste iş bölümünün olduğu, icra dosyaları ile Avukat N.M. ’nun ilgilendiği, icra dosyaları ile ilgili UYAP sistemini ve UYAP sistemine ait e-imza ile ilgili flash belleği genellikle Avukat N.M. ’nun kullandığı, şikâyete konu işlemin de Avukat N.M.  tarafından, UYAP sistemi üzerinden ve tamamı ile rutin haciz yenileme, talep açma gayesi ile ve şikâyetçiye zarar verme gayesi bulunmadan ve iş yoğunluğu nedeni ile hataen yapıldığı, şikâyetli avukatın Avukat N.M. ’nun yapmış olduğu işlemden hakkında yapılan şikâyet ile ilgili şikâyet dilekçesinin tebliği üzerine haberdar olduğu, yapılan işlemden şikâyetli avukatın hiçbir şekilde haberdar olmadığı, şikâyetli avukatın şikâyetten haberi olur olmaz hacizlerin kaldırılması talimatı verdiği ve Avukat N.M.  tarafından da aynı anda hacizlerin kaldırılması talebinde bulunulduğu hususunun belirtildiği,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 04.02.2014 tarihli “Olur”u ile şikâyetli avukat hakkında soruşturma izni verilmesinin gerekli görülmediği,
Şikâyetçi tarafından, idarenin soruşturma izni vermesi gerekirken hukuka aykırı bir şekilde soruşturmaya izin vermediği iddiası ile bu işlemin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, … 12. İdare Mahkemesi’nin 2014/1267 Esas, 2015/357 Karar sayılı ilamı ile, Avukat A.Ç. ’in şikâyet edilmesine esas teşkil eden, vekâlet ücretinin tahsiline dayanak olan karara dair karar düzeltme talebinin reddedildiğini bilmesine karşın ilamı icraya koyduğu yönündeki iddianın somut olarak ortaya konulmadığı, başka bir ifade ile şikâyet edilen avukatın kasten kötü niyetli takip yaparak görevi kötüye kullandığına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı dikkate alındığında, adı geçen avukat hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir” gerekçesi ile şikâyetçi tarafından açılan davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği,
Baro Disiplin Kurulu tarafından; “Şikâyetli avukat tarafından bildirilen tanıkların ifadeleri, … 12. İdare Mahkemesi’nin 2014/1267 Esas, 2015/357 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamına göre; şikâyete konu işlemin yapıldığı tarihte şikâyetliye ait ofiste 5-6 kişinin çalıştığı, icra işlemlerini şikâyetli avukatın değil, şikâyetliye ait e-imza ile ilgili flash bellekle Avukat N.M. ’nun yaptığı, şikâyetli avukatın yapılan işlemden haberdar olmadığı, şikâyetten haberdar olur olmaz hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği ve hacizlerin kaldırıldığı, şikâyetli avukat tarafından yapılan takibe dayanak kararın 13.12.2012 tarihinde bozulduğu, şikâyet edilen avukat tarafından 18.02.2013 tarihinde karar düzeltme yoluna gidildiği, 25.04.2013 tarihinde de karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği, karar düzeltme talebinin reddine ilişkin Yargıtay kararının şikâyetli avukata tebliğ edilmediği ve 06.05.2013 tarihinde icra dosyasında yapılan haciz talebinin şikâyetli avukat tarafından talep edilmediği, talep edilmiş olsa dahi Yargıtay tarafından verilen tashihi karar talebinin reddine ilişkin kararın şikâyetli avukata tebliğ edilmediği ve Yargıtay kararından haberdar olmadığı gibi, şikâyetlinin avukatlık mesleğini kötüye kullandığına dair dosya içinde mevcut herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır.” gerekçesiyle karar verildiği,
Şikâyetli avukatın sicil özetinde; ceza olmadığı,
Şikâyetçi N.Ö.’in 22.01.2016 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Önceki iddialarını tekrarla, kararın gerekçesinde açık bir biçimde hukuki hata yapıldığını, şikâyetli avukatın yanında çalıştığı e-imzasını kullandırmasının sahtecilik suçunu oluşturduğunu, e-imzaya bağlanan hukuki sonuç ile ıslak imzaya bağlanan hukuki sonuç arasında herhangi bir fark bulunmadığını, İİK madde 40’ın açık olduğunu, ilamın temyizde bozulmasının icra muamelelerini olduğu yerde durdurduğunu, bu konuda esas dikkate alınması gerekenin karar düzeltme talebinin reddi kararı değil, 13.12.2012 tarihli Yargıtay bozma ilamı olduğunu belirterek,  kararın bozularak şikâyetli avukatın disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Dosya kapsamına göre kararın Yargıtay’ca bozulmasına karşın takip işlemlerine devam edildiği, hataen yapıldığı kabul edilen işlemlerin büro çalışanı Avukat N.M.  tarafından yapıldığı, duruma muttali olur olmaz Şikâyetli avukatın talimatı ile takiple ilgili işlemlerin durdurulduğu anlaşılmaktadır.
Avukatlık Yasası’nın 2. maddesi, “Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.” , 
Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”, 
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”,
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.
İcra İflas Yasası’nın İcranın iadesi başlıklı 40. maddesi “Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.  (Değişik ikinci fıkra: 2/3/2005-5311/7 md.) Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtay’ca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur. Ancak üçüncü şahısların hüsnü niyetle kazandıkları haklara halel gelmez.” hükmünü amirdir.
Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler ve özellikle İcra İflas Yasası 40. maddesi hükmü karşında Yargıtay bozmasından sonra dosyada işlem yapmaması gerekir. Çünkü Avukat, Avukatlık Yasası’nın 2. maddesi hükmü gereği, hukuk kurallarını doğru olarak uygulamak ve yasaya etkinlik kazandırmak zorundadır.
Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde olmamakla itirazın kabulü ile Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddeleri gereği disiplin cezası tayini gerekmiştir.
1-...  Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 27.11.2015 gün ve 2014/24Esas, 2015/39Karar sayılı kararının KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat A.Ç. ’in “Uyarma Cezası İle Cezalandırılmasına”,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliği ile karar verildi.