Anayasa Mahkemesi ‘Yargıda Rüşvet’ davasında, tüm sanıkların beraatına karar verdi. Mahkemenin beraat kararı vermesinde en önemli etken ise, ‘soruşturma evresinde elde edilen delillerin hukuka uygun bulunmaması’ oldu. Adalet Bakanlığı müfettişinin yaptığı soruşturmada yetkisi olmadığı halde, dinleme ve teknik takip kararı aldırması sonucu elde edilen deliller, Yüksek Mahkeme tarafından ‘yok hükmünde’ değerlendirilerek, delil sayılmadı. Ceza hukukçuları söz konusu kararın, diğer yargılamalara örnek olacağı görüşünde.
İstanbul Dünya Ticaret Merkezi ile CNR Fuarcılık arasındaki tahliye davalarında yargı mensuplarına rüşvet verildiği, hâkimlerin de rüşvet aldığı iddiasıyla ilgili olarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yargı mensubu olmayan kişiler hakkında; dönemin Adalet Başmüfettişi Halit Kıvrıl da yargı mensupları yönünde soruşturma başlatmıştı. Adalet Başmüfettişi, sürdürdüğü soruşturma kapsamında sulh ceza mahkemelerinde dinleme ve teknik takip kararları aldı. Bu kararlar doğrultusunda eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan’ın da bulunduğu şüpheliler takip edildi ve telefonları dinlenerek soruşturma dosyasına konuldu.
Bu bilgilere dayanılarak, suç tarihi nedeniyle Yargıtay 6. Hukuk Dairesi eski Başkanı Hasan Erdoğan hakkında Anayasa Mahkemesi’nde ‘rüşvet almak’ suçundan dava açılırken, aralarında İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da bulunduğu diğer şüpheliler için ‘rüşvet suçuna iştirak etmek’ suçundan Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Daha sonra iki dava Anayasa Mahkemesi’nde birleştirildi. Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla baktığı davanın dün karar duruşması yapıldı.
Haşim Kılıç ceza istedi 

Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç duruşmanın başında sanıklara son sözlerini sordu. Hasan Erdoğan, son söz olarak “Ülkemizin bir hukuk devleti olduğuna inanıyorum. Bunun en önemli göstergesi yüce mahkemenin varlığı. İsnat olunan fiili işlemedim. Fiil yokluğu nedeniyle beraatıma karar verilmesini arz ediyorum” dedi. Yalçıntaş da “Ben yanlış bir şey yapmadım. Takdir yüce mahkemenin” ifadesini kullandı. Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Kılıç, alınan kararı okudu.
Heyet, “soruşturma evresinde elde edilen delillerden bir kısmının hukuka uygun olmaması, diğer delillerin ise sanıkların üzerlerine atılı rüşvet suçundan mahkûmiyetlerine yeterli bulunmaması nedeniyle beraatlarına karar verdi. Mahkeme Başkanı Kılıç ve üyeler Recep Kömürcü, Nuri Necipoğlu ve Hicabi Dursun sanıklar Süleyman Balcı, Resul Dalkıran, Necdet Okcu ve Hasan Erdoğan’ın rüşvet suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmesi yönünde karşıoy kullandı. Üye Recep Kömürcü ayrıca İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da cezalandırılması konusunda ayrı bir karşıoy yazdı. İTO Başkanı beraat kararını “Hakikaten zor bir süreç oldu, alnıma yazılmış, yaşadım. Tüm hükümlü ve tutukluların hürriyetlerine kavuşmasını temenni ediyorum. Dün görevimin başındaydım, şimdi buradan tekrar görevimin başına dönüyorum” sözleriyle değerlendirdi.

‘Yok hükmünde’ delil

Yüksek Mahkemenin Yüce Divan sıfatıyla verdiği kararda ‘hukuka uygun delil’ vurgusu dikkat çekti. Yüksek Mahkeme yaptığı değerlendirmeyle birçok dava kapsamında tartışma konusu olan ‘hukuka uygun delil’ kavramının önemine de vurgu yaptı. Yüksek Mahkeme, Adalet Başmüfettişinin yetkisiz olduğu halde CMK’nın 135. maddesi kapsamında dinleme kararı aldırması, CMK’nın 140. maddesi kapsamında şüphelilerin teknik takibinin yaptırması sonucu elde edilen delileri hukuka uygun bulmadı. Söz konusu deliler ‘hukuku uygun bulunmadığı’ için de davada delil olarak sayılamadı.

Bu karar bağlayıcı olmaz, sadece örnek olur

Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Anayasa Mahkemesi’nin ‘hukuksuz delil’ vurgusu ile şu değerlendirmeyi yaptı: “Mahkemenin verdiği karar diğer ceza mahkemeleri için bağlayıcı olmaz, örnek olur. Yüce Divan en yüksek ceza mahkemesi olduğuna göre elbette içtihat yaratacak bir karar vermiştir. Büyük sıkıntımız şu, mahkemelerden birinin, kişi hak ve hürriyetleri konusunda verdiği bir karar bu kadar heyecan yaratıyorsa, bu toplum gerçekten hukukun doğru düzgün uygulanmasına, doğru anlaşılmasına susamış demektir. Mahkeme işini yaptı, biz o kadar adalete susamışız ki, hukuka aykırı delil kullanılmaz diyen Yüce Divana önemsiyoruz. Tam aksisi haber olmalıydı. Hukuka aykırı delil kullanmış olsaydı haber değeri olmalıydı.”
Tazminat talep etmeyecek

Murat Yalçıntaş’ın avukatı Ramazan Arıtürk, kararın bütün mahkemelere örnek olması gerektiğini, ceza yargılaması yapan mahkemelerin Anayasa Mahkemesi’nin kararını dikkate alıp, mahkemenin ölçütlerini kullanmak durumunda kalacağını savundu. Arıtürk, müvekkili Yalçıntaş’ın, hiçbir şekilde devlete karşı tazminat davası açmak istemediğini, bu konuda tazminat talep etmeyeceğini kendisine ilettiğini aktardı. Yalçıntaş soruşturma kapsamında 36 gün cezaevinde tutuklu bulunduktan sonra tahliye edilmişti. Yalçıntaş ise 2 yıllık yargı sürecinin zor geçtiğini belirterek, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla bir defa daha Türkiye ’nin bir hukuk devleti olduğunun altını çizmiş olduğunu belirterek, “Süreçte şunu gördüm: İnsanoğlunun başına her şey geliyor. Şaşmam dememek lazım, insan şaşıyor” dedi.

radikal