Cumhuriyet’in tutuklu yazar ve yöneticileri adına AİHM’ye verilen dilekçede, mahkemenin değiştirilen içtüzük hükümlerine göre Cumhuriyet başvurusu hakkında AİHM’nin öncelikli incelemesi ile karar verilmesi istendi.

Yazar ve yöneticilerimiz adına avukat Fikret İlkiz tarafından yapılan başvuruda, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başvurucuların tutukluluk halleri hakkındaki son kararlarına dikkat çekildi. Mahkemenin ilk duruşma tarihini 24 Temmuz olarak belirlediği hatırlatılan dilekçede, mahkemeye yapılacak tahliye taleplerinin “etkili bir ceza usul işlemi olmaktan çıktığı” vurgulandı. 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tensip kararından önce verilen dilekçeyle tahliye kararı verilmesinin talep edildiği ancak mahkemenin bu dilekçe ile ilgili hiçbir karar vermediği belirtildi. Mahkemenin tensip zaptında “sanıkların aleyhine kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı ile toplanacak delillerin bu şüpheyi güçlendirme olasılığı” gerekçesiyle tutukluluğun devamına karar verildiği anlatıldı. Dilekçede “Olasılıklar ve varsayımlar üzerine kurulu olan ama kanunlara aykırı” bu kararın AİHM kararları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu vurgulandı.

Başvurucuların sağlık raporları dahil 51 sayfadan oluşan 25 Nisan 2017 tarihli dilekçenin de mahkemece reddedildiği ifade edilen başvuruda mahkemenin “Turhan Günay’ın kalp rahatsızlığına ilişkin cezaevinde alınmış hastalık raporunu kabul etmediği ve adli tıp kurumuna sevkinin sağlanarak cezaevi koşullarında kalmasının hayati tehlike yaratıp yaratmayacağı hakkında rapor istenmesine” karar verdiği anlatıldı. Mahkemenin ayrıca Güray Öz, Hakan Kara ve Önder Çelik’in raporlarını ‘tarih bakımından’ kabul etmediği belirtilen başvuruda “Mahkeme, başvurucuların “hayati tehlike” olmadan salıverilmeyeceğini bu kararı ile göstermiş olmakla AİHS’nin 5. maddesini bir kez daha ihlal etmiştir” denildi.

AYM uzatıyor

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) de yapılan başvuruları henüz incelemediği ifade edilen başvurada “Anayasa Mahkemesinin iş yoğunluğu gibi bir açıklaması veya dosya sayısının fazlalığı gibi bir mazeret kabul edilemez. Adalet Bakanlığının geç yanıt vermesinin siyasal olarak anlayışla karşılanması gerektiği gibi bir zihniyetin kabul edilebilir hukuki bir yanı yoktur. OHAL hukuku dahi, kişi temel hak ve özgürlüklerin ihlalini hukuka aykırı sayar. Hukuka aykırı davranmanın hiçbir mazereti olamaz” denildi.

Adalet Bakanlığı’nın AYM’ye görüş yazısı göndermeden önce Emniyet ve İstanbul Basın Savcılığı’ndan belge istediği belirtilen dilekçede, savcılıktan gelen yanıtta “Soruşturma dosyasında gizlilik kararı bulunduğundan şüpheli ile ilgili olarak suçlamaya esas teşkil eden deliller gönderilmemiştir” denildiğine dikkat çekildi. Savcılığın bu gerekçeyle varsa, “tutuklamayı gerektiren” delilleri Adalet Bakanlığı’na göndermediği ifade edilen dilekçede, bu durumun yargılamayı uzattığı kaydedildi. Dilekçede bu gerekçelerle başvurunun öncelikli olarak görüşülmesine ilişkin karar verilmesi istendi.

BİR ARADA VE ÖZGÜRCE YAŞAM DİLEĞİYLE

CHP milletvekili Musa Çam, gazetemizin tutuklu yazar ve yöneticilerini Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, “Bütün ülke, birbirini ötekileştirmeden, hep beraber bir arada özgürce yaşamanın özlemiyle...” derken; çizerimiz Musa Kart ise “Bize yöneltilen suçlamaların ne kadar haksız, mesnetsiz ve insaf ölçülerinden uzak ve bir o kadar da gülünç olduğunu gösterdi” mesajını paylaştı.

Murat Sabuncu: Sokrates savunmasının son kısmında şöyle söyler ‘Artık vakit geldi ben ölmeye siz yaşamaya gidiyorsunuz, hangisinin daha iyi olduğunu tarih yazacak’. 7.5 aydır haksız olarak tutulduğumuz Silivri Cezaevi’nde bize bu iftirayı atanlar ülkede muhalif yazar, akademisyen, aydın bırakmayanlar bugün kendilerinin kazanmış olduğunu düşünebilirler ama tarih çok da geç olmayan bir zamanda doğruları yazacak. Bütün ülke, birbirini ötekileştirmeden, hep beraber bir arada özgürce yaşamanın özlemiyle...

Musa Kart: Gazetemizde yayımlanan dizi, içinde bulunduğumuz trajikomik tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. Bize yöneltilen suçlamaların ne kadar haksız, mesnetsiz ve insaf ölçülerinden uzak ve bir o kadar da gülünç olduğunu gösterdi. Sevgili arkadaşlarım Kemal, Canan, Alican ve Sinan’a teşekkür ediyorum. Herkesin bildiği ve gazetelerde her gün ilanları çıkan bir seyahat şirketini aramam önüme suç kanıtı olarak konuldu. Bodrum’da üç günlük bir tatil için rezervasyon yapmıştım. Bodrum yerine yedi aydır Silivri’deyim. Ama yine de ‘Darbe girişiminin siyasi ayağı karikatüristmiş’ demedikleri için kendimi şanslı buluyorum.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr