Avukat olan Sedef Erken 2 yılı aşkın süredir oğlunun eğitim alabilmesiyle ilgili tüm hukuki yolları denedi, iç hukukta bu yollar tükenince davayı AİHM’e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) taşıdı. Ozan şu an 7 yaşında ve ilkokul birinci sınıfa gidiyor. Aldığı kaynaştırma raporuyla diğer çocuklarla birlikte eğitim görebiliyor. Ancak anne Sedef Erken, “Bu durum davamızı geri çekmemize sebep değil, amacımız Ozan’ın bir okula girmesi olsa bu davayı da açmazdık. Biz mevzuattaki eksikliklerin anlaşılması ve var olan yönetmeliklerin uygulanması adına bu davayı açtık. 1 yılı aşkın süredir AİHM’den dönüş alamadık. Bu ay Salzburg’a gidip, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde tek başıma eylem yapacağım” diyor. 
Sedef Erken bir yandan bu davayla uğraşırken bir yandan da Türkiye’deki otizimli çocuk ve yetişkinlerin haklarını savunacak bir federasyon kurmak için adım adım ilerliyor. Her günü otizmliler için oradan oraya koşturmakla geçen Sedef Erken’le buluşup kısa süre içinde kurulacak olan federasyonun gerçekleştireceği faaliyetler hakkında konuştuk... 

Ozan okula başladı. Nasıl, keyfi yerinde mi?
Ozan 7 yaşını geçti. İlkokul birinci sınıfta şu anda. Gölge öğretmenle okula devam ediyor. Arkadaşlarıyla çok iyi anlaştı. Bazen eğitimine gitmesi gerekiyor ve bir derse katılmadan çıkıyor. O zaman bütün arkadaşları öğretmene hemen Ozan’ı soruyor; “Nerede, neden gitti?” diye. Tüm arkadaşları onu çok seviyor, o da arkadaşlarını. Problemsiz devam ediyor. 

Ozan okula kayıt oldu. Kaydını yaptıramayan diğer çocuklar, onlar bu durumda ne yapıyor? 
Maalesef, hiçbir şey yapamıyorlar. Aile zaten büyük çaresizlik yaşıyor. Yasal süreçler gerçekten çok uzun sürüyor. Biz bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdık ama 2 yıldır sonuç alamadık. Türkiye’de hukuk yolları tükendi. Yaptığımız başvurulara olumlu cevap verilemedi. Bu durumda otomatik olarak AİHM’e başvurmak gerekiyor. O dönem Anayasa Mahkemesi için bireysel başvuru hakkı henüz yoktu Türkiye’de. Bugün artık Türkiye’de iç hukuk yollarını tüketen tüm ailelerin Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı bulunuyor. 

Ozan okula kayıt olmasına rağmen davanızın arkasındasınız...
Yapılan ayrımcılık suçunu kendi iç hukukunuzda iddia ettiğinizde suç duyurusunu o okul ve yöneticiler aleyhinde yapıyorsunuz. Ama sizin hukuk sisteminiz bunu çözemezse, siz Türkiye Cumhuriyeti hükümetini AİHM’e dava etmiş oluyorsunuz. Hukuk tekniği açısından bu böyle. Çocuğumuz okul bulduktan sonra biz bu davadan vazgeçebilirdik de. Üstelik bu süreçler kolay değil. Bütün bunlarla uğraşmak ve psikolojisini taşımak zor. Derdimiz sadece Ozan’ın okula girebilmesi değildi. Sonuç olarak o dava kazanılırsa hem mevzuatta olan eksikler ortaya çıkmış olacak hem de bunlar tamamlanacak. Bu dava herhangi bir bireyi değil, sistemimizin düzenlenmesini hedefliyor. Mevzuatta olmasına rağmen uygulanmayan şeylerin ortaya çıkmasını sağlayacak. O uygulamaların başlaması açısından belki bir tetiklemeye sebep olacak. Bizim bütün amacımız bu. Yoksa tabii ki biz de hiç memnun değiliz kendi devletimizi gidip başka bir yerde dava etmekten. Dilekçeyi yazarken bile bu duruma aşırı derecede sinirim bozuldu.  

AİHM’den henüz dönüş alamadınız. Bundan sonra ne yapacaksınız?
AİHM’ne davayı açalı bir buçuk yıl oldu. Dilekçemizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne çocuk haklarına dair olduğu için acil ve öncelikli incelenmesi talebiyle vermiştik. Şimdi bir dilekçe gönderdik, “Bunu incelediniz mi?” diye sorduk. Bir dönüş olmazsa bu ay AİHM’in önünde tek kişilik bir eylem yapacağım. Biletimi aldım bile. Duyuyorum, AİHM’de 3 yıldır, 7 yıldır süren davalar var. Eğer adalet yerini bulmuyorsa, oranın adının Avrupa olmasının, insan hakları olmasının hiçbir esprisi kalmıyor. Kendi içimizde çözemediğimiz hukuk yollarımızı orada da sonuçlandıramayacaksak neden gidiyoruz, o zaman hiç gitmeyelim. “Burada adalet dağıtıyoruz” diyen bir kuruluş, bir çocuğun eğitim hakkının elinden alınmasıyla ilgili bir dava için bu kadar zamanda mutlaka dönüş yapmış olmalıydı. 

Federasyon kurma kararını nasıl aldınız?
Türkiye Otizm Patformu 2007’den beri var olan bir yapı. İçinde toplamda 24 dernek yer alıyor. Ancak Platformun artık yeni bir tüzel kişiliğe ihtiyacı var. Dolayısıyla, Türkiye Otizm Federasyonu’nun kurulması gündemde. Bununla ilgili prensip karar alınmıştı, şu an için de uygulamaya geçiliyor. Hedefimiz; 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’nü bu sene bir federasyon çatısı altında kutlamak. 

Federasyona sahip olmanın önemi nedir? 
Özellikle mevzuat hazırlanırken, engellilere dair yeni yasalar, yönetmelikler çıkarken, sivil toplumla devletin işbirliği yapması lazım. Bu noktada federasyonun önemi başlıyor. Ya da belli yatırımlar, projeler üretmeniz lazım. Bunları üretirken mali koşullar işin içine giriyor. Bu durumda denetlenen bir tüzel kişilik olması lazım. Mesela geçen hafta biri bana ulaştı ve dedi ki “Annemi kaybettim 2 gün önce ama hiçbir şekilde acımı yaşayamıyorum çünkü kardeşim 18 yaşında otizmli. Babamı 5 yıl önce kaybettik, ben şimdi ne yapacağım? Nasıl çalışacağım, nasıl bakacağım, nereye bırakacağım?” Sadece çocukların değil, yetişkin otizmlilerin de sorunları var. Otizm eylem planında 77 ayrı madde var. Hepsini kapsıyor ama hâlâ hayata geçebilmiş değil. Tüm bu sorunlara çözüm bulabilmek için güçlü bir sivil toplum yapısına ihtiyaç var. Aileler çoğunlukla kendi sorunlarıyla uğraşmaktan bu yapının içinde çok aktif rol alamıyor ama bizler belli sayıda dernek yöneticileri ve gönüllüleri olarak elimizden geldiğince bu yapıları destekleyip geliştirmeye çalışıyoruz.  Kapasitenin yükselmesi lazım çünkü çocuklar büyüdükçe sorunlar azalmıyor sadece farklılaşıyor. Bunları çözebilmek lazım.  

Ailelere ne gibi destekler verecek federasyon?
Biz bu federasyonla “Yalnız değilsiniz” demek istiyoruz. Aile destek birimi kurmak istiyoruz. Bu pek çok koşula bağlı. İşin maddi boyutu var, ekip oluşturmak, zaman ayırmak gerekiyor. Dolayısıyla elimizden geldiğince hızla 2014’ün ilk 2 ayı bu birimi oluşturup insanlara en azından bir telefon numarası verebilmek istiyoruz. O numaradan bize ulaşsınlar, sorunlarına yardımcı olmaya çalışalım. Hiçbir şey yapamazsak bile en azından başvurunun takibini yapmaya başlayalım. Mesela aileler hukuki başvuru yapıyor ama çoğu zaman yanlarında bir hukukçu desteği olmuyor. Biz en azından bunu sağlayalım. Ailelere bu durumda yalnız olmadıklarına, bir tek onların olmadığına dair hissiyatı verebilmek çok büyük önem taşıyor.

İnsanlar size nasıl ulaşabilirler?
Twitter ve Facebook’taki ‘otizm platformu’ adlı sayfalarımızdan ulaşabilirler. 

SADECE OTİZM DEĞİL

Gönüllü çalışanlara ihtiyacınız olacak... 
Daha çok üniversite öğrencileriyle projeler yapmak istiyorum. İnsanların kafasında bir duvar var, bu sadece otizmlilerle ilgili değil tüm engellilerle alâkalı. Geçtiğimiz günlerde çok güzel bir çalışmaya gittim. Orada yine engelli olan bir arkadaşımız bunu söyledi; “Türkiye’deki en büyük problem engellilerin her zaman nesne olması. Hiçbir zaman özne olmuyor. Bizlere dair neler yapılacağını hep başkaları konuşuyor.” O yüzden ben bir süre sonra bu federasyonun, eğitilmiş, hayatının içine karıştırılabilmiş otizmliler tarafından yönetilmesini istiyorum.

GİZEM COŞKUNARDA
[email protected]
Fotoğraf: UYGAR TAYLAN