Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, erkek egemen siyasetçilerin konu kadın olunca çenelerini tutamadığını belirterek "Artık yeter! Kadınlara dokunmayın. Düşün artık kadınların yakasından" dedi.

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 82. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen Kadın ve Siyaset Açıkoturumu'nda konuşan Hakan Canduran, şunları söyledi:

"Bugünkü açıkoturumumuzun konusunu teşkil eden 5 Aralık başlığına ilişkin söze girmek istiyorum: 'Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması' demişiz.

Kanımca biz çok yanlış yapmışız. Aslında bu hak, doğuştan gelir. Bence burada yapılan bir hakkın tanınması değil gasp edilen bir hakkın iadesidir. Bizim hatamız, affola.

Bugün, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının iadesinin 82'nci yıldönümünü kutluyoruz.

Hiç kuşku yok ki toplumsal yaşamın temel direği olan kadınlar, dünyanın her yerinde olduğu veya olması gerektiği gibi bu toplumun da eşit, özgür ve onurlu üyeleridir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki kurucu kadroları, bu gerçeği 82 yıl önce fark edip kadınların gasp edilen seçme ve seçilme hakkın iade ettiler.

Ancak kadınlara birçok Avrupa ülkesinden önce iade edilen bu hak, aradan geçen 82 yılda ne yazık ki kağıt üzerinde kaldı.

Kadınların 1935 yılında yüzde 4,6 olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki temsil oranı, 2015'te yüzde 14,7'ye yükselebildi.

Yani kadınların parlamentodaki temsili, 82 yılda sayısal olarak sadece 4,5, oransal olarak ise sadece 3 kat artabildi. Bugün 81 ilimizden 43'nün kadın milletvekili yok.

Bu, işin siyasi boyutu. Kadın - erkek eşitliğine sosyal açıdan baktığımızda durum ne yazık ki daha da vahim.

Kadına yönelik şiddet, istismar, negatif ayrımcılık ve erken yaşta evlilikler, hala bu toplumun kanayan yaraları olarak önümüzde duruyor.

Bunları çözmesini beklediğimiz erkek egemen yöneticilerimiz ise konu kadın olunca maalesef çenelerini tutamıyorlar.

Örneğin son 14 yılda, 'Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' diyen; 'Kadına şiddet abartılıyor' diyen; 'Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum' diyen; 'Bir adam gibi ölmek var, bir madam gibi ölmek var' diyen; 'Anneliği reddeden kadın yarımdır' diyen başbakanlar, cumhurbaşkanları gördük.

'Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar' diyen; 'Türk kadını evinin süsüdür' diyen; 'Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' diyen bakanlar gördük.

'Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum' diyen milletvekilleri gördük.

'Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın' diyen; 'Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün' diyen belediye başkanları gördük.

'Kızlarına sahip çıksalarmış' diyen emniyet müdürleri gördük.

'Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor' diyen siyasetçiler gördük.

Ve en sonunda, cinsel istismar suçlularını affetmek için çırpınan bir iktidar gördük.

İzninizle buradan kendilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum:

Artık yeter! Kadınlara dokunmayın. Düşün artık kadınların yakasından. Destek olmuyorsunuz bari köstek olmayın.

Olmayın ki kadın - erkek eşitliğinin sosyal ve siyasal yaşamda tam ve koşulsuz gerçekleştiği bir geleceği kadınlarla birlikte inşa edebilelim."

Kaynak: Haber Kaynağı