Eskişehir eski Sulh Ceza Hakimi Kemal Karanfil,  sulh ceza mahkemelerinin ‘hukuksuz’ ve ‘insanları mağdur ettiği’ iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuştu.

AYM sulh cezaların iptalinin reddine karar vermişti ancak dönemin AYM Başkanı Haşim Kılıç ile 4 üye karşı oy kullanmıştı. 5 üyenin karşı oy verme gerekçeleri sulh ceza hakimliklerinin neden hukuksuz karara imza attığını gözler önüne serdi.

BAŞARI VE GÜVEN VERMEZ

Sulh cezaların kararlarına yapılan itiraz incelemesinin farklı ve bağımsız üst dereceli bir mahkeme yerine, birbiriyle iç içe geçmiş aynı derecede sulh ceza hâkimliklerince gerçekleştirildiği belirtilen karşı oy gerekçesinde, şu ifadelere yer verildi: “Kendi içinde işleyen ‘kapalı devre bir denetim usulü’ benimsenmiştir. Kapalı devre işleyen bir sistemin bu yolu kullanan bireylere makul bir başarı şansı, dolayısıyla da güven verebileceğini söylemek mümkün gözükmemektedir.”

İÇ KÖRLÜK RİSKİ

Gerekçede, tutuklama gibi kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına en ağır müdahaleyi içeren koruma tedbirinin farklı mahkemelerce farklı bakış açılarıyla denetimden geçirilmesi olanağının kaldırıldığı vurgulandı. Şu ifadelere yer verildi:

“Kapalı devre olarak işleyen sistem ‘iç körlük’ riskini artırmaktadır. Çünkü getirilen sistemde tutuklama kararını veren ile bu kararı denetleyen hâkimler adeta iç içe geçmiş durumdadır.”

‘ÖZGÜRLÜKLERİN DÜŞMANI’

İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin kurucularından Avukat Ömer Kavili, sulh ceza hakimliklerinin siyasi ihtiyaç için kurulduğunu ve kaldırılması gerektiğini söyledi. Kavili, “AB’ye karşı ‘özgürlükler yargıcı’ olarak kurulan bu hakimlikler, özgürlüklerin düşmanıdır, halkın düşmanıdır. Birey özgürlüklerini yok etmiş, çiğnemişlerdir” dedi.


BUGÜN