Adalet bakanı sadullah ergin. Aihm nezdindeki şampiyonluğumuzu başka ülkelere devretmeye hazırlanıyoruz. Başbakan yardımcısı bekir bozdağ'dan almanya içişleri bakanı'na tepki. Alman içişleri bakanı eğer terör ile mücadele etmek istiyorsa ülkesinde pkk terör örgütünün yüzlerce derneği var. Sayın merkel'i sünnet yasağında gösterdiği sağduyulu yaklaşımı, kendi içişleri bakanı'nın ortaya koyduğu bu aymazlık, hukuksuzluk ve keyfilik karşısında ortaya koymaya davet ediyorum.

- Yurtdışından gelen 40 genç hukukçunun katıldığı Uluslararası Hukuk ve Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in katıldığı açılış programı ile başladı. Açılışta konuşan Bakan Ergin, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdindeki şampiyonluğunu başka ülkelere devretmeye hazırlandığını söyledi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından düzenlenen ve Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan genç hukukçuların hukuk deneyimlerinin artırılmasını hedefleyen Uluslararası Hukuk ve Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı'nın açılışı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de katılımıyla yapıldı. Açılışta Adalet Bakanlığı'nın çalışmaları hakkında bilgiler veren Adalet Bakanı Ergin, "Reform adımlarımız dört ana başlık altında zikredilebilir. Bunlar; mevzuat alanında, insan kaynakları alanında, fiziki kapasite, teknik altyapı ve infaz sistemi şeklinde sıralanabilir. Bu dört ana başlıkta atılacak adımlar takvime bağlandı. Bu alanda yürütülen çalışmalarla sorunların çözümü yönünde önemli mesafeler salınmaktadır. Hakim, savcı ve personel sayılarında önemli bir gelişme olmuştur. Bakanlığımızca hakim, savcı ve yargı çalışanı sayısının uluslararası standartlara ulaştırılması amacıyla yoğun çalışmalar ortaya konulmuştur. Yargı çalışanları bakımından ihtiyacımız karşılanmıştır ama hakim ve savcı açığını kapatma noktasındaki çalışmalar arzu edilen noktaya henüz gelmemiştir" dedi.

Türk hukukçuların AİHM'de önemli çalışmalar yaparak muhtemel ihlal kararlarını önlediklerini belirten Bakan Ergin, "Türkiye'nin 1959'dan bugüne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde aldığı ihlal kararlarını 2011 yılı içinde masaya yatırdık. 2 bin 400 civarında ihlal kararıyla yüzleyerek, hangi nedenlerden dolayı ihlaller Türkiye'ye verildi bunları tespit ettik, önleyecek çalışmaları yaptık ve bu ihlallerin sonuçlarını telafi etmeye yönelik bir hazırlık yaptık. Bu hazırlık Meclis tatile girmeden önce Bakanlar Kurulu'nda tartışıldı ve önemli ölçüde kabul gördü. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye'den gönderilmiş görev yapan genç hukukçularımız var. Bunlar orada Türkiye'ye erken uyarı sistemi ile Türkiye hakkında çıkacak ihlal kararlarını tespit ederek burayı ikaz ediyor. Burada yaptığımız küçük değişikliklerle Türkiye hakkında çıkacak ihlal kararlarını önleyebiliyoruz. 2009 yılı sonu, 2010 yılı başında Türkiye'ye bu şekilde arkadaşlarımız Ali Gülmez pilot dosyası ihbar etti. İnfaz hakiminin vermiş olduğu kararları dosya üzerinden vermesi AİHM tarafından Türkiye aleyhine bir ihlal gerekçesi olarak belirlenmişti. Bu bilgi bize aktarıldığında yapılan bir yasa değişikliğinde bir düzenlemeye gidildi ve Türkiye hakkında çıkacak 700 tane muhtemel ihlal kararı engellenmiş oldu. Orada çalışan hukukçularımız son derece faydalı işler yapıyorlar ve Türkiye'nin AHİM nezdindeki tablosunu değiştirecek önemli hizmetler sunuyorlar. Şuanda konseye üye ülkeler arasında en fazla ihlal alan ülkeyiz ve en çok başvuru yapılan Rusya'dan sonra ikinci ülkeyiz. Bu tabloyu değiştirmek üzere önemli adımlarımız oldu. AHİM nezdindeki şampiyonluğumuzu başka ülkelere devretmeye hazırlanıyoruz" diye konuştu.

ALMAN MAHKEMESİNİN ALDIĞI SÜNNET YASAĞI KARARI

Aşırılık, ırkçılık, İslamofobia ve her türlü radikal akımın Batı'da taraftar bulduğunu ve bunun da ötesinde iktidar sahipleri ve iktidara talip olan güçlü siyasal partiler tarafından destek bulduklarını belirten Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise, "Almanya'da sünnet yasağı ortaya çıktı, bakıyorsunuz yasağı mahkeme koyuyor. Kararın sonucu sünnet yapmanın yasaklanmasını, yapanı ve yaptıranı cezalandıran bir sisteme ortaya koyuyor. Sünnet Müslümanların ve Yahudilerin inançları doğrultusunda yaptıkları bir ameliyedir. O zaman siz bir mahkeme kararıyla bir dinin inancının gereğinin yerine getirilmesini yasaklayabilir misiniz? 'Sizin dininize ben mahkeme olarak müdahale ediyorum' diyebilir misiniz? Böyle bir hakkı herhangi mahkeme kendisinde görüyorsa orada hukukun üstünlüğünden bahsedilemez. Hukukun üstünlüğü inançlara saygıyı esas alır, onu korur. Bakıyorsunuz böyle bir kararı bir Alman mahkemesi verebiliyor. Bu kararı veren mahkemenin yargıçlarını aşırı düşüncelerin teslim aldığını, bunların hukukun kurallarından ziyade kendi ideolojilerine uygunluk denetimi yaptığını, kendi ideolojilerine aykırı gördükleri eylemi cezalandırma yoluna gittiğini gösterir. Bu bir adalet değildir. Adalet, hürriyet ve eşitlik sadece Türkler için değil, insan için herkes için lazım olan bir şeydir. Eğer bir toplumda bunlar ihlal ediliyorsa orada huzuru göremezsiniz" şeklinde konuştu.

"İSLAM'A VE MÜSLÜMANLARA HAKARET"

Alman Federal İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan kampanyanın İslam'a ve Müslümanlara hakaret ettiğini ifade eden Bozdağ, "Alman Federal İçişleri Bakanlığı'nın güvenlik işbirliği inisiyatifi adı altında başlattığı bir süreç var. Bir ülke kendi ülkesinde yaşayan Müslümanları güvenlik problemi olarak ele alıyor. 'Bunlar güvenlik sorunu oluşturabilirler, biz böyle bir inisiyatif oluşturulalım, bu inisiyatif içerisinde bunların güvenlik sorunu oluşturmalarına engel olalım.' Bu Müslümanlar hakarettir, bütün Müslümanlara saygısızlıktır. Bir yandan 'İslamofobia ile mücadele edeceğiz' diyecekseniz, öte yandan İslamofobia'nın toplumun her kesimini teslim almasına yol açacak adımlar atacaksınız, ondun gayreti içinde olacaksınız. Bugün İslamofabia'nın Almanya'da yerleşmesine Alman Federal İçişleri Bakanlığı, kurduğu bu güvenlik işbirliği inisiyatifi ile katkı vermektedir. Asıl huzuru bu bozar. Eğer vazgeçmezse 21 Eylül'de radikalizmle, aşırılıkla mücadele anlamında bir kampanya başlatıyor. Kampanyada kullandığı bir fotoğrafa baktığınızda başı örtülü bir hanımın fotoğrafı üzerinde 'kayıp' yazıyor. Başı örtülü insanları terör örgütüne kaymakla suçluyorlar. Başını örten herkesi terörist olarak damgalıyorlar. Bu çok tehlikeli bir yaklaşım, büyük bir saygısızlık, hak ihlali, hürriyete müdahaledir. İçişleri Bakanı eğer terör ile mücadele etmek istiyorsa ülkesinde PKK terör örgütünün yüzlerce derneği var. Her gün toplantı yapıyorlar, para topluyorlar, insanlar öldürülsün diye silaha yatırmak için terör örgütüne gönderiyorlar. Masum insanlardan terörist devşirme yerine, suçsuz insanlardan suçlu çıkartmak yerine, gerçek suçluların karşısında hukuk devleti durur. Almanya da umuyorum bu yanlış yoldan vazgeçer. Terörle mücadele etmek istiyorsanız buyurun teröristler orada eylem yapıyorlar. Uluslararası hukuk açısından terörist kabul edilen yapılar orada. Onlara her türlü hürriyet veriliyor, himaye sağlanıyor. Öte yandan suça bulaşmamış, inancının gereğini yaşayan insanlardan suçlu çıkartma, terörist çıkartma gayreti var. Almanya kendisini hukuk devleti olarak nitelendiriyor. Öyleyse hukuk devletinin gereğini yapması lazım. Sayın Merkel'i sünnet yasağında gösterdiği sağduyulu yaklaşımı ,kendi İçişleri Bakanı'nın ortaya koyduğu bu aymazlık, hukuksuzluk ve keyfilik karşısında ortaya koymaya davet ediyorum. Umuyorum bu kampanyanın başlatılmasına izin vermez. Almanya'yı bu konuda bir kez daha duyarlı olmaya, bu yanlış kampanyanın başlatılmasına engel olmaya davet ediyorum. Suç ve cezanın orantılı olması lazım. Eğer orantılı olmazsa orada adalet olmaz. Norveç'te Brevik isimli bir kişi 77 cana kıydı. Gencecik insanları gözünü karartarak kurşuna dizdi. Hiçbir İslam ülkesinde 'Hıristiyan terörist' denilmedi, öyle bir damgalama kültürü bizde yok. Bakıyorsunuz herhangi bir yerde Müslüman birisi suç işlese 'İslami terörist' diye damga vururlar. İslamı terör ile ve şiddetle yan yana getirenler İslam'a ve Müslümanlara büyük bir hakaret yaparlar" ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanı sıra Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç'ın da açılışına katıldığı, yurtdışından 40 genç hukukçunun iştirak ettiği 10 günlük programda 17 akademisyen Türkiye'deki hukuki yapı hakkında eğitim verecek.

habercity