Türkiye’den Adalet için Hukukçular’ın da üyesi olduğu Uluslararası Demokratik Avukatlar Birliği (IADL) Başkanı Mirer’e göre küresel alanda adaletin önündeki en büyük engel, özel mülkiyet... Mirer’e göre insan hakları konusunda da büyük bir sessizlik hakim.

(soL-Suay Ergin)

Dünyanın birçok ülkesinden üye kurumları bulunan ve 18. Kongre kararı ile Türkiye’den Adalet için Hukukçular’ın da üyesi olduğu Uluslararası Demokratik Avukatlar Birliği’nin (IADL) Başkanı Jeanne Mirer ile konuştuk. IADL’nin mücadelesini anlatan Mirer’e göre, dünyada adaletin önündeki en büyük engel, bir kaç kişinin, dünyanın mal varlığının çoğunu yönetmesi...

IADL’in kuruluş hikayesi nedir? Avukatlar neden uluslararası bir birliğe ihtiyaç duydu?
IADL, öncelikle faşizme karşı aktif şekilde mücadele eden avukatlar tarafından 1946da kuruldu. Birçoğu Nürnberg Mahkemelerinde (*) savcı olarak görev yapmışlardı. Nürnberg Mahkemeleri sırasında yürürlüğe yeni giren yasaların uygulandığından emin olmak için çalışmalarda bulundular. Aslında IADL Birleşmiş Milletler’in (BM) kardeş örgütü olarak kuruldu. Organizasyonumuzun ana amaçları, BM tarafından ortaya konulan bildirgelerdeki amaçları ve tartışmalara getirilen çözümleri desteklemek, insana verilen değeri ve toplumsal ilerlemeyi gözetmektir.

Bugüne gelirsek, IADL’in gündemine aldığı en önemli konular neler, ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
IADL dünya çapında üye kurumlara sahip, birçoğu kendi ülkelerinde birçok farklı konuda çalışıyor, ancak aynı zamanda uluslararası kampanyalara da katılıyorlar.

Özel olarak dahil olduğumuz bazı konular var, son olarak barış için insan hakları konusunda IADL çok aktif. Devletlerarası çalışma grubumuzda bir insan hakları konseyi bulunmakta ve şu anda barış için insan hakları ile ilgili bir bildirge üzerinde aktif olarak çalışmaktalar.

Ayrıca Küba beşlisi, Filistinli tutuklular gibi politik tutukluların serbest bırakılması için çalışmalarımız var. Aynı zamanda işçi hakları, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları gözeten kampanyalarımız da mevcut.

16 yeni kuruluş Kongrede üyelik başvurusunda bulundu, IADL’nin daha yaygın ve güçlü bir örgüt haline geldiğini söyleyebilir miyiz? Şu anda yaklaşık olarak kaç üye kuruluşunuz bulunuyor?
Net bir rakam veremem şu anda, kongre sonrasında yeni katılanlar oldu, listemizi güncellememiz gerek.

Bu Kongreye 56 ülkeden kuruluş geldi ve bazı ülkelerden birden çok kuruluş katılıyor. Ayrıca Kongreye katılamayan ancak üyemiz olan birçok kuruluş da var.

80-90 civarında kuruluş olduğunu söyleyebiliriz. Umuyorum ki gelecekte daha fazla üyeye sahip olacağız, en azından her ülkede bir tane.

IADL olarak dünyanın güncel durumu hakkında düşünceleriniz neler? Örneğin adalet konusunda ne düşünüyorsunuz? Daha iyiye ya da kötüye gittiği söylenebilir mi?
Adalet konusunun durumu, imkanları bulunmayan birçok insanın gerek mahkemelerde, gerekse kamuoyunda haklarını elde etmelerinin zorluğu ile ilgilidir. Ve IADL bunu değiştirmeye çalışıyor. Bizler toplumsal hareketlere dahil olan insanlarla bağ kurmaya, bu toplumsal hareketleri ve bunlara dahil olanları savunmaya gayret ediyoruz. Bu işleyişi tersine çevirmeye ve dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışıyoruz.

Peki, IADL Başkanı olarak, sizce dünyada adalete dair en önemli sorun nedir?
Birkaç insan dünyanın mal varlığının çoğunu yönetiyor ve bu bizim mücadele etmemiz gereken bir şey, iklim değişiklikleri için mücadele ettiğimiz gibi.

Yeni kongreden önce, önümüzdeki beş yıl için gündeminizde neler var?
Geçerli programımızla devam edeceğiz, örneğin barış için insan haklarını korumak, avukat ve yargıçların saldırı ve tutuklamalardan korunması, Turuncu Ajan gazı nedeniyle Vietnamlı mağdurlara tazminat ödenmesi, Küba Beşlisi için özgürlük, vb.

Önümüzdeki yıllarda daha çok eğitimsel program, iklim değişiklikleri, işçi hakları gibi unsurlara öncelik vereceğiz.

Eğitim için örnek vermek gerekirse, şu anda sürmekte olan eğitimsel programlara çevrimiçi ya da başka teknolojiler kullanarak erişilmesini sağlayacağız. Böylece uluslararası hukuk konusunda bilgiye olan susuzluğumuzu giderebileceğiz. Nihayetinde insanlar için, hukuksal olarak en iyi şekilde eğitilmiş avukatlar olacağız. Çünkü bilgi bir güçtür. Bilgimizi kullanarak insanları etkileyen sorunlara yaratıcı bir şekilde dikkat çekebiliriz ve çözüm için toplumsal hareketlerle birlikte çalışabiliriz.

Uluslararası insan hakları konusunda büyük bir sessizlik var. İnsan hakları maddi kazanç “ilgisi”nin yanında her zaman ikinci planda kaldı.

Hukuk fakültelerinde, bölünmez olan sivil ve siyasal, ekonomik ve kültürel haklarımızı nasıl koruyacağımız konusunda bir şey öğretilmiyor. Gerçekten çok az sayıda avukat hukukun bu alanında, insanların haklarını korumak için çalışıyor.

(*)Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi: 1945’te Nazi Partisi’nin “insanlık suçu, savaş suçları, dünya barışına karşı işlenen suçlar ve savaşa sebep olmak” suçlamasından yargılandığı, ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin Almanya’nın Nürnberg şehrinde açtığı mahkeme. Mahkeme aynı zamanda, “dünya barışına karşı işlenen suçlar” kavramının ilk kez kullanıldığı dava özelliğini taşıyor.