Ankara Barosu Başkanlığı, kapatılan YARSAV'ın Başkanı Murat Arslan'ın gözaltına alınması ile ilgili yazılı bir açıklama yayınladı.

"SUÇLU İLE SUÇSUZU AYIRMAK VE YARGI İÇİNDEKİ İLLEGAL UNSURLARLA BAĞLANTISI OLMAYAN AVUKAT, HAKİM VE SAVCILARIN İTİBARINI KORUMAK, HUKUK DEVLETİNİN OLMAZSA OLMAZIDIR" başlığıyla yayınlanan açıklamada, "15 Temmuz darbe girişiminden sonra Ankara Barosu olarak, demokratik rejime ve anayasal sisteme karşı yapılmaya çalışılan bütün darbe, darbe girişimi ve kalkışmaların karşısında olduğumuzu; hukukun, demokrasinin ve ülke bütünlüğünün savunucusu olduğumuzu dile getirmiştik" hatırlatması yapıldı.

"Bastırılan darbe girişimi ile ilgili hukuki sürece ilişkin durum tespiti yapmak ve süreci koordine etmek için Baromuzca Kriz ve Koordinasyon Merkezi kurulmuş ve yapılan işlemler yakından takip edilmiştir" denilen yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi;

"Devam eden süreçte ilan edilen Olağanüstü Hal uygulaması ile Türkiye'de yeni bir dönemece girilmiş; darbe girişimi gerekçe gösterilerek tasfiye ve tutuklamalar başlamış; akademisyenlere yurtdışına çıkma yasağı konulmuş; YÖK baskısıyla dekanlar istifaya davet edilmiş; kamu kurumlarında antidemokratik uygulamalar başlatılmış; aralarında avukat, hakim ve savcıların da bulunduğu değişik mesleklerden yüzlerce insan gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır.

Olağanüstü Hal KHK'leri ile hukuk dışı uygulamalar yaratıldığının gözlemlenmesi üzerine, devam etmekte olan sorgu ve yargılama süreçlerinin hukuk kurallarına uygun yürütülmesi, suçlulara hak ettikleri cezaların iç hukuk ve taraf olduğumuz uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak verilmesi gerektiğini birçok kez vurguladık.

TUTUKLAMALAR ADETA CADI AVINA DÖNÜŞÜYOR

Ancak üzülerek görmekteyiz ki Baromuzun uyarılarına rağmen yapılan uygulamalar ile evrensel hukuk kuralları ve ceza hukukunun temel ilkeleri çiğnenmekte; savunma ve adil yargılanma hakkı hiçe sayılmakta; suçlunun suçsuzdan ayrılması zorlaştırılmakta; masumiyet karinesi göz ardı edilerek, hukuki kriterler dışına çıkılarak gözaltı ve tutuklamalar adeta bir 'cadı avına' dönüştürülmektedir. En son YARSAV eski başkanı Murat Arslan'ın gözaltına alınması, bu zincire eklenen son halka olmuştur.

Avukatların müvekkilleri ile görüşememesi, cezaevinde yaşanan sorunlar, eziyete dönüşen ve gerçekleştirilemeyen avukat-müvekkil görüşmeleri, avukat- müvekkil mahremiyetinin sağlanmaması, tedbir adı altında avukatların şüphelilerle görüşmelerinin kamera ile kaydedilmesi, beklenen sıralar, sıklıkla dile getirilen işkence iddiaları, avukatların vekalet alma korkuları, aynı şekilde hakim ve savcıların sırf etiketlenmemek için başvuran lehine karar verme konusundaki tereddütleri, adil yargılanma hakkının ağır ihlalleridir.

Sendikalara üyelikler ve bu kılıf altında gerçekleştirilen toplu görevden çıkarmalar da OHAL sürecinde dahi hukuk devletince uyulması gereken temel prensiplere, hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır.

Görünen odur ki soruşturmaların yürütülmesi açısından dile getirdiğimiz bu endişelerle ilgili haklılığımız, öncelikle avukat, hakim ve savcı meslektaşlarımızın gözaltına alınması ve tutuklanması esnasında yürütülen hukuk dışı uygulamalarla daha da belirgin hale gelmiştir.

Suçluların cezalandırılması elbette esas amaç olacaktır. Fakat gerçek adalete ulaşmak, sağlıklı, meşru ve şeffaf bir yargılama süreci için modern ceza hukukunun geliştirdiği temel ilkeler, temel hak ve özgürlüklerin esas alınması ile mümkün olacaktır.

AVUKAT, HAKİM VE SAVCILARIN İTİBARI KORUNMALIDIR

Bu çerçevede soruşturma ve kovuşturmanın tüm evrelerinde savunma hakkı kesinlikle sınırlandırılmamalı; soruşturmalar ivedilikle sonuçlandırılmalı; şüpheliler hakkındaki somut deliller ortaya konularak kamuoyu aydınlatılmalı; savunma mesleğini icra eden biz avukatların görevlerini gereği gibi yerine getirmesinin önündeki engeller kaldırılmalı ve yargı içindeki illegal unsurlarla bağlantısı olmayan avukat, hakim ve savcıların itibarı korunmalıdır.

Bu hassas dönemde, tüm şaibe ve hukuksuzlukların önüne geçilmesi ve iddiaların araştırılması için komisyonlar kurulmalı; Barolar da bu komisyonlara dahil edilerek yargıya güven tekrar kazandırılmalıdır.

Tüm uyarılarımız, gerçek suçluların hukuk çerçevesinde yargıya hesap vermesi içindir. Unutulmamalıdır ki esas güvence yargıdır, kuvvetler ayrılığıdır, güvenilir ve bağımsız verilen yargı kararlarıdır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur."

Kaynak: Haber Kaynağı