Ankara Barosu Başkanlığına aday olduğunu açıklayan Av. Erol Yılmaz Aras ;"Mevcut yönetim elinden geleni yaptı ancak, çıkışı çok parçalıydı, ahenkli ve verimli bir çalışma yapamadılar. Baro bu dönem ne yazık ki ivme kaybetti." dedi.

Av. Erol Yılmaz Aras ile Röportajımızın tamamı ;

Erol Bey Ankara Barosu Başkanlığına neden aday oldunuz? Mevcut yönetim hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

            Ankara Barosu Başkanlığına neden aday oldum? Daha önce 1988 Ankara Hukuk Öğrenci Başkanlığı ve uzun yıllar Genç Hukukçular Derneği Başkanlığı görevinde bulundum. Sonrasında 2010-2014 yıllarında Baro Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptım. 1988’den bu yana üstlendiğim görevlerle  sahip olduğum birikim ve mevcut ihtiyaçlar karşısında projelerimizi hayata geçirmek, Örgütlü Toplum, Hukuk Devleti ve Bağımsız Yargı temelinde uzun yıllardır yürüttüğüm çalışmalarla Ankara Barosu Başkanlığında baromuza ve mesleğimize katkı sağlayacağıma inanç duyarak , meslektaşlarım ve mücadele arkadaşlarımın da yoğun talebiyle artık görev zamanı dedim. Mevcut yönetim elinden geleni yaptı ancak, çıkışı çok parçalıydı, ahenkli ve verimli bir çalışma yapamadılar. Baro bu dönem ne yazık ki ivme kaybetti.

Sizce bir baro nasıl olmalı? Projeleriniz nelerdir?

            Baro hem yakıcı hale gelen meslek sorunlarına yönelmeli, hem de Avukatlık Kanununun yüklediği hukuk devletini gözetmek, korumak sorumluluğunu yerine getirerek, her türlü haksızlığa sadece açıklamalarla karşı durmakla yetinmemeli muhakkak eylemli tepkiler ile biz hukukçuların sesi olmalıdır.

             Geçmiş 2010-2014 döneminde görevde olduğumuz zaman diliminde Silivri katliamına karşı dik bir duruş sergiledik.  Baro adına bu davaları ve gezide öldürülen çocukların davaları dahil hepsini gözlemci sıfatıyla bizzat izledim. Sanırım bu kişisel hassasiyetim ve geçmiş çalışmalarım meslektaşlarıma  gelecek çalışmalarımız hakkında  ışık tutacaktır.            

            Öte yandan  Ankara Barosuna bu yıl yaklaşık üçbin stajyer başvurdu. Baromuz bu denli çok sayıda stajyere aynı staj yılı içerisinde nitelikli bir staj eğitimi vermekte tabii ki zorlanacaktır. Bizler staj döneminin en verimli şekilde değerlendirilmesi ve baromuzun her bir stajyerimiz için gerçek bir avukatlık okulu olmasını temenni etmekte ve bu yönde uzun yıllardır çalışmaktayız. Bu nedenle  staja mutlaka bir kota getireceğiz. Bu yasal düzenlemeye ihtiyaç duymadan yönetim olarak yapabileceğimiz bir şey.

             Ayrıca Avukatlık sınavının getirilmesi için herşeyi yapacağız. Bu sınav getirilinceye kadar da, baro yönetiminin yetkisi çerçevesinde staj evresini şekillendirmeye devam edeceğiz.    Ankara Barosu’ndaki Avukat sayısı 13.500’ e yaklaştı. Artık daha fazlasını baromuz kaldırmaz. Yetersiz Hukuk Fakülteleri mutlaka kapanmalı, Yüksek Öğretime Giriş Sınavında hukuk öğrenci katsayısı daha da yukarılara, üst dilimlere çekilmelidir.

            Ayrıca şu an baromuz nezdinde var olan hizmetleri ve kurulları daha da etkin hale getireceğiz. Gelincik projesini biz getirmiştik; kadına şiddetin sonuçlarından öte sebeplerini  yeniden masaya yatıracağız.

            Ülkenin her yerinde birden fazla binada olan adliyeler tek çatı altında toplanırken Ankara adliyesinin parçalara bölünmesi konusunda büyük sıkıntımız var, bu konuyu hemen gündeme almamız icap edecek.  

            Genç Avukat arkadaşlarımızın, işçi avukatlık, yetersiz gelir, yüksek aidat gibi sorunlarını biliyoruz. Yönetime gelir gelmez azami gayretle ne yapabileceğimize, hemen yöneleceğiz.

             Stajın eğitimini pratiğe yöneltecek, madde ezberleme yahut sadece kağıt üstünde yoklama tamamlama boyutuna son vereceğiz. Usta-çırak ilişkisi ve genç avukatlara tecrübe ve bilgi aktarımı anlayışı üzerine staj eğitimini yeniden yapılandıracağız.

            Avukat Hakları Merkezimiz  ise mesleğini icra ederken türlü zorluklarla karşılaşan biz avukatlarımızın sorunlarına etkin ve ivedi çözümler getirmek gayesi ile daha aktif hale getirilecek.

Türkiye Barolar Birliği hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

            TBB çatı örgütümüzdür. Avukatlar ise barolarda kayıtlı. TBB daha çok eşgüdüm, planlama ve yasal zemindeki çalışmaları koordine etmelidir. Çünkü zaten Yasa gereği, TBB tüm Baroların kararlarının denetim ve son karar merciidir, çeşitli Yönetmelikler çıkarma yetki ve görevi vardır, ağır iş yükü altındadır. Asıl mücadele yeri barolarımızdır. Barolar Birliği Eşit, tarafsız ve adil bir anlayışla yönetilmelidir. Her siyasi anlayışa eşit mesafede durmalı, ancak Cumhuriyetin temel değerleri konusunda katıksız şekilde Atatürk Cumhuriyetinin yanında yer almalıdır.

Barolar Birliği Başkanı’nı ve diğer organlarını barolardan delegeler seçiyor. Bu seçim doğru bir seçim midir, değiştirilmeli midir?

            TBB Başkan ve Yönetimi üst delege seçimi yöntemiyle yapılıyor. Yani her Baro üye sayısına göre kendi genel kurulunda üst kurul delegesi seçiyor, bunlar da mevcut Baro Başkanları ile beraber TBB Başkan ve Yönetimini seçiyor. Bu konuda çeşitli öneriler olsa da, şu an değişiklik, öncelikli bir ihtiyaç değildir.

Mevcut Avukatlık kanununu beğeniyor musunuz? Beğenmiyorsanız nasıl bir avukatlık kanunu olmalı, avukatlık kanunu hakkında önerileriniz nelerdir?

            Mevcut kanunun aksayan pek çok yönü var. Biz yönetimdeyken hem Ankara Barosu hem de TBB çeşitli taslaklar hazırladı. Günün ihtiyaçlarına uygun, Avukatlara yeni gelir kapıları açacak ( ki son dönemde sürekli mevzi kaybettik bu konuda ) , vesayeti ortada kaldıracak bir çok düzenlemeye ihtiyaç var. Bu konuda, mevcut imkanlar da kaybolur korkusuyla, epeydir Avukatlık Kanunundaki değişiklikler konusunda biz barolar ısrarcı olmaktan uzak duruyoruz. Ancak “ bundan kötüsü olamaz” noktasına geldik dayandık. Korkuları aşıp,  Yönetim olarak Avukatlık Yasa teklifi hazırlayıp TBB’ye sunacağız, makul sürede buradan geçiremezsek teklifimizi parlamentoya  götürüp iktidarı, muhalefeti ve çoğu avukat olan milletvekillerini ikna edeceğiz. Önerilerimizi temel tartışma konularını(şirketleşme, şube açma v.s.) ; görüş- karşı görüş ve uzman görüşü olarak  Yönetim olarak karara bağlayacağız.

Avukatların sayısı kalkınma hızına oranla 5 kat artıyor. Bu demektir ki avukatlığın geleceği kötü… Mesleğin geleceği açısından düşünceleriniz nelerdir?

            Mesleğin geleceği konusunda, mesleğin özünü bildiğimiz için, iyimseriz. Avukatlık dünyanın en güzel mesleğidir. Kendi sorunlarına da avukatlık yapacak ve çözecektir. Ancak mesleğin ekonomik gücü ve saygınlığı sizin verdiğiniz bu oran başta olmak üzere birçok nedenden dolayı yerlerde sürünmektedir. Yargıya duyulan güvenin yüzde yirmilere inmesinden payımızı alıyoruz. Durum iç açıcı değildir ama gelecekten umutluyum.

İşçi Avukatlarla ve sorunlarıyla ilgili düşünceleriniz ve çözüm önerileriniz nelerdir?

            İşçi avukatlığı, mesleğin varlığı ile çelişkilidir. Avukatlık hem fiili hem ekonomik bağımsızlığı şart koşar. Sınavı 2006 yılında iptal edip, vakıf üniversiteleri yolu ile akıl almaz sayıda avukatı barolara doldurunca, bu sorun devasa boyutta önümüze çıktı. CMK ve Adli Yardım yoluyla, çok az gelir kapısı olan genç avukatlar, karın tokluğuna çalışıyorlar. Bu sorun tüm boyutlarıyla, TBMM, iktidar ve muhalefetin önüne götüreceğiz. Büyük Barolar bağlı çalışan avukatlarla ilgili asgari standartları belirleyen kurallar koymaya çalışsa bile, esasen herkes için yegane çözüm,  bütünü inceleyerek  niteliksiz fakülteleri kapatmak, avukatlık  sınav sistemini getirmek ve gelir kalemlerini artıracak düzenlemelerden geçmektedir.

Adalete güven %20 ‘lerde bu konudaki düşünceleriniz nedir? Barolar neler yapmalı?

            Sanırım bu sorunuzu bir miktar cevapladım.  Yargı, siyasi iktidar, cemaat ya da başka bir gücün sopası olduğu sürece, hesaplaşmalar yargı üzerinden yapıldığı ve Yargının bunu onur meselesi saymadığı sürece %20’ nin  altına da iner. Bu oran karşısında Barolar son dönemde direnç merkezi oldu, olmaya da devam etmelidir.

İstinaf mahkemeleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

            İstinaf Mahkemelerini bu iktidar, on yıl önce kurdu. Cemaat HSYK’yı ele geçirmeden önce İstinaflar hayata geçecek, Yargıtay üye sayısı 250 den 125 ‘lere düşecekti. Ancak HSYK‘yı ele geçirince istinafları atlayıp, önerilerinin tam tersini  yapıp Yargıtay’a 160 üye daha  atadılar. Cemaatle iktidar kapışınca, bu sefer iktidar, HSYK’ı  ele geçirip Yargıtay da çoğunluğa ulaşmak için yine yüz küsür üye atadı.

            O zaman ki Yargıtay Başkanı “ nereye kadar yasayla üye atamaya devam edeceksiniz.” diye serzenişte bulunmuştu. Şimdi yine Yargıtay’da çoğunluğu sağlamak için İstinaf Mahkemelerini gündeme getirip , Yargıtay üyelerini normal hakim statüsüne indirip , HSYK eliyle İstinaf Mahkemelerine atayarak, bazı Yargıtay üyelerini  tasfiye etmeyi planlıyorlar. Tüm tasarruflar hukuku kendilerine bağlama amacı taşıyor. İstinafların fayda ya da zararı bunların umurunda değil. Bütün Yüksek Mahkemeler, TBB, Barolar bu yasal düzenlemelere isyan edip engel olma bilincine ulaşmadıktan sonra, bu yetersiz hukuk bilinci, hukuk devletinden nefret eden zihniyet her kavramın içini boşaltmaya devam edecektir. Muhalefetin hukuk bilinci ve direncinin yeterli olmayışı da bizim talihsizliklerimizden biri. Hukukun içinde  bıkmadan bunlara set oluşturmaya çalışacağız.

Son olarak söylemek istedikleriniz…

                            Eklemek istediğim son nokta şu:

                            Hangi koşullarda Ankara Barosu seçimlerine gidiyoruz?

                        Türkiye uzun zamandır bir devlet kriziyle karşı karşıya. Anayasanın sistemi olan Parlamenter Sistem ‘’ bekleme odasına’’ alınmış. Yani sivil bir darbe ile karşı karşıyayız ve Anayasa Mahkemesi Kararlarına meydan okunuyor. Hukuk Devleti ciddi ve yakın bir tehlikenin altında. Yargı üzerinden hesaplaşmalar yapıldığı için Yargı bağımsızlığı ve Kuvvetler ayrılığı can çekişiyor. Onun için ben; mücadelemi, Örgütlü Toplum temelinde, Hukuk Devleti ve Bağımsız Yargı üzerinden yürütüyorum. Çünkü Örgütlü Toplum diktatörlüğün  panzehiri olarak Hukuk Devleti ve Bağımsız Yargıyı koruyacak tek güçtür. Bir süre sonra ‘’ Yönetilemez’’ hale gelecek ülkemizde Ankara Barosunun varlığı yaşamsal önem taşıyor. Ağır meslek sorunlarını, genç avukatlardan oluşan Yönetim kadromla, KORİDORUN temsilcisi olarak, çözmek üzere yola çıktık. Herkesi, bu iki anlamda, mücadelemi desteklemeye çağırıyorum.

Röportaj; Adaletbiz/ Yeşim TURAN
www.adaletbiz.com
Bu röportaj aktif kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.