Nuh Hüseyin Köse'nin sosyal medya paylaşımı..

Sevgili dostlar, günün hukuk raporunu yazalım;
- Dün gece sahura doğru yargıç ve savcılara ilişkin bir atama kararnamesi açıklandı. Kararnameden sizlere notlar:

- Kılıçdaroğlu'nu usule aykırı şekilde ifadeye çağıran, bu nedenle Edirne'ye geçici olarak gönderilen bir savcı, Bakırköy Başsavcı vekilliğine yükseltildi

- Hatırlarsınız, Poyrazköy Davası olarak bilinen, denizci askerleri yıllarca hapiste süründürdükten sonra 'pardon' denilerek beraat kararları verilen bir dava vardı. Kardak krizinin efsane komutanı da bu davada 3 yıl tutuklu kalıp beraat etti. İşte o mahkemenin bir yargıcı İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına terfi ettirildi. Bu arkadaş, Haberal ve komutanları keyfi tutukladığı için tazminata hükmedilen zat ı şahanelerden.

- Urla'da Başbakan'a da ait olduğu iddia edilen ruhsatsız villaların bulunduğu arazi hakkında (tüm bölge) sit kararının kaldırılması için açılan davayı reddeden mahkeme başkanı ve üye yargıç İzmir'den İstanbul ve Gaziantep'e istek dışı gönderildi. Sit kalksın diyen üye Batman'a idare mahkemesi başkanı oldu.

- Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yaptırımını Aihs'e aykırı bulup, TCK 299. maddesinin iptali için davayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan Yarsav Başk. Yardımcısı ve Karşıyaka Yargıcı Murat Aydın, isteği dışında Trabzon'a atandı. Üstelik yargıç eşi ile birlikte.

- Cumhurbaşkanına hakaret etmediğini, trollerin dijital sahtecilikle kendisine tuzak kurduklarını kanıtlayan Adana Savcısı Denizgöçer Sivas'a hem de eşi ile birlikte istek dışı gönderildi.

- 17 - 25 aralık soruşturmalarında tahliye kararları veren ve Fazıl Say hakkındaki davada mahkumiyete hükmeden yargıç, agır ceza başkanı oldu.

- Bizim Önder Tekin'in durumunu oda tv de yazmıştım zaten.
- Erzurum'dan geleli daha bir yıl bile olmayan Danıştay tetkik yargıcı Kamil Çil, bu kez de G.Antep'e gönderildi.

Ve daha bir sürü tuhaf atama.

Sevgili arkadaşlar, bu kadar adaletsizlik olur mu? Bir çok genç insanı jurnalcilerin raporları ile yerinden yurdundan etmek, onların eşlerini, çocuklarını perişan etmeye ne hakkımız var? Bu vatan hepimizin değil mi? Geçmişte insanları ideolojik kaygılarla tutsak eden, mensubu bulunduğu grupların çıkarını mesleğinin üstünde görenleri soruşturun, eğer suçluysalar cezalarını verin. Ama masum insanlara dokunan her karar, vicdanlarda açılan bir derin yaraya dönüşüyor. Daha fazla yaralamaya ne gerek var?