ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2012/69

Karar Sayısı: 2012/149

Karar Günü: 11.10.2012

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Kestel Asliye Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…kesin süre…” ibaresi ile “Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır.” biçimindeki ikinci cümlesinin, Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir

 I- OLAY

Açılan maddi ve manevi tazminat davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“Davacılar ... ile davalı ... arasında mahkememizde görülmekte olan tazminat davası sırasında 17.05.2012 tarihli celsede, davacı tarafın tanıklarının adresini tespit ederek bildirememesi üzerine, 6100 sayılı HMK’nın 240/3 maddesinin “Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamış ise tarafa adres göstermesi için işin niteliğine uygun şekilde kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres doğru değil ise bu tanığın dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılır” şeklindeki hüküm gereğince tanık ... adresinin resen araştırılması yönünde bir karar alınmasına yer olmadığına ancak kanunun bu hükmünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı görülmesi sebebiyle Anayasanın 152. maddesi gereğince Anayasa aykırılık başvurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.

Bu düşüncemizi kısaca şu şekilde açıklamak isteriz:

Anayasanın devletin niteliklerine ilişkin 2. maddesinde insan haklarına saygılı olduğu ve bir hukuk devleti olduğu açıklanmıştır. İnsan haklarına saygılı olmak ve bir hukuk devleti olmak gereği evrensel olarak kabul gören insan haklarına, sözleşmeler ile bağlanılan uluslar arası kuralara göre tanınan insan haklarına riayet etmeyi ve kanunların buna göre hazırlanmasını gerektirir.

Yine Anayasamızın ‘Hak arama hürriyeti’ başlıklı 36. maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu açıklanmaktadır.

Bilindiği gibi tanıklık bir kamu görevidir ve Cumhurbaşkanı hariç tanık olarak çağrılan herkes mahkeme önüne gitmek ve tanıklıktan çekinme hakkına sahip değil ise doğru bir şekilde tanıklık yapmak zorundadır. Çağrıldıkları halde gelmemek zorla getirilmeyi gerektirdiği gibi gelip de tanıklık yapmamak altı aya kadar tazyik hapsini gerektirmekte, yalancı tanıklık ise bir suç olarak ceza gerektirmektedir.

Her ne kadar 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinde tanığın adresi gösterilmemişse veya gösterilen adreste tanık bulunamamış ise tarafa adresin bildirilmesi için işin niteliğine uygun süre verileceği bu sürede adres gösterilemez veya gösterilen adres doğru değil ise tanığın dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılacağı açıklanmış ise de, tanığın tam kimliğinin tespit edilememesi, edilse bile kimliği bildirilen tanığın adresinin taraflarca bulunamaması veya tanığın tanıklıktan kaçınma amaçlı adres değiştirilmesi veya adresin gizlenmesi veya adreste tebligatın engellenmesi halinde taraflara adres araştırma ve bildirme zorunluluğunun hak kaybına sebep olacak şekilde getirilmesi bu madde hükmüne istinaden mahkemelerin hiç bir araştırma yapmaksızın tarafın tanık delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesine imkan verilmesi temel insan haklarına hukuk devletinin gereklerine ve devletin hukuk devleti olduğunu açıklayan Anayasanın 2. maddesine ve hak arama hürriyetine dair 36. maddesine böylece ANAYASAYA aykırıdır.

Ayrıca bu düzenleme tanığın bir kamu görevi olması ile tanıklığın mahiyeti ile çelişmektedir.

Bu düzenleme kişilere bir dedektif gibi araştırma yapmak yükümlülüğü getirmektedir.

Oysa pek çok halde tanıkların kimliğinin tespiti ve adreslerinin bulunması ancak kamu gücü ile yapılabilecek bir husustur.

Kişilere bunu her zaman yüklemek vatandaşları hukuki olmayan araştırmalara sürükleyebilecektir. Üstelik dedektiflik yasal bir meslek de değildir.

Bu sebeplerle 6100 sayılı HMK’nın 240/3 maddesinin “Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamış ise tarafa adres göstermesi için işin niteliğine uygun şekilde kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres doğru değil ise bu tanığın dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılır” şeklindeki hükmün ‘kesin süre’ ibaresi ile ‘Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres doğru değil ise bu tanığın dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılır’ cümlesinin Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesini talep ederiz.”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun itiraz konusu ibare ve cümleyi de içeren “Tanık gösterme şekli” başlıklı 240. maddesi şöyledir:  

MADDE 240- (1) Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir.

(2) Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.

(3) Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır.

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında, Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine dayanılmıştır.

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI,  Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü ARSLAN’ın katılımıyla 5.7.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Yunus HEPER tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Başvuru kararında, tanığın duruşmadan kaçtığı, tebligatı kabul etmediği veya adresini gizlediği durumlarda tanıkların açık kimlik ve adres bilgilerinin davanın taraflarınca bulunamadığı, tanıklığın bir kamu görevi olması nedeniyle tanıkların adres ve kimlik bilgilerinin kamu gücü imkânlarıyla tespit edilmesi gerektiği, ayrıca tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için verilen sürenin kesin olmasının hukuk devleti ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

6100 sayılı Kanun’un itiraz konusu ibare ve cümleyi de içeren 240. maddesinde, tarafların tanık gösterme şekli düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, davada taraf olmayan kişilerin tanık olarak gösterilebileceği; ikinci fıkrasında, tanık gösteren tarafın, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunmak zorunda olduğu; itiraz konusu ibare ve cümlenin de yer aldığı son fıkrasında ise tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa adres göstermesi için tarafa, işin niteliğine uygun kesin süre verileceği ve verilen süre içinde adres gösterilmediği veya gösterilen yeni adres de doğru olmadığı takdirde bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılacağı belirtilmiştir.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinde yasa koyucu, Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir.

Anayasa’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilerek yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Kuşkusuz davanın makul sürede sonuçlandırılması ve bireylere iddialarını ispat etmek için tanık delili ileri sürme olanağının tanınması da adil yargılanma hakkının gereklerindendir.

6100 sayılı Kanun’da esas itibariyle, iddianın ve savunmanın dayanağı olan vakıaların ve bunların delillerinin mahkemeye bildirilmesini öngören “taraflarca hazırlama ilkesi” kabul edilmiştir. Bu ilkenin uygulandığı davalarda hâkim, kural olarak, diğer deliller yanında tanık deliline de kendiliğinden başvuramaz. Tanık deliline ancak davanın tarafları başvurabilir. Davada tanık gösteren taraf, dinlenilmesini istediği tanıkların ad ve soyadları ile tebliğe elverişli adreslerini bir liste hâlinde mahkemeye sunmak zorundadır. Tanık ancak hâkim huzurunda dinlenebileceğinden, taraflarca hazır edilmediği takdirde davetiye ile çağrılır. Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa hâkim, adres göstermesi için tarafa, işin niteliğine uygun kesin süre verir.

Kuralda yer alan “kesin” ibaresi sürenin uzatılamayacağına ilişkin olmayıp ikinci kez süre verilemeyeceğine ilişkindir. Nitekim 6100 sayılı Kanun’un 90. maddesinin ikinci fıkrasına göre hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya kısaltabilir. Başka bir deyişle, hâkim tarafından verilen kesin süre sona ermeden önce sürenin uzatılması istenebilir. Sonuçta, verilen kesin süre içinde adres gösterilmemiş ise veya gösterilen yeni adres de doğru değilse bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılmaktadır.

Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasında, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” denilmiştir. Bu hükmün amacı yargılamanın sürüncemede kalmasını önlemek, tarafları uzun süren gecikmelere karşı korumaktır.

İtiraz konusu kuralın gerekçesinden, tarafa adres göstermesi için işin niteliğine uygun olarak verilen sürenin kesin olması, bu süre içinde adres gösterilmemesi veya bildirilen yeni adresin doğru olmaması halinde, tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılacağı kuralı ile söz konusu nedenlerden doğan gecikmelerin önlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, “Adil yargılanma hakkı”nın unsurları arasında önemli bir yer tutan “silahların eşitliği” ilkesi, davanın tarafları arasında yargılama sırasında usul hükümleri yönünden eşit konumda bulunma, taraflardan birine dezavantaj, diğerine avantaj sağlayacak kurallara yer vermeme esasını içermekte, diğer bir deyişle davanın tarafları arasında hakkaniyete uygun bir dengenin varlığını gerekli kılmaktadır.

Tanık adreslerinin taraflarca mahkemeye sunulması esasını, davanın her iki tarafı için de kabul eden itiraz konusu kural, adil yargılanma unsurları içinde yer alan “makul süre içinde yargılanma” ve “silahların eşitliği” ilkelerine, bu bağlamda Anayasa'nın 2. ve 36.  maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

VI- SONUÇ

12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, birinci cümlesinde yer alan “…kesin süre…” ibaresi ile “Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır.” biçimindeki ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 11.10.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

 

Başkan

Haşim KILIÇ

Başkanvekili

Serruh KALELİ

Başkanvekili

Alparslan ALTAN

 

 

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Üye

Zehra Ayla PERKTAŞ

Üye

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

 

Üye

Burhan ÜSTÜN

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Nuri NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Hicabi DURSUN

Üye

Celal Mümtaz AKINCI

Üye

Erdal TERCAN

 

 

 

Üye

Muammer TOPAL

Üye

Zühtü ARSLAN