Bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi’nin temyiz mahkemesinin(Yargıtay’ın) üzerinde yetkileri var;   başvurucu tutuklu ise salıverilmesini emredebilir, vereceği kararla yeniden yargılama yolu ile hak ihlalinin ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.

Yeniden yargılama CMK’dan farklı

Hak ihlaline bir mahkeme kararı yol açmış ise Anayasa Yasa Mahkemesi yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı esas mahkemesine gönderir, esas mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin tespit ettiği hak ihlalini ortadan kaldıracak şekilde karar vermek zorundadır, mahkeme direnemez, tespit edilen hak ihlalini ortadan kaldıracak karardan başka bir karar veremez.

Bilindiği gibi Yargıtay’ın bozma kararlarına karşı esas mahkemeleri direnebilir, Yargıtay’dan geçerek kesinleşen bir karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu nezdinde itiraz edebilir.  Bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararlar kesindir, hiçbir mahkeme, merci veya makam bu kararları değiştirme veya düzeltme yetkisine haiz değildir.

Haşim Kılıç’ın tavrı

Haşim Kılıç bütün bunları bildiği için daha işin başında işi başından atmaya çalışmış, “Anayasa Mahkemesi temyiz yeri değildir, boşuna hayallere kapılmayın” şeklinde açıklama yapmıştı.

Haşim Kılıç bu acele açıklaması ile gerçekleri gizlemeye çalışmıştır oysa Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularda temyizin ötesinde olağanüstü yetkileri mevcuttur. Nitekim Haşim Kılıç , Ana Muhalefet lideri Kemal Kılıçtaroğlu’nun  açıklamasından sonra tam bir dönüş yaparak “ hak ihlali varsa yeniden yargılama yapılabilir “ demek zorunda kalmıştır.

İlgili kanun maddeleri:

6216 sayılı yasanın 50/2. maddesine göre: “ Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

6216 sayılı yasanın 50/5.maddesine göre: “Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar verilmesi hâlinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkar.

6216 sayılı kanunun 49/3. Maddesine göre: “ Komisyonlar ve bölümler bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir. Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden istenir.”

Konu ile ilgili Rahmi Ofluoğlu’nun makalelerini okumak için
Bireysel Başvuru İle İlgili Makale Okumak İçin TIKLAYINIZ.

BALYOZ KARARI VE BİREYSEL BAŞVURU